Allah’a şükür ki Müslüman bir aileden, Müslüman bir anne babadan ve Müslüman bir ülkede doğmuşuz! Bu şeref bizlere nasip olmuş. Bu Şeref’in, onurunu, haysiyetini ve kıymetini bilerek yaşayabilenlere müjdeler olsun!
İnsan eşref-i mahluk (En şerefli) yaratık olarak dünyaya gelmiş, ona Yüce Allah tarafından cüz-i bir irade verilmiş ve dünyanın hakimi kılınmıştır. İnsanca ve insana yaraşırca yaşarsa da meleklerden de üstün olacağı ifade edilmiştir. Bunu seçmek ve Yaratana kul olmak insanın elindedir.
Eşref-i Mahkuk olan İnsanın dirisi kutsal olduğu gibi ölümü de anlamsız değildir. Bir ahiret inancı vardır, bu inanışına göre dünyada yaşadığı her şeyden sorguya çekilecek, Cennet ve Cehennemle mükafata ya da cezaya tabi tutulacaktır. Semavi- İlahi dinlerin hepsinde bu gerçek ayan beyan ifade edilmiştir.
İslam da olmayan bir konu var malumunuz ölülerin yakılma işlemi?
Hinduizm: Hindistan’ da bulunan ve oldukça fazla kişi tarafından kabul edilen bu dini inanış ile ölülerin yakılması önemli bir olaydır. Ölüler yakılırken toplu olarak nehir kenarında ve süslü elbiseler ile yakılmaktadır. Ölüler yakılmadan önce ayin ve törenler gerçekleştirilmektedir. Bu inanış ile ölüler yakılarak günahlarının da onunla birlikte yakıldığına inanılmaktadır.
Hristiyanlık: Katolik mezhebine göre, ölüler yakıldıktan sonra külleri saçılamaz. Bir yere dökülemez. Bu nedenle koyu Katolik inancına sahip kimseler sevdiklerinin ölülerini yaktıktan sonra bir kavanoz içerisinde evlerinde saklamayı tercih etmektedirler. Protestan mezhebinin inanışına göre ölüler yakıldıktan sonra, külleri istediği yere savrulabilmektedir.
Musevilik: Bazı Musevi vatandaşları da maddi durumların getirmiş olduğu boyutlara göre, ölü gömme işlemi yerine, ölülerin yakılmasını tercih ettikleri görülür. Bu durum ile yakılması istenen Musevi ölüler de bulunmaktadır.
Budizm: Hindistan’ da hakim olan bu inanış doğrultusunda ölü yakma geleneği hakimdir. Ölü yakma işlemi belirli ritüellerin sonucunda ortaya çıkmaktadır. Dağ eteğinde ya da Ganj Nehri kenarında ölülerini yakan Budist inanışa sahip olan vatandaşlar, kendi inanışlarının gereğini getirmiş olmanın iç huzurunu yaşamaktadırlar.
İslamı usul nedir?: “Biz sizi topraktan yarattık, toprağa döndüreceğiz ve yeniden topraktan çıkaracağız,”(Tâha Suresi 55) anlamındaki âyetten hareketle insanın toprağa gömülmesi asıldır. Bütün yeryüzü torakları ise Allah’ındır. Varlığına inançsız da olsalar insanlar O’nun kullarıdır.
Kur’ân-ı Kerîm’de bu işlemin insanoğluna Allah tarafından öğretildiği, kardeşinin cesedini ne yapacağını, ancak Allah’ın gönderdiği bir karganın hareketlerinden öğrenen Hz. Âdem’in oğlunun, “Yazıklar olsun bana, şu karga kadar olup da kardeşimin cesedini gömmekten de mi âciz kaldım!” dediği anlatılır (el-Mâide 5/31).
Kays İbn-ü Sa’d anlatıyor:
“Önünden bir cenaze geçtiğinde Allah’ın Resulü ayağa kalktı. Sahabiler tarafından o, bir Yahudi ölüsüydü, Ya Resûlellah! denilerek (hatırlatma yapılınca) Hz. Peygamber şöyle buyurdu:
“O da bir can taşımıyor muydu?” (Buharî Cenaiz 50)
Sonuç: Avrupadan izne gelen hemşehrilerimiz anlatıyor: Şu an Avrupa da ölüler yakılıyor külleri de cenaze sahiplerine bir kavanoz içinde takdim ediliyormuş!.. Amaç kabristanlıklar dolu!…
Modern Avrupalının geldiği nokta bu: İnsanı- ahireti yok sayma ve yeniden dirilişe inanmama!.. Bunun adı insana- ölüye saygı ise yazıklar olsun!.. Medeni dünyada insanlık- adamlık da ölmüş! Ahlaksızlığın zirve yaptığı 21. Asırda demek ki insanlık da ölmüş?… İslamı çağ dışı gibi gösteren zavallılara ilanen duyurulur???…!!!…