Kim suçlu?..
Mazlum, garip ölenler mi, yaşayan etkili yetkililer mi?..
Bu söze herkesin cevabı vardır da…
Hele yetkililerin cevabı çok daha kalabalıktır da…
Mazeretleri kanunen onları ve tüm sülalelerini kurtarır da, eyvallah…
Peki son virajda HAK ne diyecek?.. of, oof!..
Hak ya, “hak” diyecek!..
İsterseniz tartışmayalım… Üzülüyorsanız tabii!..
Tartışmayı gelecek depremlerin enkazlarını kaldırmaya bırakalım…
Nasılsa baştan sona deprem bölgesi ülkemiz…
Hele gözbebeğimiz İstanbul’umuz çok büyük deprem bekliyor ya!..
Küçük depremler bizi çok da sarsmıyor belli!..
Hele: böyle 80- 90 kişinin öldüğü deprem mi olur?..
Biz ki 20 bin ölümleri binaların altından en hızlı çıkararak büyük merasimler yapmış bir halkız!..
Düşünün 120 bin kişinin yaşadığı Gölcük’de 20 bin ölüm…
İstanbul, 20 milyon’a yakın insanın yuvası…
20 milyon kişinin yuvası şu güzelim İstanbul olmasın mazlumların mezarı…
Biliyoruz: binalarımız çürük…
Önce sana sığındık, kudreti kainatlar aşmış Allah’ımız…
Sonra (parasızlıktan ve çaresizlikten) bu çürük binalarımıza…
Şu etkili yetkili, seçilmiş atanmış öncülerin vurdumduymazlıklarına inat koru bizi Allah’ımız…
Koru bizi…
Dedik ya, çok çaresizce dedik ya: Sonsuz kudretinle bir Senimiz var, bir de çürük yuvalarımız!..
Şu, ne yaptığını bilmeyen (veya iyi bilen) kişilerden dolayı bizi cezalandırma…
Bugüne kadar (sen de şahitsin ki) çok seçimler geçirdik, çok sandık başına gittik…
Heyecanla, ona verdik olmadı buna verdik olmadı…
İnan Yarap, oy vermediğimiz parti kalmadı!..
Yarım asırdır ömrümüz oy vermekle geçti…
Oy vermeyenleri de bunlar zaten cezalandırıyor…
Biz de para vermeyelim diye sandık başına gidiyoruz…
Halimiz bu yüce Allah’ımız…
En iyi sen biliyorsun ki bu çürük binalar bizim suçumuz değil…
Ufukta görünen büyük umutlarımız da yok…
Her biri yine çok şeyler vadediyor da artık bizde güven yok…
Çünkü çürük binalara yine dokunulmayacak, yine etkililer ve yetkililer her zaman olduğu gibi kıvıracak…
Yine rant devam edecek…
Yine suçlu korunacak…
Yine kaçak binalar gırla gidecek…
Yine: gönül rahatlığı ile binlerce “allah rahmet eylesin” denecek…
Hatta, şimdiden birkaç ölüm ayetini de iyi ezberleyelim ki yakında İstanbul depreminde çok çok “la hevla” çekeceğiz çok… Tabii hayatta kalanlarımız!..
Allah korusun ama böyle…
Bu gidişle çok daha belamız olacak çoook!..
Allah bela vermez, belayı biz çağırırız…
Allah, “hayr” yaratır, “şerr”iinsanlar…
Ey etkili yetkililer!…
Ey seçilmiş atanmışlar!..
Ey başını kuma gömmüş aydınlar!..
Ey alimler, hocalar, şeyhler, bilgeler!…
Çok az zamanımız var. Çok çok az…
Bugün değilse ne zaman…
Allah’ım bu nemelazımcı öncülere rağmen seni bizi bağışla ne olur?..
Koru Türk insanını, koru şu güzel istanbul’umuzu ve onu yuva yapan mazlumları!..
Bu öncüler arasında hem yetim hem öksüzüz, koru bizi ya Rab!..