Konu ”Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur.” tekerlemesi.
Bu tekerleme sürekli dillerde yuvarlandığı için fark edemiyordum aklımla mesafeleri.
Bu Hükümet zamanında biraz durdu teker de; ne olduğunu gördüm.
Bu tekerlemeyi ağzımıza sakız edenler, şimdiler da ya hapishanelerde ya da emekli oldular da soluk aldık biraz.
Madem, Türk’ün Türk’ten başka dostu yok diyorsunuz, bakalım gerçekte öyle mi?
Batı cephesinde durum nedir?
Alman ekonominsin %30 dan fazlasını bizim Türk girişimci vatandaşlarımız ele geçirmiş durumda.
Alamanların bizimkilere “seve seve “ kız alıp – verdiklerini de unutmayalım tabi.
Hemen itiraz etmeyin ”bir Almanla yaz mı gelir “diye?
Hollandayı da siz araştırın!
Ben, bütün Avrupa ekonomisinin % de 35 ‘ini Türkler kontrol ediyor dersem şaşırmayın!
Beş milyondan fazla yabancıyla, en fazla Türkleri seviyor ve onları ülkelerinde misafir ediyor, sokaklarında onlarla selamlaşıyorlar . Sürekli çarşı-pazarda gülümsedikleri ilk kişiler Türkler oluyor. ( Bu arada, kaç yüz Cami olduğuna değinmeyeceğim )
Türklerin lokantalarına gidiyor ve “bir buçuk döner” istiyorlar .
Teker(leme)ler sürekli döndüğü ve benim gözlerimin göremediği fetret zamanlarda, Suriye sınırına uzun, upuzun mesefelere kadar mayınlar döşendiği yıllarda, Suriye ile ticaret hacmimiz 300 milyon dolar iken, bu Hükümetin tekere çomak soktuğu şimdi ki zamanda, Suriyeliler 10 milyar dolarlık alış verişi bizden yapıyorlar.
Sormayacağım da; zira dayanamıyorum, yazının sonunu bekleyemeyecğim.
Peki, bu Türklere düşman olan Avrupalıysa yada Suriyeliyse, neden bu kadar bize yaklaşmışlar?
Nasıl, İran ticaret hacmimizi 15 milyar dolara çıkartmışsa, Uranyum gibi degerli, askeri ve siyasi cihetten önemli bir madeni, sadece ve sadece güvenebileceği Türkiye de saklamayı ve işletmeyi hangi kritere göre kabul etmişse bu düşman İran?
Sorunun cevabını hemen istemiyorum tabi.
Hala Türk’ün Türk’ten başka dostu yok diye ısrar edeniniz varsa beklesin!
O bizim düşman bellediğimiz ( belletildi ) dünya milletleri, Türklerden iyi dost olur diye, Nato’ya aldılar bizi.
-Türkler, barış sever, büyük devlet olma gibi hasletleri var, adam gibi millet medeniyet kurmuş insanlar, diye Birleşmiş Milletler Örgütüne aldılar.
-Türkler yapıları gereği egitime ve kültüre başkasına karşılıksız yardıma el uzatır, ahlaki meziyetlere sahip bir ırk diye UNESCO’ya aldılar.
Şimdi soruyorum; Dostluk-düşmanlık tarifi neye göre yapılır? Onun ölçüsü var mıdır? Dost-düşman olduğumuza kim karar verir?
Dostlukla düşmanlık arasındaki en kalın yada en ince çizgi hangisidir?
Tekrar soruyorum”dostluk nedir” sizce?
“ Bir arkadaşın evine misafirliğe gittiğiniz de, buzdolabını açıp çekinmeden içinden bir şeyler yiyebileceğimiz ölçüyse ” ki doğru bir tariftir bence de, komşularımız neden vizeyi kaldırıyorlar bir bir?
Mesela ben, 75 ülkede vize kaldırıldı diye biliyorum.
Yani, buzdolaplarını açmışlar, veya kapağını açmışız demek ki biz de.
Artık, Türk evlatları, eski kadim medeniyetlerini kurdukları 23 milyon kilometre coğrafyada ellerini kollarını sallaya sallaya dolaşacaklar.
Madem düşmanız, dost değiliz, o halde, İslamın ve Türkçemizin öğretilmesi, okutulabilmesi için Türk Okullarına nasıl izin veriyorlar?
Yetmezmiş gibi o ülkenin en ileri gelenleri, zeki çocuklarını bu okullarda okututmayı tercih ediyorlar.
Bu okullardan yetişenler, gelecekte kritik ve hayati görevlerde olacaklarına göre ,Türk dostu olurlar mı diye sorsam?
Yok hala, ben anlamam kardeşim,bize böyle ögretildi diyorasanız!
Aşağıdaki, dünyayla entegre olmuş bir Türkiye tablosunu bir güzel inceleyin derim; belki tercihiniz değişir.
Değişmiyorsa fikriniz canınız sağolsun.
Ekonomik ve Siyasi
1-Asya-Avrupa Kıtası Kuruluşu ( ASEF ) katılımcı
2-Asya Karşılıklı Tedbir ve Güvenlik Önlemleri, üye
3-Avrupa Birliği aday
4-Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı üye
5-Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi üye.
6-Avrupa Konseyi üye
7-Birleşmiş Milletler üye
8-CROWKAS
9-Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği gözlemci
10-Güneydoğu Avrupa işbirliği İnsiyatifi üye
11-Uluslararası Kafkasya Etnik İlişkiler, İnsan Hakları ve Jeopolitiği Kurumu, katılımcı
12-İnterpol, üye
13-İslam Konferansı Örgütü, üye
14-Dünya Ticaret Örgütü, üye
15-Dünya Ekonomik Forumu, katılımcı
16-D-8, üye
17-Ekonomik İşbirliği Teşkilatı kurucu üye.
18-Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü ( OECD ) üye
19-Kara Paranın Aklanmasının Önlenmesine İlişkin Mai çalışma Grubu üye
20-Karadeniz Ükeleri Ekonomik İşbirliği Teşkilatı üye
21-Uluslararası Para Fonu üye
Askeri
22-Karadeniz Deniz İşbirliği Görev Grubu ( askeri birlik ) kurucu üye
23-Kuzey Antlaşması Antlantik Antlaşması ( Nato )üye
Teknik
24-Avrupa Patent Ofisi üye
25-Avrupa Sivil Havacılık Konferansı kurucu üye
26-Avrupa Telekomuni kasyon Standartları Enstitüsü üye
27-Avrupa Yayın Birliği kurucu üye
28-Dünya Posta Birliği kurucu üye
29-Uluslar arası Telekomünikayson Birliği kurucu üye
Spor
30-Avrupa Futbol Federaysonu Birliği üye
31-Uluslar arası Futbol Federasyonları üye
32-Uluslar arası Olimpiyat Komitesi üye
Şimdi, can alıcı, asıl soruları soruyorum:
“Ey Türk Milleti, sen birilerinin boş lafıyla, pohpohlamayla mı düşüneceksin hala, kuru kupkuru milliyetçilik hırkasını çıkarıp, Yeryüzünde Kadim Medeniyetini yeniden mi kuracaksın?
Kendi kendini ne zaman gerçek tarif edeceksin Sen?
Ey gençlik,delilsiz söylenenlere inanma artık.
Dünyaya kendini kapatarak hiç bir yere varabilir misin?
Avrupa Birliği’ne girerek kendini güçlendirmeyi, Avrupa Parlementosu’nda söz sahibi olarak Türk Dünyasına “lokomotif” olmayı istemez misin hala?
Kendisi için şu cümleleri kullanmış:
01,01,1965 Yozgat ili Akdağmadeni ilçesinde doğdum.
1987 yılında ,A.Ü ,D.T.C.F Fransız Dili ve Edebiyatı'nı bitirdim.Şu anda ticaretle uğraşıyorum.
Kitap okumayı severim.
Başta edebiyat olmak üzere ,bilimsel yazıları okumaktan büyük haz alırım.
Bütün güzel sanat dallarını sever ayırt etmem;zira kendimi Yaratıcının evinin bahçesinde oyuncaklarıyla oynayan bir çocuk gibi hissediyorum.Özellikle şiir dilinin çocukça olduğunu düşünüyorum."Yaratıcı evreni yedi yaşındaki bir çocuğun gözüyle yaratmış" der bir yazar.Evrenin büyüsü beni çekip götürüyor iç alemine.Bunun için yaratılışın sırrına yaklaşmayı istiyorum.Hem hayata güzel bi "katma değer" katmak amacım...
Şiir için şöyle demiş:
"Şiir Çocuğun dilidir"diyorum... "Suyla topraktan mana zuhur etsin diye cana ait adlar, harf ve nefes peçesiyle yüzlerini örttüler. Söz, gerçi bir bakımdan manayı açar ama on bakımdan da örtüp gizler." diyor Mevlana... Şiir manayı açmak için yazılır;şiir ortaya çıkınca bir de görürüsünüz ki,manayı gizlemiş. Çacuk konuşmaz ancak dilini anlarsınız.
Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.
Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.
Yayın Kurulu
Kent Akademisi Dergisi
Ayın Kitabı
Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,
Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.