2021 Yılının son haftasında klişe şeyler yazmayacağım. Tam olarak 260 makalem var. Bunun 141 tanesini Sibel’den adlı kitabımda yayımladım. Her sene yılın manifestosunu koşulsuz yazmaya devam ettim. Bu geleneği totem olarak görüyorum.2020 Yılında görünmeyen virüs hayatımızı zindan etti. Daha kötüsü olabilir mi diye düşünmüştüm. Oluyormuş!
8 Mart ve 25 Kasım tarihlerinde her sene olduğu gibi bu yılda kadınlarımız güçlüdür. Eşit yaşama hakkına sahiptir. Kıymayın diye Türkiye’de hepimiz yazdık. Etkinlik yaptık.
Sonuç: Değişmeyen ve artan kadın cinayetlerini gazete manşetlerinin ön sayfasında görmekten usandık.
Kuraklık, artan orman yangınları ve doğa katliamında eksilme olmadı. İyileştirme hiç olmadı. Hepimiz kamuoyu oluşturup, basın açıklaması yaptık.
Sonuç: Ekolojik krizin önlenmesi için sadece çalıştaylar yapıldı.
Bunlarla mücadele ederken yılın son zamanlarında ekonomik krizin içinde bulduk kendimizi. Gece 19,sabah 11 olan dolar ekonomik dengeleri bozdu.
Sonuç: Güven zafiyeti yaşayan tüm sektörlerin ithalat ve ihracatları sarsıntıya girdi. Dolayısıyla tüm halkanın zincirinde sarstı.
Toplum olarak bencillik savaşı içindeyiz. Yaşadıklarımız ağır bir travma olarak ters etki yarattı.
Evli, bekâr demeden ahlaksız olan her şeyi kendilerine hak görenlerden tiksindim. Utanmaz, arlanmaz tiplerde var. Ben özgürüm bana kimse karışamazın arkasına sığınan yaşlı beylerin genç kadın merakları..
Koltuk ve statü için birbirinin kuyusunu kazan insanların maskeli yüzleri…
Sosyal medyada yediğini, içtiğini paylaşan sonradan görmeler..
Sivil Toplum Örgütleri, gruplar ve kulüplere girmek için kırk takla atanlar..
Ramazan ayında em kötü fason ürünleri paket yaparak fakır fukaraya dağıtım yapan ve zekâtını verdiğini zannedenler..
Aynı koltuğu 2 dönem işgal edip doymayan koltuk sevdalıları..
Hiçbir sosyal sorumluluk projesine dâhil olmadan olanların hakkını gasp edenler..
Ben istemiyorum ama beni istiyorlar o yüzden adayım diye kendini kandıranlar…
Bugün benim, yarın senin dedikodunu yapanlar..
Siyasetçilerin kadın kotası ve her yerde kadınlarımız olmalı diyerek maalesef en az kadınların olduğu platformlar..
Liyakattan, hak ve hukukdan, adaletten, ahlaktan bahsedenlerin bunların tam tersini yaptıklarına şahit olmaktan…
Fotoğraf karelerinde işi olmayanların daha çok yer almaları ve yalan haberlerden…
Aynı yalanı defalarca duyup, yinede inanmaktan vazgeçmemekten…
Sanırım tahammül sınavından geçiyoruz çoğu zaman.
İyi bir insan olmanın dışında hiçbir şey savunmuyorum. Her şeyde bir fikrimiz olmak zorunda değil. Âmâ her şeye rağmen iyi bir insan kalmak zorundayız. Nefret söylemlerinden uzak kalmalıyız.
Umut ve tevekkül iç içedirler, biri yoksa diğeri olmaz.
2022 Yılı için kendi manifestomu belirledim. Kiminin altından, kiminin üstünden diyerek ne kendimi nede başkasını kandırmayacağım. Bana doğru gelmeyen ve beni inciten herkesi ve her şeyi hayatımdan çıkaracağım. Ülkem için, kadınlar için, engelliler için sözümün geçeceği ve düşüncelerimi ifade edebileceğim neresi varsa orada olmak için mücadele edeceğim. Değer vermeyen, ahde vefa bilmeyenleri hayatımdan sileceğim. Ahlaksız olanları, yalancıları, hırsızları ama kalemimle ama söylemlerimle ifşa edeceğim. Önce kendimizi sevmeliyiz. Önce kendimize yalan söylememeliyiz. Yılın değerlendirmesini artı ve eksileri hepiniz yapmalısınız. Size değer verenleri incitmeyin. Gerçek dostlarınıza sıkı sıkı sarılın. Koltuklar gelir geçer. Parada bir gün gelir biter. Gerçek aile, gerçek dost bakidir.
Az insan, az eşya, çok huzur..
2022 Yılına ben tüm radikal kararlarımla hazırım… Ya siz!




















