Toplumun en sağlam kaleleri ayakta kalmak zorunda. Bu kaleleri biz hayır dilekleri ve Allah’ın emri Peygamberin kavli üzerine kurmuştuk. Hayırlı bir iş diye temel atıp üzerine dualar okumuştur. Hatırlayın bi hele ne umutlarla, ne hayellerle başlamıştık bu mübarek işe…
Yüce Allah’ın buyruğu üzere hareket edip sevgi hamuruyla kardığımız bu kaleler toplumun da temelini oluşturmuştu. Sağlam kaleler kurduğumuza emindik. Hatta sözleştik, birimizi birbirimize emanet ederek. Emanete hiyanetliği hiç düşünmemiştik. Öyle bir sevgi ağı kurmuştuk ki; melekler bize dua etmişti: Allah’n buyruğuna tabi oldular diye!… Ne oldu da bu sağlam kaleler yıkılmaya başladı ve emanete hiyanetlik peydah oldu?..
Televizyon kanallarını açmaya utanıyoruz! Ekranlardaki ihanet, kavga, dövüş ve çekişme içimize bıçak gibi saplanıveriyor!.. İhanet edenleri mi ararsın, birbirini aldatanları mı birbirine silah çekip vuranları mı? İşkence boyutları göklere ulaştı. Yüce Allah’ın mübarek kıldığı yuva ayaklar altında sefil ve perim perişan!.
Reyting yapsın diye bu kanalları arenaya çeviren zavallılar, program adına her türlü rezaleti çarşaf çarşaf toplumun huzuruna sergileyerek bir şey yaptıklarını zannediyorlar. Arkadaşlar siz ne yaptığınızı zannediyorsunuz Allah aşkına ? Topluma hizmet mi, insanlara yardım mı, hiç
sanmıyorum. Hayır !.. Kötü ve rezaletten örneklik olmaz. Rezalet rezaleti doğurur. Ve bu ihanetler yeni ihanetlere kapı aralar !…Kötü kötüye, iyi iyiye örneklik eder…
Güzel örnekler güzel hadiseler Doğurur, kötü örnekler de kötülüğe öncülük ederler… İnsanları ekrana taşıyıp kavga ettirerek, rezaleti sergileyerek topluma örnek olunamaz. Sonuçta yuvalar yıkıyor, sevginin saygının köküne dinamit konuluyor. Bunun günahı ve vebali vardır. Topluma güzel örnekler sunup tatlı ve güzel meyveler toplamaya bakın ki; sizi herkes alkışlasın.
Yuva yıkanın yuvası yıkılır. Eşe İhanet edenin de cezası vardır. Bu cezayı Yüce Allah açık açık beyan etmiştir. O enkazın altında siz de kalırsınız, çocuklarınız da kalır. Çünkü siz bu emanete sadakat göstermeye söz vermiştiniz. Emanete ihanettik ise hainliktir. Bu ihaneti Allah da affetmez insanlar da…
Eften tüften meseleler üretip işi kavgaya, nizaha ve aldatmaya döken beyler, bayanlar ortada kalan ve problem olan bu çocukların hakkını nasıl ödeyeceksiniz? Kolay mıymış öyle?… Zevkin, kinin ve öfken için yuvayı yık, dağıt ve hayatı çevrene zehir et! Sonra ben haklıyım diye bangır bangır bağır. Sonra tüm topluma rezil rüsvay ol; var mıymış böyle bir hayat?…
Beyler bu gidiş hayra alamet değildir. Kavgayı, çekişmeyi, işkenceyi ve aldatmayı beraberinde getirir. Aldatma başlar, huzur kaçar, sevgi sadakat biter ve dünya insanlara zindan olur. Yuvalar dağılır çocuklar ortada kalır ve her iki taraf için de hayat çekilmez hale gelir.
İşte maalesef işkence, kadına şiddet, erkeğe nefret, çocuklara baskı ve zulüm bundan sonra başlıyor. Çünkü kale yıkılmış, emanete ihanettik edilmiş ve sevgi – saygı bağı kopmuş. Sevginin olmadığı yerde huzur olmaz,saygının kalmadı yuvada sadakat de kopar ve aldatma, yalan söyleme, iftira, ihanet başlar…
O kaleyi sağlam kurmak sevgi hamuruyla karmak, tatlı meyvelerle olgunlaştırmak ve Kemal’e erdirmek bizim elimizdedir… Sabır, sebat, iteat, sadakat ve merhamet bizim parmaklarımızın ucunda!
Emanete ihanet etmediğimiz sürece, birbirimize saygı duyup Allahın buyruğu üzere hareket ettiğimiz sürece o sağlam kale yıkılmaz. Eksikleri el birliği ile tamamlar, güzel ahlakla süslersek ve Allah’ın emanetine ihanet etmezsek kurduğumuz bu kale sağlam kalır.
İşte o zaman hem toplum hem de biz huzurlu yaşamaya devam ederiz ve yuvayı hayırlı meyvelerle süsleriz. Yuvamız iki cihanda da kutlu yuva olarak kalır. Biz de huzur içinde yaşamaya devam ederiz. Son nokta da biz ondan o bizden Razı, Allah da ondan Razı olsun deriz…”Ben ondan Razıydım Allah da ondan razı olsun!” dedirebilmek ne kadar kutsal bilemezsiniz…