Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Cihan HAYIRSEVENER

21. Yüzyılda Neyin Mücadelesini Veriyoruz?

Cihan HAYIRSEVENER Yazar Cihan HAYIRSEVENER
24 Haziran 2008
Cihan HAYIRSEVENER
0
401
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Televizyonlarda bir haber geçiyor;
“Bir takım sivil toplum örgütlerinin önderliğinde, İstanbul Beyoğlu Tünel’de toplanan yüzlerce kişi, ‘Darbeye hayır’ sloganları ile yürüyüş yaptı.

Yürüyüşün ilerleyen dakikalarda daha da kalabalıklaşması üzerine Taksim’e çıkmak isteyen topluluk, Galatasaray’da basın bildirisi okuduktan sonra dağıldı!..”
Aman Allah’ın, böylesine bir olayı, biz demokratik dünyaya nasıl anlatabiliriz acaba?
Düşünebiliyor musunuz, 21. yüzyılda Türkiye’de hâlâ “Darbeye hayır!..” mitingleri düzenleniyor…
Böyle bir mitingin anlamını, başta Avrupa olmak üzere, gelişmiş ülkelere gelin de anlatın bakalım!..
Onlarda, Ordu’nun siyasete bulaşması gibi bir durumun söz konusu olmaması, bizde de tam tersine Ordu’nun yıllar yılı siyasetin tam göbeğinde yer alması, izah edilebilecek bir durumu da kendiliğinden ortadan kaldırıyor.
“Darbeye hayır!..” mitingi yapılıyorsa, demek ki darbenin de ülkemizde halen yapılma ihtimalinin bulunduğunu en açık ve net bir şekilde ortaya koymuyor mu?
Hem de bu yüzyılda!..

Nasıl derler hani, tut kelin perçeminden örneği…
Şu küçücük örnek bile, ülkemizin bir yandan demokrasi mücadelesi vermesinin ötesinde, totaliter bir rejimin her an için tehlike olduğunun bir göstergesi olarak yansımıyor mu?
Öyle ya, boşuna söylenmemiş, “tarihten ders alınabilseydi, tarih tekerrür eder miydi?” sözü…
Biz ki, ne 1960 ihtilalinden, ne 1971 muhtırasından, ne 1980 ihtilalinden ve ondan sonra 28 Şubat post modern darbesi ile 27 Nisan e-muhtıra süreçlerinden en küçük bir pay sahibi olamadık kendimize… Tabii demokrasi açısından.

Hatırlıyorum da, 1960’lı yıllarda buzdolabı lüks bir araçtı. Evlerinde buzdolabı olanlar parmakla gösteriliyordu… O yıllarda, buzdolabı sahibi olanların, komşularına yaptığı en büyük iyilik, bir kab buz vermekti… Ne büyük sevaptı ya Rabbi…
Yıl 2008 ve demokrasi dünya üzerinde birkaç bin yılı devirmiş, ama yalnız ve çaresiz ülkemde halen bir lüks rejim olarak, insanlarımızın umutsuzca beklenti içerisinde olduğu bir konuma ulaşmış…
Ne acı… Acıdan öte, son derece vahim…
Zaten, baksanıza son günlerde bir gazetenin ortaya attığı bir takım iddialar, ortalığın da toz duman olmasına neden oldu…
Ordu’nun kendine yakın bulduğu gazeteciler, sanatçılar, işadamları ve benzerleri ile karşıt görüşlü siyasi gruba yönelik bir siyasi baskı politikası uygulayacağı gündeme damgasını vurdu.
Doğru ya da yanlış… Ancak Genelkurmay’dan yapılan açıklama, “kesinlikle böyle bir durum sözkonusu değildir” şeklinde değil…
Muğlak bir ifade ile böyle bir çalışmanın olmadığı öne sürülüyor.

Öyle ki, zaten ülke olarak sürekli uç noktalardayız. İfrat ile tefritin arasını bir türlü bulamadık. Bizim için demokraside ya siyah var, ya da beyaz. Aradaki gri tonları görmek her nedense işimize gelmiyor… Belki de, demokrasinin güzelliği, aradaki gri tonlarda saklı, ama biz bilmiyoruz…
Öncelikle demokrasinin bir halk yönetimi olduğunu kendi içimize sindiremediğimiz için, devlet otoritesinin boyunduruğundan kurtulmamız da asla söz konusu değil.

Devletin koruyucu ve kollayıcı bir gücü olan ve yine bu milletin bağrından çıkan Ordu ise, bazı dönemlerde, demokratik rejimden umduğunu bulamayan bir takım kurum ve kuruluşlar tarafından kurtarıcı gözüyle görülüyor.
Hepimiz biliyoruz ki, son yıllarda Türkiye’de bir laikliğin elden gidip gitmeyeceği tartışması yaşanıyor. Bu bile, ne kadar anti-demokratik bir toplum olduğumuzun aynası oluyor ya…
Siz hiç gelişmiş ülkelerde, laiklik tartışmasının olduğunu duydunuz mu? Belki yüzyıllar öncesinden o toplumlardan böylesine bir tartışma ortadan kalkmış. Hem de, kilisenin ağır baskılarına rağmen…
Fakat, biz birey olarak, toplum olarak kendi öz haklarımızı savunamadığımız, koruyup kollayamadığımız için de, çareyi hep Ordu’da aramışız.

Halkın özgür iradesiyle yönetime gelemeyenler de zaman zaman bu yaraları kaşıyarak, Ordu’nun arkasına sığınıp, onları teşvik edip, yönetime el koymalarına dahi teşvik verdikleri de bilinen gerçekler arasında değil mi?
Ne yazık ki, bu ülkede ne iktidar iktidarlığını biliyor, ne de muhalefet muhalefetliğini!..
Biri “güç bende, istediğimizi yaparım” anti-demokratik mantığı ile derebeycilik oynarken, muhalefet de, “ben muhalefetim, her şeye taş koyarım” düşüncesinden sıyrılamıyor…
İktidar partisinin bir mensubu çıkıyor, sosyolojik bir tesbit yaptığı iddiası ile “Atatürk devrimlerinin, Türk toplumunda travma yarattığını” öne sürüyor.
İşin acı tarafı bunu da topluma sosyolojik bir gerçek olarak sunuyor.

İnsana sormazlar mı, sen bunları neye dayanarak yapıyorsun peki?
Bu sosyolojik gerçeklerin kaynağı nedir? Bu sosyolojik araştırmaları kim yapmıştır? Neye göre yapmıştır? Bu sosyolojik gerçeklerin altındaki öne sürdüğünüz travmalar nelerdir?
Yarım yüzyıldır bu Milletin bir ferdi olarak, böylesine travmalara ben neden şahit olmuyorum?
Ya da benim gibi düşünenler, böylesine bir travmayı neden görmüyor? Bu travma illa ki, belli bir grubun görüşüne karşı çıkmakla eşdeğer mi?
Dışişleri Bakanı ise gider, kendi ülkesini AB kapılarında, ABD kapılarında şikayet eder…
Dünyadaki en demokratik Müslüman toplumu olduğumuz iddiasında bulunurken, Müslümanların eziyet çektiğinden dem vurur…

Yahu hepimiz demiyor muyuz, bu ülkenin yüzde 99.9’u Müslümandır diye… Yani, bu toplum toptan paranoyak, mazohist ya da sadist mi?
Böyle bir iddia olabilir mi? Böylesine düşüncesizce bir söz sarfedilebilinir mi?
Neredeyse utanmasa, ortaçağ İspanyasındaki engizisyon mahkemelerinin, ülkemizde olduğunu bile iddia edecek. Bir dışişleri bakanı bunu söyleyebilir mi? Nasıl bir mantıktır, nasıl bir ifrattır bu?
Bir başkası da, yıllarca bu ülkede hükümet başkanlığı yapmış, bakanlık yapmış, devletin en üst düzeyinde yönetici sıfatıyla yer almış ve kalkıyor o da ülkede Ordu’nun kışlaya dönmeyeceğini söylüyor. Aman Allah’ım…
Bu sözün içinde bile Ordu’nun kışlanın dışında olduğu ve her an yönetimi eline geçirebileceğinin mesajları yok mu?Kalkıyor, bir de “Ben yıllarca Ordu’nun karşısında yer almış biriyim” diyor.

Önemli olan Ordu’nun karşısında yer almak mı? Marifet bu mu yani? Yoksa, ordunun demokratik teamüller çerçevesi içerisinde, kendisine verilen görevi yapması ve siyasetten uzak durması mı?
Eee, siyasi iktidarı elinden kaçıranlar, tekrar ele geçirmek için Ordu gücünden medet umuyor anlaşılan…
Hele sosyal demokrat olma iddiasında olan CHP bile alenen, Anayasa Mahkemesi’ne parti kapatması konusunda saman altından sinyal veriyor.

Veriyor ki, belki bir umut kendisi hasbelkader iktidara gelebilir… MHP ise ondan hiç farklı değil…
Yok yok… Bu ülkeye demokrasi, 60’lı yıllardaki buzdolabı gibi halen lüks tüketim aracı!..

Paylaş
Etiketler: ABD kapılarında şikayetHalkın özgür iradesiyle yönetimeSiyasetsosyolojik araştırmalarıülkelerde
Önceki Yazı

Soylularla ve Patatesler!

Sonraki Yazı

Hıncal Ve Oray’ın Suç İşleme Potansiyelleri Neden Yüksek?

Cihan HAYIRSEVENER

Cihan HAYIRSEVENER

Güney Marmara Yaşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni

İlişkili Yazılar

Cihan HAYIRSEVENER

Başkan Adaylarını Açıklayın

30 Ağustos 2008
5k
Cihan HAYIRSEVENER

ATV’nin Nasıl Bir Ayrıcalığı Var?..

29 Ağustos 2008
5k
Cihan HAYIRSEVENER

Fırsatçılara Fırsat Tanıyanlar!..

28 Ağustos 2008
5k
Cihan HAYIRSEVENER

Kim Durduracak Bunları?

27 Ağustos 2008
5k
Sonraki Yazı

Hıncal Ve Oray’ın Suç İşleme Potansiyelleri Neden Yüksek?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap