Güneş karartmış, kulaklar soyulmuş ve gözler parlamıştı. Başına mendil bağlamış ve saçlarını toplamıştı. Ağabeyin bir tek gözleri değişmemişti. Arkadaşlarıyla çimene yayılmışlardı. Bizi görünce şaşırdılar. Birbirlerine baktılar, tedirgin oldukları kardeşimin gözünden kaçmamıştı.
Ağabeyi ve arkadaşlarına, “Patikanın sonundaki yaban armuduna gidiyoruz,” dedik.
İyi günler diyerek ayrıldık ve patikada onları son olarak görebileceğimiz yerde ağaçların arkasına saklandık. Nedeni, kardeşim “Yaban armudu” dediğimizde, onların kuşkuyla birbirlerinin gözlerine bakmalarıydı. Kardeşim “Davranışlarından huy kaptım, elimde değil,” dedi.
Aradan belki yarım saat geçti ki, çocuklarla birlikte, patikada seslerini duyduk. Onlar yollarına devam etti. Kimseye gözükmeden obaya döndük.
Şubat tatilinde vilayette ağabeye rastladık. Çay ocağına oturduk. Nasılsınız dedikten sonra o gün nereye kayboldunuz diye sordu. Kardeşim, armudu toplayan iki çocuktan bir torbasını aldık. Araba yoluna indik ve arabayla obaya geldik.
Ağabeyi; peşinizden biz de armuda geldik. Beş kişiydik, armuda yaklaştığımızda, altında iki yavrusuyla ayı, armudun altında durmuyor mu? Yavrular sesimize yönelince, anaları da bize doğru geldi ve elimizden geldiğince, geri dönüp kaçmaya başladık.
Peşimizdeler mi? Bilmiyoruz fakat koşmaya devam ediyoruz. Dala takılıp düşen mi ararsın, ayağı yırtılan mı? Bekleyin diye bağıran, koşamayıp bayılacak duruma düşen. Hatta çocuklardan birinin ayağı kırıldı. Başımıza büyük sıkıntı açtı. Onu obaya zor taşıdık.
Her tarafımız yara içinde kaldık. Ayağımızda ayakkabı ve kolumuzda saat kalmadı. Perişan hâlde su yanına geldik. Tamam mıyız? Diye sordum. Elimizi yüzümüzü yıkadık ve obaya geçtik. Sesimizi duyup yolumuza gelenler oldu. Fakat çocuklara siz gelmeyin, kalın diye yalvarmıştık.
“Günümüz zehir oldu. İki gün sonra, kaybettiğimiz saat ve ayakkabılarımızı aradık. Çocukluğumu obada yaşadım, böyle bir olaya rastlamadım. Yemin etmedim ama bir daha asla ormana gitmeyeceğim,” Dedi.
Kardeşim “Peşimizden armuda ayı ve yavruları geldi, demek ki,” dedi.
Yaşlılar, armut olgunlaştığında ayıların en çok sevdiği meyve olur, derler. Onun için ayı yavrularını almış ve armuda gelmiş.
Ağabey “Ayıların armut isteği bize denk düştü,” dedi.
Çocuklardan birinin ayağı hâlâ normale dönmedi. Saatimi bulamadık, ayakkabılarımız giyilmeyecek kadar yıprandı. Geçmiş olsun dedik ve ayrıldık.
Kardeşim “İçime kurt düşmüştü. Nedenini bilemiyorum ama ayağım çekmemişti,” Dedi.





















