Malum olduğu üzere, bu gün itibarıyla gelecek üç yıl sandıkyoğun bir dönem geçireceğiz. Dile getireceğim hususların bir kısmı bu seçimde, çoğu da, bundan sonraki seçimlerde uygulanabilecek hususlardır.
İster yerel ister genel seçimlerde olsun benzeri durumlar söz konusu olsa da, bu yazımızla başta önümüzdeki ilk seçimi, daha sonra da bu dönemden sonraki seçimleri kasdettiğimizi ortaya koymak isteriz.
1. (Yerel ve Genel Seçimlerde Üç Dönem Şartı:
Belirgin olarak AK Parti tarafından önemli ölçüde yürütülen bu uygulanma, sadece Türkiye siyasetinde değil dünya siyaseti için bir standart haline gelmelidir. Bunları sistematik olarak şöyle sıralayabiliriz.
a) Sadece Türkiye için değil bütün demokrasiyle yönetilen dünya devletlerinde de, aynı partide, en fazla üç olağan seçim dönemi seçilmiş olarak siyaset yapma BİR STANDART haline gelmelidir. Bu konuda, Türk Parlamenterleri katılmış oldukları/olacakları çok uluslu organizasyonlarda bu sistemi ihraç edecek girişimler (çalışmalar, kulisler) yapmalıdır.
b) Bu şartta ideal olanı iki dönem, istisnai olarak üç dönem teamülü oluşturulmalıdır. Buradaki istisnailik durum nedir peki? Seçilmiş bir yöneticinin halihazırda üzerinde ilgili toplum kitlelerinin de oydaşması ile fevkalade başarılı bir yönetim sergilemiş olmaktır.
c) Bu standart veya ölçü, sadece genel seçimler için değil, yerel seçimde de bihakkın uygulanmalıdır.
d) Türkiye için bu şart, bir kaç siyasal parti tarafından uygulanmakla kalmayıp, 2839 ve 2972 5980 vb. kanunlarda da bazı değişikilekler yapılarak ZORUNLU olarak uygulanmalıdır.
2. Önseçim Usulü:
Bu gün için, küçülen, küreselleşen, kapitalistleşen, dünyanın “teknosfer” olarak isimlendirildiği dönemde, siyasal partilerin hukuksal anlamda sayıları artarken, siyasette etkin/baskın olanları ise üç dört partiyi geçmemektedir. Yani artık siyasal partiler homojenleşme sürecine girmiş, ideolojiler eskiye gittikçe daha fazla önemsizleşmiş partiler holdingleşme sürecine girmiştir. Durum bu hale geldiği için, ülke içindeki dominant / aktif siyaset üretmekte olan parti sayısı azaldığı için, bu partilerin ülke genel ve yerel seçimlerindeki önemi artmakta, özellikle aday adaylığı sürecinde parti başkanları LİDERLİK SULTASI oyununu zevkle icra etmektedirler. Bu nedenle artık genel ve yerel seçimlerin adaylık sürecinde YA SADECE ÖN SEÇİM, YA DA (her ikisi yüzdelik olarak etki edecek şekilde birlikte) TERCİHLİ OY SİSTEMİ uygulanmalıdır. Buna yönelik Anayasal ve yasal güncellemeler yapılmalıdır.
3. Metropol ve Megapol Yönetimleri:
On-onbeş milyonluk kentlerin seçimlik yönetici koltuğu için adaylık ilgili siyasal partinin liderinin iki dudağı arasına bırakılacak kadar lüks olmamalıdır, olamaz. Tek parti iktidarlarının belirgin olduğu, uzun süre uygulandığı Türkiye gibi ülkelerde bu durum daha da önem taşımaktadır. Yani seçimi kazanması kuvvetle muhtemel olan bir partinin başkanı, çok rahatlıkla bu megapollerin belediye başkan adayını belirleyebilmektedir.
Türkiye’de şimdiye kadar bu sorunların çözülmemesi veya giderilmemesi oldukça manidardır. Çünkü bu değişikliği teklif ettirecek, TBMM Genel kurul gündemine getirecek irade, tek parti iktidarının başındaki kişidir. Bu kişinin / kişilerin siyaseten İRRASYONEL davranıp ta böylesi bir gündemi Genel Kurula taşıması beklenilemez. Ancak gerek STK lar, gerekse medya, siyaset aktörlerini bunu yapmaya zorlamalıdır. Aksi takdirde on milyonluk büyükşehirlerimiz HASBELKADER SEÇİLMİŞ BELEDİYE BAŞKANLARINCA YÖNETİLİYOR olmaya devam edecektir.
4. Adaylara Yönelik Hizmet İçi Eğitim Talebi:
Yerel ve genel seçimler sürecinde adaylar parti bazında veya içişleri bakanlığı bazında (mesleki bilgi, protokol vs.) konularda hizmetiçi eğitime tabi tutulmalıdır. Mesleki bilgisi hiç olmayan siyasal tecrübesi hiç olmayan böylesi kişilerin göreve gelir gelmez, yetki delisi / obezi / şaşkını olmaması açısından, fütursuzca YÖNETİM YETKİSİNİ TÜKETTİKLERİNİN görülmektedir. Bu durum yine bütün siyasal partilerde ve hem merkezi hem yerel seçimlerde uygulanması gereken bir uygulama olmalıdır.
Bu konuda ileride başkaca sistematik alt kategoriler oluşturulabilecektir/eklenebilecektir. Şimdilik bunlarla yetinelim. Sağlıcakla kalınız efendim.
İ.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümünde lisansını (1993) tamamladı. İ.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Fakültesi’nde Personel Yönetimi / İnsan Kaynakları Yönetimi Anabilim Dalı’nda yüksek lisansını tamamladı. (1996) Doktorasını M.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mahalli İdareler ve Yerinden Yönetim bilim dalında, Büyükşehirlerde Kentiçi Ulaşım Hizmetlerinin Entegrasyonu ve Yönetimi, İstanbul Metropoliten Alanı İçin Bir Model Önerisi adlı teziyle tamamladı. (2004).
Halen Ordu Üniversitesi’nde (Deniz Bilimleri Fakültesi, Deniz Ulaştırma İşletme Mühendisliği bölümünde öğretim üyesi.
ICAM Network ve ICAM Publishing Genel Yayın Koordinatörlüğünü, OJOP Çevrimiçi Bilimsel Dergi Yayıncıları ve Editörleri Platformu Dönem Başkanlığını, KADOÇED Genel Başkanlığını, TİGAD (Türkiye İnternet Gazeteciliği Derneği) Ordu Temsilciliğini, KAŞYAD Başkanlığını, KARAV Müt. Heyeti Başkanlığnı yürütmektedir.
Eserleri:
Kent, Ulaşım, Yerel Yönetim, Bilişim Teknolojileri, Estetik, Kent Kültürü, Çevre, Kurumsal Etik, Bireysel İletişim ve Kurumsal İletişim Sistemleri, Siyaset, Yönetim Bilimleri, Mizah, Şiir ve Edebiyat, Kişisel Gelişim, Hukuk-Siyaset-Eğitim Felsefeleri alanlarında 10’dan fazla kitap, yüzlerce makale, bildiri, 1000’den fazla köşe yazısının müellifidir.
Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.
Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.
Yayın Kurulu
Kent Akademisi Dergisi
Ayın Kitabı
Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,
Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.