Ben 2013 yılından pek hoşlanmadım. Özellikle Türkiye üzerinde oynanan oyunlar ve yürütülen komplolar gerçekten milletçe hepimizi üzmüş ve rahatsız etmiştir. Bu açıdan bakarsanız 2013’ten hoşlanmamakta haklı olabilirsiniz. Lâkin şu hakikati de herkesin kabul etmesi lâzımdır: 2013 aslâ bir ‘kriz yılı’ olmamıştır. 1958, 1979, 2001 yıllarındaki gibi ekonomik krizler; 1960, 1980, 1997 yıllarındaki gibi siyasî krizler ya da Özal sonrası 10 yıllık dönemdeki depresyonist bir gerileme dönemi yaşanmamıştır. 2013’te hedeflenen büyüme hızının üstüne çıkılmış; ihracat ve turizm hedefleri aşılmış ve yılın son 15 gününde komplo yüzünden ortaya çıkan geçici kriz tablosu haricinde, ekonomik bakımdan başarılı bir yıl idrak edilmiştir. Gene 2013’te, ilk olarak IMF borcu kapatılmış ve Türkiye bütün dünyada kıskanılan dev projelere imzasını atmıştır. Üçüncü Havalimanı, Üçüncü Köprü, Marmaray, Gebze Köprüsü, İzmir Otoyolu, Hızlı Tren Projeleri, 2013’te bütün ihtişamıyla dünya kamuoyuna sunulmuştur.
2014 yılı birçok bakımdan Türkiye için kritik bir yıl olacaktır. Şöyle ki: 1. 30 Mart 2014’te Mahallî İdare Seçimleri yapılacak ve belediyeler yeni yöneticileri ile buluşacaktır. Bu seçimler, aynı zamanda siyasî gidişat hakkında fikir verecektir. 2. Bu yılın ağustos ayında, Cumhurbaşkanı seçimi yapılacak; Türkiye‘de ilk olarak bir Cumhurbaşkanı doğrudan halk tarafından seçilecektir. Cumhurbaşkanı seçimi, özellikle iktidar partisi bakımından önemli olacak ve Türkiye‘deki genel siyasî durumu doğrudan etkileyecektir.
3. Yıl içindeki siyasî gelişmelere göre, 2015 yılı Haziran ayında yapılması gereken Genel Seçimler de 2014’e çekilebilecektir. Özetle, 2014 siyasî bakımdan kritik bir yıl olacaktır.
4. 2014’te bütün dünya ekonomilerinde kriz alarmları çalmaktadır. 2008’den beri başarıyla uygulandığı gibi, 2014’te de Türkiye ekonomisi küresel krizin dışında kalmaya çalışacaktır.
5. 2014 yılı, devletin toparlanma yılı olmalıdır. Demokratik mekanizmalarla dengelenmiş, sadece millet iradesine dayanan tek devlet otoritesi yeniden inşa edilmeli; öncelikle ‘yargı reformu’ kökten ele alınarak gerçekleştirilmelidir.
6. Devleti yönetenlerin terör konusunda da çok dikkatli ve müteyakkız olmaları gerekir. Tekrar canlanabilmek için fırsat kollayan terör örgütü ile iç ve dış uzantılarına meydan verilmemelidir. Güneydoğu‘da, görüşme sürecine zarar vermemek için terör taraftarlarının sokak hâkimiyetine göz yumulmamalı ve terörle mücadelede gerektiğinde derhal tedbir alınabilmelidir.
2014 yılı, ‘2023 Hedef Yılı’ için bir geçiş dönemi olacaktır. ‘Yeni Türkiye’, 2014’te her açıdan geleceğe uzanmalı ve sağlam temeller üzerinde yükselmelidir. Sevgili okuyucularıma hayırlı yıllar diliyorum.
