29 Mart seçimi aynı zamanda seçimi aynı zamanda çevrenin de seçimi olacaktır.
Sağlıklı bir çevrede yaşam hakkı, hepimizin hakkı…
Yerel yönetimlerdeki farklı çalışma anlayışları ve farklı tasarrufların çeşitli alanlarda yarattığı tahribat kendisini uzun vadede göstermiştir.
Yerel yönetimlerde aynı genel yönetimlerde olduğu gibi, bilinçsiz ve umarsız yol izlemişler sonucunda ileride telafisi mümkün olmayacak olan çok ağır tahriplere yol açmışlardır.
Bu bağlamda, Sağlık, Eğitim ve Çevre bu noktada en ağır tahribatın yaşandığı alanlar olmuştur.
Bakıyoruz şimdi adaylara…
İçlerinde gerçek manada ÇEVRECİ, SAĞLIK VE EĞİTİM alanında önemli çalışma sergileyecek olan ve bunu bir program ve proje dâhilinde ortaya koyan yok.
Ucuz söz dalaşı, janjanlı laflar, laga lugalı vaatler…
İlerisi yok.
Hele lafı sözü TAAHHÜT diye yutturmaya kalkanlara ne diyeceksiniz?
Taahhüt, senettir…
Notere gider söylediklerini imza altına alır, yasalar nezdinde taahhüt eder, basına dağıtırsın, kamuoyuna dağıtırsın.
Söylüyorum, gazeteye ilan veriyorum, al sana taahhüt olmaz…
Taahhüt bir senettir.
Notere gidersin vatandaşa yapacağım, edeceğim dediklerini garanti altına alırsın.
Gerisi boştur, yalandır, aldatmacadır.
ORASI OLMADI, BURADA ŞANSIMIZI DENEYELİM SİYASETÇİLERİ
Piyasada dün vardı bugün daha çok var.
Amanin…
Adam “A” partisinden aday adayı olmuş, orada aday olamamış, 180 derece dönüşle “D” partisine koşmuş aday olmuş.
Tuhaf.
Siyasi etik, siyasi ahlak, örf adet hak getire…
Birde bu tipler, nereye gitseler, doğruluk, dürüstlükten ahkam kesmezlermi..
Bunların neresi doğru neresi dürüst ise…
Hani Deve’ye demişler boynun eğri, nerem doğru ki demiş…
Bunların ki o hesap…
Nerede yağmur yağıyorsa tarlayı oraya taşıyorlar.
Çıkarcı, günü kurtarma derdindeki politik tipler.
ADAYLARIN YAŞ ORTALAMALARI
Bakıyorum adaylara.
Başkan adayları meclis üyesi adayları ve diğerlerine…
Yaşları 70, işleri bitmiş derler ya o cinsten.
Kadını da Erkeği’de aynı…
Seri sonu imalatı sanki..
Allah aşkına hiç genç yok mu?
Partiler hiç gençleşmeyi düşünmezler mi?
65 ile 45 yaşa arası gidip geliyor adaylar.
Hiç doğru dürüst gençlere yer veren yok.
Ama oyların çoğunu gençlerden alacaklar.
Nasıl?
Onu bilmiyorlar.
Gençlik ile ilgili program ve projesi olanda yok.
Hamasetten başka.
Hep atma tutma işler, kendin pişir kendin ye tavrı..
Artık şehirlerimizin çoğu ÜNİVERSİTE şehirleri…
Gençliğin 16–24 yaş arası çok büyük sosyo psikolojik sorunu var.
Üniversite gençlerinin sizin sorununuz nedir dendiğinde verdikleri cevaba bakarmısınız?
İşsizlik, Staj yeri bulamama, Barınma, Ulaşım, Üniversitelerin yetersizliği, Hayat pahalılığı, Bursların azlığı, Harçların yüksek olması, Üniversiteye giriş ÖSS, Uygulamaya yönelik eğitimin olmaması, Kitapların pahalı olması, Türban yasağı, Mediko-sosyal tesislerin yetersizliği, Sivil toplum örgütlerinin yeterince güçlü olmaması, Kalitesiz eğitim, Gelecek kaygısı, Aile içi baskı Spor yapacak tesislerin bulunmaması, Fikirlerin rahatça ifade edilememesi, Yabancı dil…
Lisedeki çocuk ise hayatını üniversite imtihanına bağlamış. Bir kazanayım hayatım değişecek diyor ama gerçekler ortada.
Bu çocukların kaygısını ortadan kaldıracak yerel anlayışların hâkim olduğu yerel yönetim biçimlerini hayata geçirecek, ortada adayım diye gezinenler arasında kim var?
Görünürde yok…
Çoğu daha baştan İMALAT HATASI GÖRÜNÜMÜ VERİYOR…
Çevreciliği çöp toplamak, depolamak sananlar var.
Halkın yanında olmayı, ucuz ekmek vermek sananlar, Ramazanda iftar çadırı açmak sananlar, bulgur, yağ, defter, kalem, süt dağıtmak sananlar var.
Belediyecilik bu mu?
Yerel yönetimlerin gayesi, ilkesi, amacı bu mu?
Böyle mi olmalı?
Biri kalkıyor fabrika açacağım diyor, diğeri hastane yapacağım diyor, bir diğeri hiç olmayacak şeyleri vaat ediyor.
Ama hiç biri notere gidip söylediklerini yasalar nezdinde taahhüt altına almıyor alamıyor.
Defalarca söylememize, yazmamıza, uyarmamıza rağmen senet haline getiremiyor.
Dilin kemiği yok.
Değerlendirmeyi sevgili halkımız yapacak.
Ama bizden hatırlatması..
Vicdan ile cüzdan karışmadan tercihinizi, doğrudan, adaletten, haklıdan yana yapın.
Bu günlük de bu kadar.
