Kızanlar var:
” Kıskanç, hazımsız, huysuz…”
Sevenler var:
“Zarar verirler, lekelerler…”
Düşünenler var:
“Otur oturduğun yerde, keyfine bak…”
Pusu kuranlar var:
” Nasılsa kucağımıza düşecek…”
Ama bir de ortak ses var:
” Devam… Gittiği yere kadar!”
***
Haksızlıklar yaşanıyor, seviyesizlikler sergileniyor, sessiz kalındığında “Eli, cebi, çevresi
güçlüler” malı götürüyorsa…
Böyle zamanda ” Suya sabuna dokunmak “ gerekiyor.
Suya sabuna dokunmamak;
Ot geldiği dünyadan, saman gidecek insanın yaşam parolasıdır.
Apolitik olmanın bir başka tanımıdır.
Haksız ve acısız ömür tüketmektir.
***
Sürdürelim.
Suya sabuna dokunmamak;
Bencillikle bezenmiş duyarsızlıktır.
Küfür yemeden yaşamak; değil kişiliği, cinselliği sakız yapılan tiplerin politikasıdır.
“Böyle gelmiş, böyle gider” sistemine boyun eğmektir.
***
Ve suya sabuna dokunmamak…
Görmemek, duymamak, konuşmamaktır.
***
Bunun için sessiz kalmamak…
Bu nedenle sabuna suya dokunmak gerek.
Yanlışı yazmak, yanlış yapanı hak ettiği ağırlıkta eleştirmek, dövmek toplum ahlakı açısından görevdir.
***
Ben, sen, biz, siz, onlar ses çıkarmadıkça…
Suya sabuna dokunmadıkça…
Etliye, sütlüye karışmadıkça…
“Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” dedikçe…
“Azıcık aşım, ağrısız başım” pısırıklığı sürdükçe…
Yapan yaptığınla büyüdükçe…
İçimiz şişer, dışımız küçülür!
***
Suya sabuna dokunmadıkça…
Kirlendikçe kirleniriz!
***
Bu yazı…
Karnından konuşan, karanlıkta yaşamayı tercih eden, dedikoduyla beslenip, yüreği olmayanlaradır.
Âdemoğluyuz diye dolaşırlar…
Su ile sabunu bilmezler!
*******

















