Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cumartesi, Aralık 6, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Arzu KÖK

Oku!..

Arzu KÖK Yazar Arzu KÖK
05 Şubat 2016
Arzu KÖK
0
401
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Yaratan’ın ilk emridir ‘İKRA = Oku!..’

“Bilgi edin… Bilgilen… Bilgili ol… Bilimle ilgilen, ondan uzaklaşma…” denilmek isteniyor bu sözle.

Peki Yaratan’ın ilk emrini yerine getiriyor muyuz?

Okuyanlar, Kur’an’ı ne kadar anlayarak okuyor?

Aslına bakarsanız işin püf noktası da burası. Anlaşılmadan okunan hiçbir şeyin bir faydası yoktur. Kur’an’ı Türkçe okumak neredeyse günah kabul ediliyor. Hadi din adamları bunun eğitimini alıyorlar, onlar okusun. Ama sıradan insanlara ne demeli? Neden onlara Türkçe olarak okutulmuyor? Bu sorunun yanıtını herkes kendisi versin isterim.

İlk inen ayettir “OKU!..” Devamında “Yaratan Rabbinin adıyla oku” ifadesi gelir. Bu sözcükler, kutsal kitabımızın ilk emri, yani Yaratan’ın ilk emri… Peygambere verilen bu ilk emir insanlığa da verilen ilk emir olmaz mı?
Peki neden ilk emir ‘Oku!..’ olarak başlar? Çünkü Yaratan işe önce bilgi ile başlanması gerektiğini söylüyor. Bilgisiz ve bilimsiz insanların oluşturduğu toplum her zaman bataklıkta çırpınacaktır. İlk insan olan Adem’e tüm meleklerin secde etmesi istenir. Çünkü Adem bilgi ile donatılmış ilk canlıdır. Onun algılama merkezi, yani bir beyni vardır ve beyin gücünün kullanımı, bilginin algılanmasını sağlar. 

Yaratan’ın en önemli mesajı; insanlara “Aklını kullan” demesi değil midir? Çünkü bilgiyi algılayan beyin, o bilgiyi kullanan akıldır, saklayıp gerektiğinde hatırlayan ve hatırlatan zihindir, pratiğe uygulamayı sağlayan zekâdır… Bu nedenledir ki Yaratan algılamayı ateşleyecek kaynağı, okumayı ilk emir olarak gönderiyor.
Yaratan akıl kullanımı için pek çok mesaj veriyor; “Geceyi gündüzü, Güneş’i, Ay’ı sizin istifadenize vermiştir. Yıldızlar da O’nun emrine boyun eğmiştir. Bunlarda, akıl edenler için dersler vardır.” (Nahl 12) Diğer bir ayette; “Kur’anı öğüt almak için kolaylaştırdık. Düşünüp öğüt alan yok mu?” (Kamer 17). Kur’an ayetleri okunduğunda bunlar gibi ‘Aklını kullanmak’, ‘Düşünüp öğüt almak’ sözleri o kadar çok geçer ki anlatamam. Ama anlayarak okuyanlar görmüştür bunu. Aklını kullanmanın en önemli çekirdeği ise ilk ayetle verilmiştir bizlere.
Okumak tabiki yeterli değildir. Bunun yanında okuduğunu anlamak ve kıyaslama yapmak gerekir. Sentez yapmak, analiz etmek gerekir. Ezberletilerek okunan, okutulan hiçbir şey insana bir kazanım edindirmez. Aksine beyni uyuşturur, bir süre sonra da kullanılmaz hale getirir.  

Birey olarak bu görevi, yani ‘Yaratanın verdiği ilk emri ne kadar yerine getiriyoruz?’ sorusuna çok olumlu cevapların verileceğini hiç sanmıyorum. Birey olarak herkes bu soruyu önce kendisine sormalıdır… 

Ne zaman ki bu sorunun yanıtını olumlu yanıtlarsak; o zaman Kur’an’ın yazdıklarını yüreğimizde hisseder, beynimizde değerlendirir, beyazlara dökülmüş harflerin dansıyla yüreklere ses veren cümleler halinde ürüne dönüştürürüz; yetmez, bu bilgiyle beynimizde insanlık için nasıl yararlı işler yapacağımızı düşünmüş oluruz…

Düşünmeyen beyne siz ne kadar bilgi yüklerseniz yükleyin anlamı olmaz. Sadece kopyalama yapmış olursunuz. Kopyalanan bilgiler ise beyne yük olur, beyin taş taşıyormuş gibi olur. Beyin düşünmedikçe kopyaladığı bilgiler taş olur, ağır ve yararsız kalır.Biat kültürünün esiri olmuş toplumlar, tembel beyinli toplumlar da bireyler de şu kanı yaygındır; ‘O benim yerime düşünüyor’ ya da ‘büyüklerimiz iyisini bilir.’ Başkalarının kendileri yerine düşündüğü algısı onları düşünmekten alıkoyar. Hatta kendisine hacet olmadığı fikri yaygınlaşır… Böylece kullanılmayan, beyin tembeli, düşünme fukarası bir toplum oluşur…Ne bildiğini ne de ne bilmediğini bilmeyen ama çok da bilgiç geçinen cahillerin yaygın olarak toplumda itibar gördüğü bu dönemde, doğruyu bilip söylemek adeta suç mertebesinde yergi görmeye başlar. Bu durum ise bizleri felakete doğru sürüklemektedir.

Yazık ki toplum ilk emir olan ‘Oku’ emrini unutmuştur. Okumadığı için de düşünemez olmuştur. Sorgulayamaz olmuş, biat kültürünün bir parçası olmuştur. Böylesi toplumlar sanat ve bilimde ilerleyemez, diğer toplumların kölesi olur, kuklası olur. 

Peki böylesi boş beyinler kitap okusa ne olur, Kur’an okusa ne olur? Okursa da küfür okur, beddua okur, yalan okur. En başarılı okuma sanatı ise, yalanla-dolanla, hile-hurda ile milletten onay alıp milletin canına okumak haline gelir.

Ne zamana kadar mı?

Kimse bilmiyor. Ama belki “Yaratan’ın ilk emrini yerine getiriyor muyuz?” sorusuna verilecek yanıtlara göre değişir birşeyler… Bakacağız…

Yaratan’ın ilk emridir ‘İKRA = Oku!..’

“Bilgi edin… Bilgilen… Bilgili ol… Bilimle ilgilen, ondan uzaklaşma…” denilmek isteniyor bu sözle.

Peki Yaratan’ın ilk emrini yerine getiriyor muyuz?

Okuyanlar, Kur’an’ı ne kadar anlayarak okuyor?

Aslına bakarsanız işin püf noktası da burası. Anlaşılmadan okunan hiçbir şeyin bir faydası yoktur. Kur’an’ı Türkçe okumak neredeyse günah kabul ediliyor. Hadi din adamları bunun eğitimini alıyorlar, onlar okusun. Ama sıradan insanlara ne demeli? Neden onlara Türkçe olarak okutulmuyor? Bu sorunun yanıtını herkes kendisi versin isterim.

İlk inen ayettir “OKU!..” Devamında “Yaratan Rabbinin adıyla oku” ifadesi gelir. Bu sözcükler, kutsal kitabımızın ilk emri, yani Yaratan’ın ilk emri… Peygambere verilen bu ilk emir insanlığa da verilen ilk emir olmaz mı?
Peki neden ilk emir ‘Oku!..’ olarak başlar? Çünkü Yaratan işe önce bilgi ile başlanması gerektiğini söylüyor. Bilgisiz ve bilimsiz insanların oluşturduğu toplum her zaman bataklıkta çırpınacaktır. İlk insan olan Adem’e tüm meleklerin secde etmesi istenir. Çünkü Adem bilgi ile donatılmış ilk canlıdır. Onun algılama merkezi, yani bir beyni vardır ve beyin gücünün kullanımı, bilginin algılanmasını sağlar. 

Yaratan’ın en önemli mesajı; insanlara “Aklını kullan” demesi değil midir? Çünkü bilgiyi algılayan beyin, o bilgiyi kullanan akıldır, saklayıp gerektiğinde hatırlayan ve hatırlatan zihindir, pratiğe uygulamayı sağlayan zekâdır… Bu nedenledir ki Yaratan algılamayı ateşleyecek kaynağı, okumayı ilk emir olarak gönderiyor.
Yaratan akıl kullanımı için pek çok mesaj veriyor; “Geceyi gündüzü, Güneş’i, Ay’ı sizin istifadenize vermiştir. Yıldızlar da O’nun emrine boyun eğmiştir. Bunlarda, akıl edenler için dersler vardır.” (Nahl 12) Diğer bir ayette; “Kur’anı öğüt almak için kolaylaştırdık. Düşünüp öğüt alan yok mu?” (Kamer 17). Kur’an ayetleri okunduğunda bunlar gibi ‘Aklını kullanmak’, ‘Düşünüp öğüt almak’ sözleri o kadar çok geçer ki anlatamam. Ama anlayarak okuyanlar görmüştür bunu. Aklını kullanmanın en önemli çekirdeği ise ilk ayetle verilmiştir bizlere.
Okumak tabiki yeterli değildir. Bunun yanında okuduğunu anlamak ve kıyaslama yapmak gerekir. Sentez yapmak, analiz etmek gerekir. Ezberletilerek okunan, okutulan hiçbir şey insana bir kazanım edindirmez. Aksine beyni uyuşturur, bir süre sonra da kullanılmaz hale getirir.  

Birey olarak bu görevi, yani ‘Yaratanın verdiği ilk emri ne kadar yerine getiriyoruz?’ sorusuna çok olumlu cevapların verileceğini hiç sanmıyorum. Birey olarak herkes bu soruyu önce kendisine sormalıdır… 

Ne zaman ki bu sorunun yanıtını olumlu yanıtlarsak; o zaman Kur’an’ın yazdıklarını yüreğimizde hisseder, beynimizde değerlendirir, beyazlara dökülmüş harflerin dansıyla yüreklere ses veren cümleler halinde ürüne dönüştürürüz; yetmez, bu bilgiyle beynimizde insanlık için nasıl yararlı işler yapacağımızı düşünmüş oluruz…

Düşünmeyen beyne siz ne kadar bilgi yüklerseniz yükleyin anlamı olmaz. Sadece kopyalama yapmış olursunuz. Kopyalanan bilgiler ise beyne yük olur, beyin taş taşıyormuş gibi olur. Beyin düşünmedikçe kopyaladığı bilgiler taş olur, ağır ve yararsız kalır.Biat kültürünün esiri olmuş toplumlar, tembel beyinli toplumlar da bireyler de şu kanı yaygındır; ‘O benim yerime düşünüyor’ ya da ‘büyüklerimiz iyisini bilir.’ Başkalarının kendileri yerine düşündüğü algısı onları düşünmekten alıkoyar. Hatta kendisine hacet olmadığı fikri yaygınlaşır… Böylece kullanılmayan, beyin tembeli, düşünme fukarası bir toplum oluşur…Ne bildiğini ne de ne bilmediğini bilmeyen ama çok da bilgiç geçinen cahillerin yaygın olarak toplumda itibar gördüğü bu dönemde, doğruyu bilip söylemek adeta suç mertebesinde yergi görmeye başlar. Bu durum ise bizleri felakete doğru sürüklemektedir.

Yazık ki toplum ilk emir olan ‘Oku’ emrini unutmuştur. Okumadığı için de düşünemez olmuştur. Sorgulayamaz olmuş, biat kültürünün bir parçası olmuştur. Böylesi toplumlar sanat ve bilimde ilerleyemez, diğer toplumların kölesi olur, kuklası olur. 

Peki böylesi boş beyinler kitap okusa ne olur, Kur’an okusa ne olur? Okursa da küfür okur, beddua okur, yalan okur. En başarılı okuma sanatı ise, yalanla-dolanla, hile-hurda ile milletten onay alıp milletin canına okumak haline gelir.

Ne zamana kadar mı?

Kimse bilmiyor. Ama belki “Yaratan’ın ilk emrini yerine getiriyor muyuz?” sorusuna verilecek yanıtlara göre değişir birşeyler… Bakacağız…

Yaratan’ın ilk emridir ‘İKRA = Oku!..’

“Bilgi edin… Bilgilen… Bilgili ol… Bilimle ilgilen, ondan uzaklaşma…” denilmek isteniyor bu sözle.

Peki Yaratan’ın ilk emrini yerine getiriyor muyuz?

Okuyanlar, Kur’an’ı ne kadar anlayarak okuyor?

Aslına bakarsanız işin püf noktası da burası. Anlaşılmadan okunan hiçbir şeyin bir faydası yoktur. Kur’an’ı Türkçe okumak neredeyse günah kabul ediliyor. Hadi din adamları bunun eğitimini alıyorlar, onlar okusun. Ama sıradan insanlara ne demeli? Neden onlara Türkçe olarak okutulmuyor? Bu sorunun yanıtını herkes kendisi versin isterim.

İlk inen ayettir “OKU!..” Devamında “Yaratan Rabbinin adıyla oku” ifadesi gelir. Bu sözcükler, kutsal kitabımızın ilk emri, yani Yaratan’ın ilk emri… Peygambere verilen bu ilk emir insanlığa da verilen ilk emir olmaz mı?
Peki neden ilk emir ‘Oku!..’ olarak başlar? Çünkü Yaratan işe önce bilgi ile başlanması gerektiğini söylüyor. Bilgisiz ve bilimsiz insanların oluşturduğu toplum her zaman bataklıkta çırpınacaktır. İlk insan olan Adem’e tüm meleklerin secde etmesi istenir. Çünkü Adem bilgi ile donatılmış ilk canlıdır. Onun algılama merkezi, yani bir beyni vardır ve beyin gücünün kullanımı, bilginin algılanmasını sağlar. 

Yaratan’ın en önemli mesajı; insanlara “Aklını kullan” demesi değil midir? Çünkü bilgiyi algılayan beyin, o bilgiyi kullanan akıldır, saklayıp gerektiğinde hatırlayan ve hatırlatan zihindir, pratiğe uygulamayı sağlayan zekâdır… Bu nedenledir ki Yaratan algılamayı ateşleyecek kaynağı, okumayı ilk emir olarak gönderiyor.
Yaratan akıl kullanımı için pek çok mesaj veriyor; “Geceyi gündüzü, Güneş’i, Ay’ı sizin istifadenize vermiştir. Yıldızlar da O’nun emrine boyun eğmiştir. Bunlarda, akıl edenler için dersler vardır.” (Nahl 12) Diğer bir ayette; “Kur’anı öğüt almak için kolaylaştırdık. Düşünüp öğüt alan yok mu?” (Kamer 17). Kur’an ayetleri okunduğunda bunlar gibi ‘Aklını kullanmak’, ‘Düşünüp öğüt almak’ sözleri o kadar çok geçer ki anlatamam. Ama anlayarak okuyanlar görmüştür bunu. Aklını kullanmanın en önemli çekirdeği ise ilk ayetle verilmiştir bizlere.
Okumak tabiki yeterli değildir. Bunun yanında okuduğunu anlamak ve kıyaslama yapmak gerekir. Sentez yapmak, analiz etmek gerekir. Ezberletilerek okunan, okutulan hiçbir şey insana bir kazanım edindirmez. Aksine beyni uyuşturur, bir süre sonra da kullanılmaz hale getirir.  

Birey olarak bu görevi, yani ‘Yaratanın verdiği ilk emri ne kadar yerine getiriyoruz?’ sorusuna çok olumlu cevapların verileceğini hiç sanmıyorum. Birey olarak herkes bu soruyu önce kendisine sormalıdır… 

Ne zaman ki bu sorunun yanıtını olumlu yanıtlarsak; o zaman Kur’an’ın yazdıklarını yüreğimizde hisseder, beynimizde değerlendirir, beyazlara dökülmüş harflerin dansıyla yüreklere ses veren cümleler halinde ürüne dönüştürürüz; yetmez, bu bilgiyle beynimizde insanlık için nasıl yararlı işler yapacağımızı düşünmüş oluruz…

Düşünmeyen beyne siz ne kadar bilgi yüklerseniz yükleyin anlamı olmaz. Sadece kopyalama yapmış olursunuz. Kopyalanan bilgiler ise beyne yük olur, beyin taş taşıyormuş gibi olur. Beyin düşünmedikçe kopyaladığı bilgiler taş olur, ağır ve yararsız kalır.Biat kültürünün esiri olmuş toplumlar, tembel beyinli toplumlar da bireyler de şu kanı yaygındır; ‘O benim yerime düşünüyor’ ya da ‘büyüklerimiz iyisini bilir.’ Başkalarının kendileri yerine düşündüğü algısı onları düşünmekten alıkoyar. Hatta kendisine hacet olmadığı fikri yaygınlaşır… Böylece kullanılmayan, beyin tembeli, düşünme fukarası bir toplum oluşur…Ne bildiğini ne de ne bilmediğini bilmeyen ama çok da bilgiç geçinen cahillerin yaygın olarak toplumda itibar gördüğü bu dönemde, doğruyu bilip söylemek adeta suç mertebesinde yergi görmeye başlar. Bu durum ise bizleri felakete doğru sürüklemektedir.

Yazık ki toplum ilk emir olan ‘Oku’ emrini unutmuştur. Okumadığı için de düşünemez olmuştur. Sorgulayamaz olmuş, biat kültürünün bir parçası olmuştur. Böylesi toplumlar sanat ve bilimde ilerleyemez, diğer toplumların kölesi olur, kuklası olur. 

Peki böylesi boş beyinler kitap okusa ne olur, Kur’an okusa ne olur? Okursa da küfür okur, beddua okur, yalan okur. En başarılı okuma sanatı ise, yalanla-dolanla, hile-hurda ile milletten onay alıp milletin canına okumak haline gelir.

Ne zamana kadar mı?

Kimse bilmiyor. Ama belki “Yaratan’ın ilk emrini yerine getiriyor muyuz?” sorusuna verilecek yanıtlara göre değişir birşeyler… Bakacağız…

Yaratan’ın ilk emridir ‘İKRA = Oku!..’

“Bilgi edin… Bilgilen… Bilgili ol… Bilimle ilgilen, ondan uzaklaşma…” denilmek isteniyor bu sözle.

Peki Yaratan’ın ilk emrini yerine getiriyor muyuz?

Okuyanlar, Kur’an’ı ne kadar anlayarak okuyor?

Aslına bakarsanız işin püf noktası da burası. Anlaşılmadan okunan hiçbir şeyin bir faydası yoktur. Kur’an’ı Türkçe okumak neredeyse günah kabul ediliyor. Hadi din adamları bunun eğitimini alıyorlar, onlar okusun. Ama sıradan insanlara ne demeli? Neden onlara Türkçe olarak okutulmuyor? Bu sorunun yanıtını herkes kendisi versin isterim.

İlk inen ayettir “OKU!..” Devamında “Yaratan Rabbinin adıyla oku” ifadesi gelir. Bu sözcükler, kutsal kitabımızın ilk emri, yani Yaratan’ın ilk emri… Peygambere verilen bu ilk emir insanlığa da verilen ilk emir olmaz mı?
Peki neden ilk emir ‘Oku!..’ olarak başlar? Çünkü Yaratan işe önce bilgi ile başlanması gerektiğini söylüyor. Bilgisiz ve bilimsiz insanların oluşturduğu toplum her zaman bataklıkta çırpınacaktır. İlk insan olan Adem’e tüm meleklerin secde etmesi istenir. Çünkü Adem bilgi ile donatılmış ilk canlıdır. Onun algılama merkezi, yani bir beyni vardır ve beyin gücünün kullanımı, bilginin algılanmasını sağlar. 

Yaratan’ın en önemli mesajı; insanlara “Aklını kullan” demesi değil midir? Çünkü bilgiyi algılayan beyin, o bilgiyi kullanan akıldır, saklayıp gerektiğinde hatırlayan ve hatırlatan zihindir, pratiğe uygulamayı sağlayan zekâdır… Bu nedenledir ki Yaratan algılamayı ateşleyecek kaynağı, okumayı ilk emir olarak gönderiyor.
Yaratan akıl kullanımı için pek çok mesaj veriyor; “Geceyi gündüzü, Güneş’i, Ay’ı sizin istifadenize vermiştir. Yıldızlar da O’nun emrine boyun eğmiştir. Bunlarda, akıl edenler için dersler vardır.” (Nahl 12) Diğer bir ayette; “Kur’anı öğüt almak için kolaylaştırdık. Düşünüp öğüt alan yok mu?” (Kamer 17). Kur’an ayetleri okunduğunda bunlar gibi ‘Aklını kullanmak’, ‘Düşünüp öğüt almak’ sözleri o kadar çok geçer ki anlatamam. Ama anlayarak okuyanlar görmüştür bunu. Aklını kullanmanın en önemli çekirdeği ise ilk ayetle verilmiştir bizlere.
Okumak tabiki yeterli değildir. Bunun yanında okuduğunu anlamak ve kıyaslama yapmak gerekir. Sentez yapmak, analiz etmek gerekir. Ezberletilerek okunan, okutulan hiçbir şey insana bir kazanım edindirmez. Aksine beyni uyuşturur, bir süre sonra da kullanılmaz hale getirir.  

Birey olarak bu görevi, yani ‘Yaratanın verdiği ilk emri ne kadar yerine getiriyoruz?’ sorusuna çok olumlu cevapların verileceğini hiç sanmıyorum. Birey olarak herkes bu soruyu önce kendisine sormalıdır… 

Ne zaman ki bu sorunun yanıtını olumlu yanıtlarsak; o zaman Kur’an’ın yazdıklarını yüreğimizde hisseder, beynimizde değerlendirir, beyazlara dökülmüş harflerin dansıyla yüreklere ses veren cümleler halinde ürüne dönüştürürüz; yetmez, bu bilgiyle beynimizde insanlık için nasıl yararlı işler yapacağımızı düşünmüş oluruz…

Düşünmeyen beyne siz ne kadar bilgi yüklerseniz yükleyin anlamı olmaz. Sadece kopyalama yapmış olursunuz. Kopyalanan bilgiler ise beyne yük olur, beyin taş taşıyormuş gibi olur. Beyin düşünmedikçe kopyaladığı bilgiler taş olur, ağır ve yararsız kalır.Biat kültürünün esiri olmuş toplumlar, tembel beyinli toplumlar da bireyler de şu kanı yaygındır; ‘O benim yerime düşünüyor’ ya da ‘büyüklerimiz iyisini bilir.’ Başkalarının kendileri yerine düşündüğü algısı onları düşünmekten alıkoyar. Hatta kendisine hacet olmadığı fikri yaygınlaşır… Böylece kullanılmayan, beyin tembeli, düşünme fukarası bir toplum oluşur…Ne bildiğini ne de ne bilmediğini bilmeyen ama çok da bilgiç geçinen cahillerin yaygın olarak toplumda itibar gördüğü bu dönemde, doğruyu bilip söylemek adeta suç mertebesinde yergi görmeye başlar. Bu durum ise bizleri felakete doğru sürüklemektedir.

Yazık ki toplum ilk emir olan ‘Oku’ emrini unutmuştur. Okumadığı için de düşünemez olmuştur. Sorgulayamaz olmuş, biat kültürünün bir parçası olmuştur. Böylesi toplumlar sanat ve bilimde ilerleyemez, diğer toplumların kölesi olur, kuklası olur. 

Peki böylesi boş beyinler kitap okusa ne olur, Kur’an okusa ne olur? Okursa da küfür okur, beddua okur, yalan okur. En başarılı okuma sanatı ise, yalanla-dolanla, hile-hurda ile milletten onay alıp milletin canına okumak haline gelir.

Ne zamana kadar mı?

Kimse bilmiyor. Ama belki “Yaratan’ın ilk emrini yerine getiriyor muyuz?” sorusuna verilecek yanıtlara göre değişir birşeyler… Bakacağız…

Paylaş
Etiketler: AygüneşKamerKur'anNahlOKU!.. - Arzu KökŞair-Yazar_Eğitimci Arzu KÖKyaratan
Önceki Yazı

Mümkün mü, Çok Zor

Sonraki Yazı

Karagözler

Arzu KÖK

Arzu KÖK

İlişkili Yazılar

Arzu KÖK

Kökleri Unutmak.

07 Aralık 2021
5k
Anı / Günce

Kökleri Unutmak…

11 Eylül 2021
5k
Arzu KÖK

Gençlerden Mesaj!

18 Mayıs 2021
5k
Arzu KÖK

Şaşırmak…

09 Mayıs 2021
5k
Sonraki Yazı

Karagözler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Bebeğim

Bebeğim

06 Aralık 2025
Güvenlik Görevlisi

Güvenlik Görevlisi

06 Aralık 2025
Aklımda Bir Ses Var

Aklımda Bir Ses Var

06 Aralık 2025
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap