“Arasadda Kalmak”

“İki arada bir derede kalmak kötü bir şey” derdi rahmetli dedem. Biz buna yaşadığım yörede “arasadda kalmak” diyoruz.Köyün ağası rahmetli dedeme “Ankara’daki büyüklerimiz memlekete medeniyeti getirdiler, bundan sonra artık pantolon giyeceğiz” dediğinde, “cahil dedem” pantolonun kerametini Ankara’daki büyüklerimiz kadar bilemezdi şüphesiz.

Yunanı İzmir’de denize dökmeyi başaran büyüklerimizin medeniyeti getirme konusundaki başarılarını onları takip eden sonraki büyüklerimizin sürdüremediklerini görürüz.

Bunun çeşitli nedenleri olabilir, pantolonun rengini iyi seçememiş olabilirler, yada modası geçtikçe yenileyememiş olabilirler.

Ancak bu “cahil halk”a medeni olmayı öğretememenin sebebi bunlar değil bana göre.

O zaman sen söyle de bilelim “bilmiş adam” diyeceksiniz, haklısınız mademki iddiayı ortaya koyuyorum açıklamam lazım.

İşte cevap size;

Ankara’daki büyüklerimiz bu konuda zaten acemilerdi, yada medeniyetin kötü bir kopyası idiler.

Daha açık söyleyeyim, medeniyeti ithal edenler bu işin ustası değillerdi. Kendileri de zaten kötü bir kopya ve kopyacı idiler.

Düz mantık,

Kötü kopyadan kötü sonuçlar çıkar, seksen yıl sonra gelinen sonuç ortada “hilkat garibesi” Konuyu başka yöne kaydıralım,

Derler ki çevremize bakın bizim kadar medeni, bizim kadar demokratik (!),bizim kadar kalkınmış bir devlet var mı, bunu kimlerin yol göstericiliği ile başardık?

Bunu diyenler ya çok saf yada karşısındakileri aptal zannediyorlar,

Çevremizdekilere bakalım, ömürlerinde değil devlet millet dahi olamamışlar, hemen hepsinin tarihleri aşağı yukarı 1900 lü yıllarda başlar.

Peki biz neyiz?

En az bin yıl kesintisiz devlet tecrübesi olan bir millet.

Eğer bu milleti çevrenizdeki devletlerle kıyas ederseniz kendinize değil ama bu millete ayıp etmiş olursunuz, aynı zamanda yere göğe sığdıramadığınız kadrolara da. Çünkü gökten zembille inmediler,

onlarda bu milletin evlatları idiler.

Ayrıca bu necip milletin ayarındaki büyük milletlerle neden kıyaslamıyorsunuz?

Şimdi yine makas değiştiriyorum,

Hangi filozof bunu söylemiş bilemem, dedem olmadığı kesin. Çünkü o medeni olma sevdası ile ömrünü kıçını pantolona sığdırmaya çalışmakla geçirdi. Hangi filozof söylemişse söylemiş ”her şey karşıtını yaratır”.

Medeniyeti pantolonda görenlerin karşısına medeniyeti türbanda görenler dikildi, örtünmek (doğru) ama illa türban, hem de aynı biçimde, üniforma gibi.

Sonuç;

Kimimizin ömrü kıçına pantolon geçirmeye çalışmakla, kimimizin ömrü de kafaya türban geçirmekle geçiyor, geçecek gibi !…..