Kar- yağmur elbette rahmet ve berekettir. Bazen rahmetin afete dönük yüzü de vardır. Rabbim her türlü afetinden ülkemizi korusun. Uzun bir kuraklık döneminden sonra, kış kendini göstermiş, sıkıntı ve çilesiyle varlığını hissettirmeye başlamıştır. Böyle bir dönemde bize düşen hem kendimizi korumak hem de ihtiyaç sahiplerine yardım etmektir.
Salgın, deprem, yangın ve kış- kıyamet rahmetin afete dönüştüğü dönemlerdir. Bu dönemler de el ele gönül gönüle verip kenetlenmek gerekir. Kardeş olmanın gereği de budur. Yüce dinimiz bize kardeşçe yaşamayı ve kucaklaşmayı emreder. Bu Türk töresinin de temelini oluşturur. İnsana hizmet etmek ve ekmeğini kardeşiyle paylaşmak…
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyuruyor: “Her kim müslüman kardeşinin yardımında bulunur ve onun ihtiyaçlarını giderirse Allah(c.c.)da ona yardım eder (Onun ihtiyaçlarını giderir).”
“Her kim müslüman kardeşinin
sıkıntılarınından birini giderirse Cenabı Hak da buna karşılık o kimsenin kıyamet sıkıntılarından birini giderir. Kim bir müslümanın ayıbını gizlerse Allah(c.c.) da ahirette o kimsenin ayıbını örter-gizler !…”
Kışın tüm şiddetiyle tecelli ettiği günümüzde fakir ve fukaranın da yemeye, içmeye, giyinmeye, barınmaya ve ısınmaya ihtiyaçlarının olduğunu unutmayalım. Hiç bir geliri olmayan, çalışamayan ve hasta durumda olan kardeşlerimiz vardır. Yaşlı, yoksul, yetim ve çaresiz insanlarımız vardır. Onlar için iyilik yapma zamanıdır deriz.
“…. Ey Rasülüm, sen onları simalarından tanırsın. Onlar iffetlerinden ötürü, insanları rahatsız edip bir şey istemezler. Siz malınızdan bunlara ne harcarsanız, mukakkak Allah onu hakkıyla bilicidir.”( Bakara suresi:273)
Şehrimizde yoksul, yetim, garip, guruba, fakir ve fukaranın vardır olduğunu unutmayalım. Bunların birçoğu muhtaç durumdadır. Onlara ilaveten bir de şehrimizde misafir olarak kalan mülteci kardeşlerimiz var. Bunlar da ihtiyaç sahipleridir. Mevsimin kış olması hasebiyle yeme, içme, barınma ve ısınma ihtiyaçlarının olduğu malumunuzdur. Bize düşen de onları tek tek tespit edip bunlara sahip çıkmaktır. Bu görev bizim için milli, insani ve dini bir görevdir.
Ayet’i Celile de buyruluyor ki: “Ey iman edenler, Hak yolunda infakı kazandıklarınızın en güzellerinden ve sizin için yerden (tarım ve ziraatten) çıkardıklarınızdan yapın! (Verin)”
Peygamber Efendimiz de:
“Sadaka veren kimse verdiği sadakayla kabrinin hararetini söndürür, mü’min kıyamet gününde sadakasının gölgesinde gölgelenecektir….”
“Allah rızası için sadaka veren, sevabını da Allah’tan bekleyen kimse için; verdiği sadaka ateşe karşı bir kalkandır!…” buyurmuştur.
Sözün özü şudur: Gün iyilik günüdür, gün yardım ve kardeşlik günüdür. Hani ne derler didik didik arayıp ihtiyaç sahiplerine ulaşmamız gerekiyor. Garip gurabayı sevindirmek, ihtiyaç sahiplerinin yüzünü güldürmek bize mutluluğun ve cennetin kapılarını aralayacaktır.
Bu kış bize bunun müjdesini haber veriyor! O müjdeyi alanlara selam olsun! Unutmayınız ki hiç bir iyilik karşılıksız kalmaz. Mal da O’nun mülk, servette O’nun, veren de O, alacak olan da O, yeterki biz, O’na kul olabilmenin gereğini yapalım. Varını, yoğunu kardeşiyle paylaşabilenlere müjdeler olsun!…