Gülümse, bazen insanlara, bazen güneşe gülümse, yolda gördüğün amcaya gülümse ya da kaydıraktan kayan çocuklara. Gözlerinin içi parlasın gülümserken, özlemini duyduğun ne varsa yüreğinde gerçekleşmiş gibi gülümse. Yıllar geçmiş, belki yaşlanmışsın, aldırma, hayat her zamanki hayat nede olsa, bırakma umutlarını filizlenmeden, bir tomurcuk olur açar çiçeklerini zamanla, sen, ne varsa hayata dair içinde ya da neler düşlediysen, onun peşinden koşmayı bırakma, düşmüşsün, yorulmuşsun, açsın ya da susuz, ne fark eder ki, bir gün bir yerler de her zamanki gibi uyanmaktansa, ya da gözlerini kapamaktansa geceye, bırak bir kez de böyle aksın hayat geleceğe. Siyaset, ekonomi, cinayet, tecavüz…
Her televizyonu açtığında duyduğun onlarca kötü olayları izlemektense her gün, bırak televizyonun bile olmasın, bir oda kirala ve belki de bir çadır, yalnız ya da biriyle. Gün geldiğinde ve eve döndüğünde bırak şaşırtsın hayat seni, yeni bir komşun taşınmıştır belki karşı daireye, o köşedeki ne de öyle, sen gittiğinde orası boştu değil mi. Bak gördün mü, zaman ne kadar da çabuk ilerliyor, belki sadece bir ay oldu gideli, beklemiyordun değil mi bu kadar değişimi. Köşedeki kahvehaneye ne olmuş, sanki biraz daha büyümüş, sandalyeler çıkartılmış dışarıya, masalarda öyle. Hiç fark etmiş miydin köşedeki evin balkonunda örgü ören nineyi. Bak sen gelene kadar kazağı bitirmiş, sanırım bu kez şal örmeye başlamış ne dersin.
Her gün eve geldiğinde gördüğün şeyler, daha farklı gelir değimli bazen. Hani kimi zaman lanet eder dururuz ya, işe giderken, trafikte, eve dönerken…. Sıkar bizi, sinirlendirir bazı şeyler, her gün gördüğün köşedeki bakkal bile. Bir gün memlekete gittiğinizde ne kadarda farklı gelir bize yıllardır çivi bile çakılmamış o yadigâr ev bile. Ne kadar da çok özlemişiz, hatıralarla dolu odalarına gizlenmiş birkaç ölmüş böcek kurusu belki de… Ya döndüğünüzde, lanet ettiğimiz monotonluk karşılar bizi yine, durma sarıl, kapının kilidini açmak belki daha güzel gelir bugün sana, sarılmaktan korkma hayatına.
Yine bir pazartesi sabahı ve yine otobüstesin değil mi, ama fark ettiysen bugün yüzün nedense asık değil, hatta özlemişsin bile çalışmayı belki de. Otobüsler yenilenmiş, duraklar aynı kalmış olsa da. Hava aynı hava, sıcak ve kuru, gökyüzü de öyle, sadece biraz daha açık mavi. Fark ettin mi köşedeki simitçiyi, kokusunu buradan bile duyabiliyorsun sanki. Haydi, git ve bir simit al, eskiden olduğu gibi, ya da her zamanki gibi, yalnız bu kez “kolay gelsin” ile başla cümlene, her zamanki pazartesinin ifadesini at ama yüzünden, gülümse. Bak göreceksin hayatının fark etmediğin parçalarını, bu parçalar hep burada mıydı!
Hayatını neyin değiştireceğini bilemezsin, bir güzel kız, bir yakışıklı erkek olur belki bu. Bir başlangıçtır ki her yaşanan, sonucu tahmin edilemez, acı ya da mutlu. Fakat bir şey vardır ki, sonunu bilmesende bir esinti gibi rahatlatır yüreğini, sanki vicdani bir huzur gibi. Kaçırma gözlerini hiçbir şeyden, bırak dolaşsınlar özgürce, bırak içleri parlasın ve aydınlatsın çevresindekileri. Bir tebessüm eşlik etsin gözlerine, bir öpücük kondur şu her zamankilere, boş ver, sen gülümse sadece. Sonra göreceksin ki, bir yerde tekrar yakalamışsın hayatı ucundan. Eğer bir gün yine lanet etmek gelirse hayata içinden, kapıyı kapat git, nereye olursa olsun, yollar seni nereye götürürse. Bu kez gözlerindeki gülümsemeyi de götür beraberinde. Bakalım bu sefer kim taşınacak karşı daireye…