Bakmayın siz!; şanslı insanlarız biz. Kader bizleri şambali ve şalgam suyunun zevklerinin ayrı olduğunun ayırdına varmamız için sınamaya tabi tutuyor.
Ülkemde güzel şeyler oluyor. Olan her şey güzel. O kadar olan şey bizlere diyor ki: sende farklı bir şey var; yenemediğim bir şey. Bu yüzden işte, şekilden şekile girip sana şenlikli-fırıldaklı bir gösteri sunmam.
Klavyeye şapka da eklenecekmiş. Hala ile hala, kar ile kar, kağıt ile kağıt gibi ayırtlara varalım diye. Şift veya alt tuşları yardımıyla değil de, a’ya basar gibi şapkalı a’ya basıp kışın yağanın banknot olmadığını anlayabileceğiz.
Klavyede şapka devrimi yapmış olacağız.
Bizim Halk Eğitim Merkezinin bahçesinde, şöyle geride ve yanda mersedes 200E park halinde duruyordu bir-iki gündür…hatta, bu gün de duruyordu. Huylandım. Sordum arkadaşlardan birine. Tesadüf! Kardeşininmiş. Bomba filan yokmuş. Hatta dedik ki; bu mersedesten “bombalı”araç” filan yapılmaz… niye?.. Öyle bir sağlam araba ki bu, sen bomba yapıp mersedesin içinde koysan, sonra bomba patlasa araba kolay parçalanmaz; haliyle, işe yaramaz.
Bombalı veya tuzaklı saldırılar bir dil oldu artık. Bu bombalar zihnimizde de patlıyor esasında. Sağlıklı düşünemeyelim, ki nedir; domatesi neden fırlıyor, soğan neden fırlıyor, limon neden fırlıyor?… gibi soruları sormayalım. Gırtlağı geçirtip bronşlara dayadıkları vergiler pankreas üzerinde zıp zıp zıplasın.
Kılıçdaroğlu da az değil hani! Kılıçdaroğlu, doğru sözü yanlış bir kişi olarak söyleyen kişidir. Aslında, bir benzeri de Bahçeli olan, Kılıçdaroğlu da bir çeşit çanak anten.. veya çanak. Evladım! Tutup da şoğa neye malzeme veriyoring. Desene: zati ortalık kan gölü. Hala diyor ki kan çıkar kan çıkar. Şu 14 senedir çıkan ney ki zaten. Kanın kanı mı var; öyle bir kanın mı var?
Bırak ya bırak! Bahçe, Kılıç, teyp. Hiçbir mantıksal bağlantısı bile yok.
Çimenlikli bir bahçe. Golf sahası gibi. Dönüm dönüm, hektar hektar. Ekibinden atılmış bir adam. Kendi kendine kılıç kalkan oynuyor. Çimenlerin üzerinde bir de Philips teyp. Çalıyor, çalıyor, çalıyor.
