Böylesine yüce bir bayramın onurlu gururunu, Türk Milleti olarak bizlere bir asır boyunca yaşama fırsatı veren; öncelikle, vatan ve millet uğruna, büyük fedakârlıklar göstererek bizlere bağımsız, özgür bir ülke bırakan; başta büyük önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e, bütün şehitlerimize ve ebediyete intikal etmiş gazilerimize şükranlarımı sunarım…
Ve sizlere gururumuzun yüreklerimize sığmadığı “19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramının 101. yıl dönümü olan bu çok özel günde Cahit Külebi’ nin şu şiiri ile merhaba demek istiyorum…
Bir gemi yanaştı Samsun’a sabaha karşı
Selam durdu kayığı, çaparası, takası,
Selam durdu tayfası.
Bir duman tüterdi bu geminin bacasından bir duman
Duman değildi bu
Memleketin uçup giden kaygılarıydı.
Samsun limanına bu gemiden atılan
Demir değil
Sarılan anayurda
Kemâl Paşa’nın kollarıydı.
Selam vererek Anadolu çocuklarına
Çıkarken yüce komutan
Karadeniz’in hâlini görmeliydi.
Kalkıp ayağa ardı sıra baktı dalgalar
Kalktı takalar,
İzin verseydi Kemâl Paşa
Ardından gürleyip giderlerdi
Erzurum’a kadar…
19 Mayıs 1919, “yenilmiş, zedelenmiş, yorgun ve fakir” düşmüş bir halkın vatanını sahiplenerek, geleceğini yeniden kurmaya giriştiği gündür…
19 Mayıs Ulusal Egemenliğin başlangıç günüdür.
19 Mayıs 1919, Türk Ulusunun uyandığı, emperyalizme başkaldırdığı büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün “Ya istiklal, ya ölüm” diyerek ulus egemenliğine dayanan, tam bağımsız bir devlet kurma kararının yaşama geçirildiği gündür.
19 Mayıs 1919 Türkiye’yi aydınlatan güneşin ışığını yansıtıyor.
Türkiye’de genç olmakla, dünyanın herhangi bir ülkesinde genç olmak aynı şey değildir.
Bu ülkenin gencecik bir kumandan ve ilim irfan ehli gencecik bir ordu tarafından kurulduğunu asla unutmuyoruz.
“Ben Samsun’u ve Samsun Halkını gördüğüm zaman, memlekete ve millete ait bütün düşünce ve kararlarımın yerine getirilebileceğine dair bir defa daha kuvvetle inanmıştım. Samsunluların hal ve
durumlarında gördüğüm gözlerinden okuduğum vatanseverlik ve fedakârlık; ümit ve tasavvurlarımı olumlu bir inanca götürmeye yetmişti. ( K. Atatürk )”
Bandırma vapuru bir önderi, bir kumandanı getiriyor, Samsun’dan Kurtuluşa bir güneş doğuyor.
Bir güneş yükseldi göklere doğru, bir millet uyandı derin uykudan, koştu o parlayan güneşe doğru, bu güneş hürriyetin müjdecisiydi, Mustafa Kemal’in ta kendisiydi…
İşte, hakiki kurtuluşu ölmekte bulan bu “Güneş”, Samsun’da doğarken “Ya İstiklal Ya Ölüm!” parolasıyla doğmuş, halkın kurtuluşa giden önderi olmuştur.
Bu Güneş; Samsun’dan sonra, Amasya, Sivas, Erzurum ve oradan da yeni bir Türk devletinin kuruluş meş’alesini yakmak için Ankara’da doğmuştur.
“İşte on dokuz Mayıs. Vardık bir kapısına Anadolu’nun, önlerine Samsun’un.
Öyle büyüdü ki ağzımız, öyle acıktık ki, bize ekmek değil, dağ sunun, tez Erzurum’a, Sivas’a, Ankara’ya… “
Büyük Önder Atatürk’ün İstiklal Savaşını başlatmak amacıyla Samsun’a çıkışı, Türk milletinin kaderini değiştiren, tarihi ve stratejik bir girişimdi.
Evet Mustafa Kemal bir karar veriyor. Verilen bu kararı ise şöyle açıklıyor.
“Türk Milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşaması esastır. Bu esas, ancak tam bir bağımsızlıkla sağlanabilir. Ne kadar zengin ve ne kadar varlıklı olursa olsun, bağımsızlıktan yoksun bir millet, uygar insanlık karşısında uşak olmak durumundan daha yüksek bir muameleye layık görülmez. Böyle bir millet, esir yaşamaktansa ölmeyi tercih eder.”
Bağımsızlığı için ölümü göze alan millet, insanlık haysiyet ve şerefinin icabı olan bütün fedakârlığı yapmakla teselli bulur ve elbette esaret zincirini kendi eliyle boynuna geçiren miskin, haysiyetsiz bir millete nazaran dost ve düşman nazarındaki mevkii farklı olur.
Bir milletin başarısı, mutlaka bütün milli güçlerin bir istikamette oluşması ile mümkündür. Bu nedenle bilelim ki, elde ettiğimiz başarı, milletin güç birliği etmesinden, ortak hareket etmesinden ileri gelmiştir. Eğer aynı başarı ve zaferleri gelecekte de tekrarlamak istiyorsak aynı esasa dayanalım ve aynı şekilde yürüyelim.
19 Mayıs’ın, Türk milletinin, en menfi şartlar altında dahi çıkış yolunu bulabildiğinin güzel bir örneğidir. Türk milleti böylelikle atalarının emaneti olan kutsal vatanını korurken, milli egemenliğe dayanan, modern bir devleti, genç Türkiye Cumhuriyeti’ni kurma başarısını gösterdi. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasının, Türk ve dünya tarihi açısından 20. yüzyılın en önemli olaylarından birisidir. ’Türkiye, Atatürk’ün ’çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmak’ olarak özetlediği hedefi yakalama yolunda bugüne kadar önemli mesafeler kat etmiştir’.
On dokuz Mayıs Atatürk’ün doğum günüdür. On dokuz Mayıs, kurtuluş güneşinin Samsun’da parladığı gündür. On dokuz Mayıs Türk Milletinin, kurtuluşa adımını attığı gündür. On dokuz Mayıs Türk Milletinin önderini bulduğu gündür.
Bu önder vatanı düşmandan kurtardı. Yeni Türk Devletinin temellerini attı. Yeni Türk Devletini kurdu ve gençlere emanet etti. Emanet ederken de şöyle dedi:
“Gençler!… Cesaretimizi pekiştiren, sürdüren sizlersiniz. Siz, almakta olduğunuz eğitim ve kültür ile insanlık ve uygarlığın, vatan sevgisinin en değerli sembolü olacaksınız.”
Gençler vatan size emanet edilmiştir. Onu en iyi şekilde yüceltecek ve koruyacak sizlersiniz.
’19 Mayıs, gençliğe armağan edilmiş bir bayramdır. Çünkü gençlik, gelecektir’ , Türkiye’de, milli mücadelenin ilk adımının atıldığı günün adına Spor Bayramı da denmesinin büyük önemi vardır. Çünkü spor ahlakının, centilmenliğin ve kurallara saygının gençlere hedef olarak gösterildiği 19 Mayıs ruhunun, tüm bölgemiz ve dünya için örnek oluşturmalıdır.
Modern çağın dinamiklerini doğru okumalıyız.
Türkiye,nin bölgesi ve ötesindeki gelişmelere yön veren, dostluğu aranan, düşmanlığından çekinilen uluslararası bir aktör konumunun muhafaza edilmesinde bizlere örnek olmalı ve bu konumumuzu muhafaza etmelidirler.
’İnsan haklarına saygılı demokratik rejimimiz, açık toplumu teşvik eden yaklaşımımız, bireyi esas alan yönetim anlayışımız pekiştikçe Türkiye daha da güç kazanacaktır. Türkiye artık, edebiyatta, sanatta, sporda, eğitimde, bilimde ve teknolojide adını sık sık tüm dünyaya duyurmaktadır ve daha da duyurmalıdır. Kurumlar ve kuruluşlar buna çok daha öncelikli önem vermelidir.
Sevgili Gençler;
Dışa açık, hoşgörülü, çevrenize saygılı, milletinize sadık, gelenek ve göreneklerinize bağlı, modernleşmenin ancak demokrasiyle mümkün olduğu şuuruna sahip, çalışkan insanlar olmalısınız. Türkiye’nin potansiyeli büyüktür. Bu büyük potansiyeli parlak ve müreffeh bir geleceğe dönüştürmek sizin elinizdedir.
Büyük Önder Atatürk, ’Gençler cesaretimizi takviye ve idame eden sizlersiniz. Siz, almakta olduğunuz terbiye ve irfan ile insanlık ve medeniyetin, vatan sevgisinin, fikir hürriyetinin en kıymetli timsali olacaksınız’ diyerek, Türk gençliğine olan sonsuz güvenini vurgulamıştır.
Atalarımızın, şehitlerimizin, gazilerimizin ve yetişmenize katkısı olan herkesin güvenine layık olacağınıza eminim.
Türkiye Cumhuriyeti’ni çağdaş medeniyetler seviyesine çıkarmak ve bizden sonraki nesillere teslim etmenin en büyük görevimiz olduğunun bilincindeyiz.
Ay yıldızlı bayrağımızın altında hepimizin bir ve bütün olarak yaşamasına imkân sağlayan demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetidir.
Unutmayınız ki: her 19 Mayıs’ta, Samsun’dan, elden ele Ankara’ya koşturulan bayrağımız, rengini, siz asil Türk evladının damarlarındaki asil kandan almaktadır…
Unutmayınız ki “Vatanını en çok seven, görevini en iyi yapandır”
Unutmayınız ki; atalarımızdan emanet aldığımız bu Vatanın sahipleri yalnızca bu Vatanı karşılıksız seve bilenlerdir…
Bu duygu ve düşüncelerle; Bayrağımız hür olarak vatan toprakları üzerinde dalgalanıyorsa, bunu borçlu olduğumuz Cumhuriyetimizin kurucusu büyük önder Atatürk başta olmak üzere vatanımızın bağımsızlığı ve bütünlüğü uğruna aziz canlarını veren, bütün şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyor, ruhları şad olsun diyor, hayatta olan gazilerimize sağlık diliyor, hepinizin ve tüm gençlerimizin 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nı yürekten kutluyor, sevgi ve muhabbetle en içten kalbi duygularımla saygılarımı sunuyorum…