Binlerce doktor ve sağlık bilimcisi tarafından imzalanan The Great Barrington Declaration isimli bildiriyi ben de onaylıyorum.
KOVİD, artık anlaşıldı ki bugünden yarına geçmeyecek ve tıpkı 10 sene önce hayatımıza girmiş olan H1N1 virüsü gibi uzun seneler bizimle beraber yaşayacak.
KOVİD’ de ağır tablo ve ölümlerin tamamı denecek kadar çoğu yaşlı ve altta yatan ciddi hastalıkları olanlarda görüldüğü için yapılması gereken esas şey bu “riskli grubun” korunmasıdır.
Tecrit ve kısıtlamaların halk sağlığına genel anlamda çok daha yaygın ve ağır hasarlar vereceği şüphesizdir.
Elbette, “akıl ve mantıkla bağdaşan gerekli tedbirlere riayet edilerek” hayatın tabii akışına müsaade edilmelidir.
Bu bağlamda da okullarda risk grubunda yer alan çocuklar korunarak yüz yüze eğitime başlanması doğru olacaktır.
Ağır bağışıklık problemleri (immün yetersizlik, tip 1 diyabet, morbit obez, ağır kronik böbrek hastalığı…) olan çocuklar için uzaktan eğitim modeli uygulanmalı, daha hafif hastalıkları olanlar özel sınıflarda okutulmalıdır.
Çocukların okula gitmemesi daha fazla risk barındırıyor
Okula gitmeyen çocukların eğitimlerine olan olumsuz tesirleri dışında daha fazla probleme sebep olduğunu düşünüyorum.
Okula gitmeyen çocuklar genel ulaşım araçlarına biniyorlar mı, biniyorlar…
Okula gitmeyen çocuklar AVM gibi kapalı alanlarda bulunuyorlar mı, bulunuyorlar…
Okula gitmeyen çocuklar, risk grubunda yer alan aile fertleriyle (dede, nine, hala, teyze…) daha uzun zaman bir arada bulunmak zorunda kalıyorlar mı, kalıyorlar…
Okula gitmeyen çocuklar gene bir araya geliyorlar mı, geliyorlar…
Okula gitmeyen çocuklarda ruhsal problemler daha fazla görülmez mi, görülür…
Okula gitmeyen çocukların denetimi daha zor değil midir, daha zordur…
Okula gitmeyen her çocuğun bakacak kimsesi var mıdır, yoktur…
Gelelim neticeye
Bunlar benim şahsi düşüncelerimdir, anayasa maddesi değildir, kimseyi de bağlamaz.
***
The Great Barrington Declaration
İki gün içinde İngiltere, USA ve diğer ülkelerden 6.300 tıp doktoru ve halk sağlığı bilimcisi, KOVİD’ le başa çıkmak için alternatif bir halk sağlığı yaklaşımı savunan bir bildirge imzaladı. Organizatörler, yaklaşımlarını en çok risk altındaki kişilerin “odaklanmış korunması” olarak tanımlıyor.
Harvard, Oxford ve Stanford Üniversitelerinden üç epidemiyolog ve bir halk sağlığı uzmanı tarafından hazırlanan The Great Barrington Declaration isimli bildiri 5 ekimde yayınlandı. Bildiride en çok risk altında olanların korunmasına odaklanılması tavsiye ediliyor.
“Yaşlı insanların KOVİD’ den ölüm risklerinin gençlere göre 1000 misli fazla olduğunu” vurgulayan uzmanlar “yaşa göre sınıflandırılmış bir yaklaşımın, kaynakların daha yaşlı ve yüksek riskli hastalara odaklanmasına izin verirken, daha genç ve sağlıklı insanların okula gitmesine ve işleri açık tutmasına izin verebileceğini” söylüyorlar:
“Böyle odaklanmış koruma intihar kaynaklı ölümleri, çocukluk aşılarının azalmasını ve aile içi şiddet artışları dahil olmak üzere kilitlenmenin “ikincil zararlarını” azaltacaktır.
Tecritlerin bir başka ciddi neticesi de yaygın açlık ve bunun yol açacağı ölümlerdir.
Odaklanmış koruma sayesinde düşük riskli insanlar aktif kalabilir ve bu, toplum bağışıklığına daha erken ulaşılmasına yardımcı olabilir, böylece tecritlerin süresi ve zararları kısaltılabilir.
Toplum bağışıklığı bir strateji değildir, bu er veya geç aşı ile veya aşı olmadan erişilecek olan biyolojik bir hakikattir.
Tecrit uygulamayan İsveç’ te 1 ila 15 yaş arası çocuklar için okullar hiçbir zaman kapatılmadı. USA, daha yaşlı ve daha yüksek riskli bir nüfusa sahip olmasına rağmen, milyon kişi başına ölüm sayısı bakımından İsveç’i geçti.”
Bildiriyi imzalamayanlar ne diyor?
Johns Hopkins Üniversitesi’ nden Stefan Baral “Tecritlerin ciddi zararları olduğunu kabul ettiğini ama hassas kişilerin korunması için müşahhas adımlar tarif edilmediği için bildiriyi imzalamadığını” söyledi:
“Kısıtlamaların herhangi bir şekilde gevşetilmesine üç adımın eşlik etmesi gerekir. Birincisi, sağlık hizmetlerine erişimin önündeki tüm engellerin kaldırılması; ikincisi, KOVİD’ den etkilenen kişiler için ücretli izin ve son olarak da bu tür insanlar için konut desteği.”
Kaynak: https://www.bmj.cm/content/371/bmj.m3908