Sevgili okurlarım ve değerli öğretmen arkadaşlarım, bugün “5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü,” olması münasebetiyle bu yazımı kaleme almış bulunmaktayım. Ulusça bilmemiz gereken çok önemli günlerden biriside, uluslararası kutlanan 5 Ekim Dünya Öğretmenler günüdür. Bu gün için 1994 tarihinde bir araya gelen Birleşmiş Milletlerin Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü olan (UNESCO), 5 Ekim gününü “Dünya Öğretmenler Günü” olarak kabul etmişlerdir. Bu günün anlam ve önemine uygun kutlanmasının önemine işaret etmişlerdir. Hedeflenen amaç şu ki, çocukların yaşam boyu edinmiş olacakları bilgi ve becerileri, öğretmenler tarafından çağın gelişimine uygun olarak kazandırılmasını sağlamaktır. Bugün ülkemizde 6-18 yaş grubunda olan 11 milyon 85 bin çocuk okula gitmektedir. Ne var ki çeşitli nedenlerden ötürü, 6-18 yaşında olan 180 bin öğrenci okula gidememektedir. Dünyada ise bu sayı 244 milyonun üstündedir. Bu çocukların yarısından fazlası da kız çocuklarıdır.
Sevgili okurlarım, bütün bu verileri dikkate aldığımızda, öğretmenlerimizin de çocuklarımıza daha iyi gelecek vaat etmesi açısından, SAĞLIKLI BİR YAPI İÇİNDE YETİŞTİRMELERİ GEREKMEKTEDİR. Bu durum ülkemizin birlik ve beraberliğinin devamı açısından çok önemlidir. Öğretmen yetiştiren okulların, özel bir ayrıcalığının olması gerekmektedir. O zaman kaliteli insan ve gelişmiş bir ülkenin huzurlu vatandaşı olmuş oluruz. Ne var ki, bizler genellikle öğretmenlerin sorunlarını bilmiyor ve bu sorunların ortadan kalkması için bir gayret sarf etmiyoruz. İş böyle olunca da, “eğitim-öğretimde” ortaya çıkan farklılık bir takım olumsuzlukları, beraberinde getirmektedir. Bu olumsuzlukların ortadan kaldırılması maksadıyla, uluslararası düzeyde oluşturulan bir yapılanmanın sonucunda, öğretmenlerin sorunları ele alınmış ve nelerin yapılması gerektiği karara bağlanmıştır. Bizimde öğretmene bakışımız bu yönlü olması gerekir. O nedenle öğretmenlerin ekonomik ve sosyal sorunlarını çözme kavuşturulmalıdır. Dünyanın birçok ülkesi, öğretmenlerinin yaşam seviyesini standartlıktan çıkarmış olup, olması gereken şartları sağlamıştır. Ülkemizin geleceğinin şekillenmesine emeği olan öğretmenlerimizin her türlü ekonomik ve sosyal hakları dünya standartları seviyesine çıkarılmalıdır. Ancak o zaman öğretmenlik mesleğini birinci derecede kaliteli duruma getirebiliriz. O zaman, istediğimiz ölçütte bir sonuca ulaşmış oluruz. Öğretmenlerimiz, sıkıntı yaşamadığı zaman, temel görevi olan öğretmenlik mesleği dışında hiçbir arayış içinde olmaz. Tam anlamıyla tarafsız bir biçimde ülkemizin gelişip kalkınmasında yer alacak nesillerin yetiştirilmesinde gayret sarf eder. Bu nedenledir ki, 5 Ekim Dünya Öğretmenler Gününün ana teması, “DAHA KALİTELİ ÖĞRETMEN, DAHA KALİTELİ EĞİTİMDİR.”
Sevgili okurlarım, ülkemizde öğretmenlerimizin görevi, eğitim-öğretimi başarıyla yapan ve bilimin ışığında gelişmemizi sağlayan, bilimsel teknolojinin içinde olabilen olsunlar olarak huzur içinde görevlerini yapmış olunlar. Bu gerçekler göz ardı edilmeden, eğitime ve eğitimciye önem verilmelidir. Bunu bilmek gerekir ki kaliteli eğitim-öğretim, kaliteli öğretmenler ile sağlanır. Zengin toplumların oluşması, çocuklarının kaliteli eğitim-öğretimden nasiplerini almalarıyla gerçekleştirilmiştir. Öğretmeni bilgisiz, eğitim-öğretimi düşük amaçsız olan ülkeler geri kalmışlıktan kendilerini hiçbir zaman kurtaramamışlardır. İlmin ve bilimin hayat damarlarında akan kan öğretmendir. Bundan yoksun kalmış toplumlar çağdaşlaşamaz ve medeni milletlerin seviyesine ulaşamazlar. Bu nedenledir ki, Gazi Mustafa Kemal Atatürk şöyle diyor? “Öğretmenler yeni nesil sizin eseriniz olacaktır.” Ülkemizin gelişip kalkınmasında, yeni nesillerin çağdaş medeniyetin getirdiği ölçüler içinde olmalarını sağlayan öğretmenlere ihtiyacımız vardır. Aksi takdirde içimizde suçlu arayıp bulmaya çalışırız. Şunu söylerim ki, bu geri kalmışlığın temelinde yatan eşitsizliğin suçlusu hepimiziz. Başka suçlu aramaya gerek yoktur.
Sevgili okurlarım, öğretmenlik mesleğinin içinde gelen bir arkadaşınız olarak, görüp yaşadıklarımın bir kısmını söylemem bile beni yaralamaktadır. Ülkemizdeki öğretmen ve emeklilerinin gelirlerine bakıldığında, insanın yüzü kızarıyor. Bu mudur bu toplumun aydınlık geleceğini tayın edenlere biçilen değer? Öğrencisinin gözü önünde limon satan veya bir yerde garsonluk yapan kişiden ne beklersiniz. Burada bir gerçek var, oda öğretmene olan saygınlık yok olup gitmektedir. Hayat şartlarının zorluğu içinde kıvranan ve bu sebepten ötürü istemese dahi istemsiz olarak bir kısım öğretmenlerimiz, kimliğine yakışmayan bir takım ticari işlerin içinde olmak zorunda kalmaktadırlar. Hâlbuki devleti yönetenler bilmeliler ki, öğretmenlerin mesleki bilgi düzeylerinin mutlaka artırılması gerektiğini ve bu yönde gerekli önlemlerin alınmasının şart olduğunu, hatta öğretmenlerin, ekonomik ve sosyal sorunlarının ivedilikle çözümlenmesinin kaçınılmaz olduğunu bilmelidir. Bu sorunlar çözülmediği takdir de, eğitim-öğretimde ki var olan sıkıntıları ortadan kaldırmak mümkün değildir. Var olan sorunlarla birlikte, yeni oluşacak sorunlarla baş edemeyiz. Biz bu ve buna benzer nedenlerden dolayı, Milli Eğitim Politikalarını yeniden gözden geçirmesi gerektiğini düşünmekteyim.
Sevgili okurlarım, Bir önemli sorunda öğretmenlerimizin, gelişen teknolojiden mutlaka yararlanması sağlanmalıdır. Onları, kahvehanelerden ve buna benzer yerlerden kurtararak, pedagojik bilgileri geliştirilmeli ve gerekli kurslardan geçirilmelidirler. Bu işleyiş esası dâhilin de, onlara her türlü öğrenim olanakları sunulmalıdır. Öğretmen, az öğretip çok not dağıtan olmaktan çıkarılmalı, çok şey öğreten, “eğitim-öğretimi” ciddiye alan ve öğrencisine örnek olan bir anlayış statüsüne kavuşturulmalıdır. Öğretmen hiçbir zaman, siyasi, etnik, yöre, cinsiyet, zengin, fakir, din ve mezhep ayrımı yapmadan, görevini en iyi şekilde yapmasını bilen olmalıdır. İnsanların eğitim hakları temel haklardan birisidir. Bu hakların sağlanmasını da devletimiz ücretsiz yapmak zorundadır. Bilgi düzeyi yüksek insanların yetiştirilmesi buna bağlıdır.
Sevgili okurlarım, içinde bulunduğumuz “eğitim-öğretim” yapılanmasındaki eksiklerimizin neler olduğunu anlamak için, birde uluslararası boyutuna da nelerin yapıldığına bakmamız gerekmektedir. Uluslararası oluşan “Eğitim Birliği” (Dünya Eğitim Sendikaları Federasyonu) anaokulu öğretmeninden, üniversite öğretim üyelerine kadar 161 ülkede 400 üye organizasyonuna bağlı 45 milyon eğitim personeli bulunduğu görülmektedir. Bunların tamamının amacı, KALİTELİ EĞİTİM İÇİN, KALİTELİ ÖĞRETMENLERİN var olmasını sağlamaktır. Bu organizasyonda olduğu gibi, ülkemizde de geleceğimizin garantisi ve en önemli yatırımı olan genç nesilleri şekillendirecek olanlar, öğretmenlerimizdir. Bu vesileyle, Başta Baş Öğretmenimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, ebediyete intikal edenlere rahmet, emekli olanlarımıza sağlık ve uzun ömürler, çalışan öğretmenlerimizinse günlerini kutluyorum.
Saygılarımla
Mürsel Adıgüzel
Eğitimci Yazar ve Halk Şairi