Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cumartesi, Aralık 6, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Selami Saygın

Nereden Çıktı Bu Türkiye Adı?

Selami SAYGIN Yazar Selami SAYGIN
05 Ocak 2010
Selami Saygın
2
400
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Nereden Çıktı Bu Türkiye Adı?

Türk ve Türkiye adı etrafında bazı çevrelerde inanılmaz bir bilgi yanlışlığı görülmektedir. Yanlışlık dedi isem elbette bu durum sadece yanlışlıkla açıklanacak gibi değildir. Daha çok taammüden yapılan yanlışlıkla karşı karşıyayız. Bundan dolayı öncelikle Türk ve Türkiye adı hakkındaki bilgilerimizi yeniden hatırlamakta fayda var.

Türk kelimesi ilk defa nerede ve hangi anlamda kullanılmıştır? Genel kabul gören görüşe göre ilk defa Göktürk kitabelerinde (M.S. 628/635) kullanılmıştır. Kitabelerde doğrudan Türk şeklinde değil, Türük biçiminde kullanıldığı da bilinmektedir. Ancak zamanda içinde Türük, Türk şeklini almıştır.

Türk kelimesinin anlamı hakkında da farklı görüşlere rastlanmaktadır. Çin kaynaklarında miğfer, İbn’ül-Fakih ve Gerdizi gibi İslam kaynaklarında terk edilmiş, Kaşgarlı Mahmut’a göre olgunluk çağı, A. Vambery’e türemek, Z. Gökalp’e göre ise
Türk kelimesi türeli/töreli (kanun nizam sahibi) anlamındadır.

Türk kelimesi, bir topluluk adı olarak veya etnik bir grubun adı olarak, Mesudi, İbn’ül-Esir, İbn’i-Hurdabih, Gerdizi, Kaşgarlı Mahmut, İbn’i Haldun gibi İslami dönem kaynaklarında yer almıştır.
Türk kelimesi coğrafi bir ad olarak ta kullanılmıştır. İran kaynaklarında Türklerin ülkesi, yeri olarak daha çok “Turan” yer almıştır. Buna karşılık 1. Göktürk Devleti zamanında (Vl. Yy) Bizans kaynaklarında “Türkiye” adı Orta Asya için yine aynı anlamda kullanılmışken lX. Ve X. Yy da ise yine Batı kaynaklarında Batı Türkiye (Macaristan) ve Doğu Türkiye (Hazarların Ülkesi) olarak kullanılmıştır. Bu günkü Türkiye toprakları için “Türkiye” adı ilk defa Xll. Yy da yine Batı kaynaklarında yer almıştır.

Batı Avrupalılar, Haçlı Seferleri döneminden beri (1096-1270), Selçuklu Türkleri tarafından idare edilen bölgeleri İtalyanca Turchia, Fransızca Turquie yani Türkiye diye isimlendirmiştir.
Buna karşılık Selçuklu ve Osmanlı döneminde Türkiye adı kullanılmamıştır. İlk defa Namık Kemal ve Ali Suavi’nin yazılarında “Türkiye, Türkistan, Türkland” şeklinde Türkiye adı kullanılmıştır. 2. Meşrutiyetle birlikte yeniden, Türkiye ve Türkistan şeklinde isimlerdirmelerde bir artış olmuştur. Ziya Gökalp’te ünlü Turan şiirini bu dönemde yazmıştır.

Vatan ne Türkiye’dir Türklere, ne Türkistan,

Vatan, büyük ve müebbet bir ülkedir: Turan.

Yine Farsça yer, ülkenin karşılığı olan İstan ile birlikte Türkistan kavramı, Farslar için Türklerin yeri veya Türklerin ülkesi anlamındadır. M.S. Vl. Yy’da Sasanilerin doğu komşuları Türkler, onların ülkesi ise Farsların söylemesi ile Amuderya nehrinden başlayarak doğuya uzanan Türkistan idi. lX. Ve X. Yy’da Arap Coğrafyacıları da aynı bölgeyi Türkistan diye isimlendirmiştir. Nitekim değinilen İslam kaynaklarında Türk ve Türkistan adının yer alması da bu sebeple olmalıdır. Afgan ve İran halkları da kuzey ve kuzeydoğu komşularını Türkistan, oranın halkını ise Türkler diye adlandırmıştır. Türkistan, XVlll. Ve XlX. Yy’da Afgan-Çin ve Ruslar tarafından işgal edildikleri için, her birinin işgali altındaki bölgede, Afgan Türkistan’ı, Çin Türkistan’ı ve Rus Türkistan’ı diye bilinmektedir. Bazen de bunun yerine Garbi ve Şarki Türkistan da denilmiştir. Nitekim Ruslar tarafından merkezi Taşkent olan Türkistan Umumi Valiliği 1867’de kurulmuştur.

W. Barthold’a göre 1886’da 1. Muşketov, “Türkistan adının idari değişikliğe bağlı olmaksızın, sabit coğrafi bir ad olarak Rus ve Afgan Türkistan’ını içine alacak şekilde” kullanılmasını teklif etmiştir. SSCB’nin başlangıcında merkezi Taşkent olan bir Türkistan Cumhuriyeti varken, 1924’te siyasal sebeplerle ortadan kaldırılarak Kırgızistan, Özbekistan, Kazakistan ve Türkmenistan diye dört ayrı ülkeye bölünmüştür ki SSCB’nin dağılmasından sonra da bu SSCB mahsulü isimler ve sınırlar ile dört ayrı ülke olarak bağımsız olmuşlardır.

Osmanlı Mebusan Meclisi Ankara’ya 23 Nisan 1920’de taşındıktan sonra Büyük Millet Meclisi adıyla çalışmıştır. 20 Ocak 1921’de Teşkilatı esasiye adıyla hazırlanan anayasa yürürlüğe girmiştir. Bu anayasanın 3. ve 10. maddelerinde “Türkiye” adına yer verildiği için o tarihten başlayarak ülke ve devlet adı olarak Türkiye Devleti ve Meclisin adı da Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak kullanılmıştır. Aynı anayasanın 7. maddesinde TBMM’nin görevi: “Ahkam-ı Şer’iyyenin icrası” olarak açıklanmış ve
TBMM’nin İslam’a aykırı yasa çıkaramayacağı hükmü yer almıştır.

Türkiye adının resmi olarak kullanılmasını iftiharla dönemin Sağlık Bakanı olan Rıza Nur kendisinin teklif ettiğine anılarında yer vermiştir. 1921 Anayasası ile birlikte resmi olarak kullanılan Türkiye adına hiçbir siyasi görüş adına o dönemde bir itiraz olmamıştır.

1921 Anayasası önce 29 Ekim 1923’te sonra 1924’te esaslı bir şekilde değiştirilir. Ama 1924 Anayasasında bile [Madde 2] “Devletin resmi dini İslam’dır” maddesi yer aldığı gibi, Türk tanımı da [Madde 88] “Türkiye ahalisi din ve ırk farkı olmaksızın vatandaşlık itibariyle [Türk] ıtlak olunur” diye tarif edilmiştir.

Sözlükte, Türk adı, “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, Dünyanın çeşitli bölgelerinde yaşayan, Türkçenin değişik lehçelerini konuşan soy ve bu soydan olan kimse” açıklanmıştır.
Türkmen ise, Türkistan’ın batı bölgesinde yaşayan, Batı Türkleri, İslam’ı ilk kabul eden Karluklar ve daha sonra Müslüman olan Oğuz boyları için kullanılan bir isimdir. Bu yüzden çoğu kere İran, Irak, Suriye, Türkiye ve Türkmenistan’da yaşayan Türkler için kullanılmaktadır.

Değinilen bu bilgiler elbette her hangi bir siyasi bakış açısının etkisi olmaksızın hemen her yerde rastlanacak, görülecek bilgilerdir. Buna rağmen İslami kesimin ileri giden bazı şahsiyetleri adeta, Türk adının geçtiği hemen her türlü bilgiyi reddetmeyi, şüpheli ve güvenilmez bulmayı bir çeşit görev anlayışı ile tekrarlamaktadırlar.

Tarihte, “Türk adının olmadığı ancak sıfat olarak olduğu, Türk adının Batılılar tarafından icat edildiği ve İTC’liler tarafından sahiplenilerek siyasal bir içerik kazandırıldığı, yine Türkiye adının Batlılar tarafından verildiği, Türkiye nüfusunun büyük çoğunluğunun Ermenilerden ve Rumlardan oluştuğu, Osmanlıları 600 çadırdan oluşan bir topluluğun kurduğu, bütün Türk nüfusunun bunlardan ibaret bulunduğu” inanılmaz yanlışlıklar tekrarlanmaktadır.

Arabistan, Çeçenistan, Gürcistan, Kürdistan gibi isimlerin doğal karşılanmasının yanında Türkiye ismi son derece zorlama ve suni sayılmaktadır. İslamcık giderek bazı çevrelerde, Türk ve Türkiye adına muhalefetle sınırlandırılmaya çalışılmaktadır. Yine tarihte Hıristiyan azınlıklarla bilinen olaylar sebebiyle, azınlıklar sürekli haklı ve mağdur görülmekte buna karşılık Türk ve Türkiye tarafı ise aynı ölçüde saldırgan zalim ve işgalci diye nitelendirilmektedir.

Ancak azınlık ırkçılarının tevessül edeceği türden ve her bakımdan içeriği cehalet kokan, taammüden yapıldığı izlenimi veren bilgi yanlışlarının olduğu bu tür değerlendirmeler maalesef İslam diye İslami mücadele diye takdim edilmektedir. Bölücü ve ayrılıkçı grupların bile varlıkları meşru ve mazur görülürken İslam Ümmetinin çok önemli unsurlarından birisi hakkında inanılmaz bilgi yanlışlarının Türkiye topraklarında giderek tekrarlanması üzüntü vericidir. Oysa Müslümanlar davetlerini hikmetle ve güzel sözlerle yapmak zorunda iken maalesef şimdi hikmetin yerini tahrif/iftira güzel sözün yerini ise saldırganlık almış bulunmaktadır.

K A Y N A K Ç A

1-Bernard Lewis, Modern Türkiye’nin Doğuşu, TTK, Ankara 1996.

2-Celaleddin Vatandaş, Ulusal Kimlik ve Türk Ulusçuluğunun Doğuşu, İstanbul 2004.

3-D. Mehmet Doğan, Büyük Türkçe Sözlük, İz Yayıncılık, 11. Baskı, İstanbul 1996.

4-Hamza Türkmen, Ulusçuluk Çıkmazı, Kürtler ve Çözüm Arayışı, Ekin Yayınları, İstanbul 2009.

5-İbrahim Kafesoğlu, Türk Milli Kültürü, Ötüken Yayınevi, İstanbul 2007.

6-Mehmet Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, MEB, İstanbul 1993.

7-Sevan Nişanyan, Türk, Türkiye, Taraf Gazetesi, 28-01-2009 / 28-11-2009.

8-Suna Kili, Türk Anayasaları, Tekin Yayınevi, İstanbul 1982.

9-Şükrü Haluk Akalın vd, Türkçe Sözlük, TDK, Ankara 2005.

10-W. Barthold, Türkistan Maddesi, MEB, C.12/ll, MEB, İstanbul 1988.

11-W.Barthold / F. Köprülü, İslam Medeniyeti Tarihi, DİB, Ankara 1984.

Paylaş
Etiketler: bilinçlenmetarihtoplum
Önceki Yazı

Açılım’lar ve Zulum!…

Sonraki Yazı

YOKUŞ Edebiyat (Ocak 2010) Çıktı!..

Selami SAYGIN

Selami SAYGIN

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

İlişkili Yazılar

Selami Saygın

Kadının Yeri Ne Oldu?

24 Aralık 2012
5k
Selami Saygın

Kerbela Faciası

10 Aralık 2012
5k
Selami Saygın

İç Savaşın Başlaması

26 Kasım 2012
5k
Selami Saygın

Kalpak

08 Kasım 2012
5k
Sonraki Yazı

YOKUŞ Edebiyat (Ocak 2010) Çıktı!..

Yorumlar 2

  1. gamze says:
    16 yıl önce

    evet haklısınız Türklüğü ve Türkleri inkar eden yok saymak için ellerinden gelen ikililiği ve yalancılığı yapan kaynaklara göre doğru söylüyorsunuz. Ancaaak Türklerin 14.000 yıl önce var olduğunu, dünyada üç büyük şehri Pekin, Roma ve İstanbul’un Türkler tarafından kurulduğunu Anadolunun en az 7.000 yıllık bir Türk Beşiği olduğunu ve hatta Latin alfabesinin dahi bin yıllar önce Roma da bulunan EUTÜRKLER tarafından bulunduğunu ve kullnıldığını ileri süren kaynaklarda vardır. İşte bu yüzden Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK Cumhuriyet döneminde Türk Tarih Kurumunu kurarak ve gerçek Türk Tarihini araştırılmasını isteyerek Türklerin yabancılar ve onların arap milliyetçisi yandaşları tarafından resmi tarih olarak gösterilen büyük bir tarih saptaması yanlışlığını ortadan kaldırdı. Ancak ne yazık ki, 1950’li yıllardan itibaren bu gerçekler ört bas edilerek ve yavaş yavaş yozlaştırılarak yeniden eski gerçek dışı Türk Tarihine geri dönüldü.
    NE YAZIK Kİ…
    Bu nedenle biraz daha kaynak araştırması yapsanız daha iyi olacak..

  2. SELAMİ SAYGIN says:
    16 yıl önce

    Gamze Hanımın Dikkatine:
    İlginiz için katkınız için teşekkür ederim.
    Türklerin tarihlerinin 14.000 yıl önce nasıl başladığı hakkında bilgi sahibi değilim. Yazının icadının M.Ö. 3.500’lere kadar gittiği dikkate alındığında bu 14.000 yıl öncesinden Türk tarihinin nasıl başlayabildiğini de açıklamak müşkilatlı bir konu olmalıdır.
    Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumunun saygı değer bilimsel ciddi seviyeli çalışmaları da olmuştur. Emeği geçen herkesi minnet ve şükranla anmalıyız.
    Ancak şunuda teslim etmeliyiz ki Türklerin göz alıcı tarihi dönemleri İslamiyeti kabul etmelerinden sonra başlamıştır. Türklerin İslamiyeti kabulleri bir çeşit Türk Rönesansı olmuştur.Türk Rönesansının etkili olduğu tarihi dönemi yok saymak, hafife almak, önemsememekte çok büyük bir yanlış olmuştur. Maalesef Türk tarih Kurumunda bir dönem böyle bir anlayış belirleyici olmuştur.
    Türk Tarihinin kökleri hakkındaki farklı kaynaklara dair bilgilerinizi paylaşırsanız şahsen memnun olurum. Sağlık ve başarı dileklerimle.
    Selamlar. Saygılar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Bebeğim

Bebeğim

06 Aralık 2025
Güvenlik Görevlisi

Güvenlik Görevlisi

06 Aralık 2025
Aklımda Bir Ses Var

Aklımda Bir Ses Var

06 Aralık 2025
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap