Türkiye’de ilk kez görüldü…
Allah gerçekten halkımızın yardımcısı olsun.
Zengin bir şekilde önlemini alır.
Önemli olan devletin, fakir vatandaş için alacağı önlemlerdir!
Açlık, yoksulluk sınırlarında adeta bir dilenci gibi yaşayan büyük bir çoğunluk, ne yazık ki önlem alacak ne maddiyata ne de bilince sahip!
Fakirlik diz boyu. Yoksulluk dibe vurmuş! Mesai yapmaktan evini, çocuklarını unutmuş, bunlar yetmiyormuş gibi bir de önlem almaya zorlayacaksınız!
Bu neye benziyor biliyor musunuz?
Zengin mahallede yetişen şımarık züppeye, çay – simit ısmarlayacaksınız!
Bazı vatandaşlarımızın öyle bir lüksü yok beyler bayanlar.
En basiti eli sık sık yıkamak… (Suyun tonu ne kadar? 10 lira)
Bol bol sabun kullanmak… (5’li bir poşet en ucuz sabun ne kadar? 5 lira)
Selpak mendil kullanmak… Onu da bir kere kullanıp, bir daha dokunmamak üzere yok etmek… (Bak bak bak…Mendil kaç para? Bilen var mı?
Islak alkollü, mentollü mendil bulundurmak…(Bez mendil ve en az 50 kere silmeye ne dersiniz?)
Siz nerede yaşıyorsunuz ya?
Burası Türkiye ve sabah, öğle, akşam simit çay üzerine kurgulanmış, yanında zeytini peyniri olmayan 20 milyon civarında asgari ücrete tabi vatandaşlarından bekliyorsunuz bu tedbirleri!
Yine aynı ücret civarında ve altında ücret alan, yüzde 4-5 zam ile “ölme de sürün” dediğimiz 12 milyon emeklinin yaşadığı bir Türkiye emeklisinden bahsediyorsunuz!
İşsizlikten bunalım geçiren, ev halkına asi olan, avare avare gezen 4 milyon gencimizin olduğu Türkiye’den bahsediyoruz!
Üniversiteyi bitirmiş, KPSS sınavlarına da defalarca girmiş amma bir türlü şans kapıyı çalmamış, ne iş bulursa yapan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı öğrencilerden bahsediyoruz!
Evinin kirasını ödeyemeyen, çektiği krediyi karttan karta havale ederek borcunu kapatmaya çalışan babalardan – annelerden bahsediyoruz!
Kendi sosyal sigortasının yanı sıra, aldığı KDV’leri vergi dairesine ödeyemeyen, adı kapı girişlerine ve gazete ilanlarına verilerek deşifre edilen işverenlerden bahsediyoruz!
Oturduğu apartmanın kapıcı parasını, aylık aidatını, asansör bakım parasını, otomat parasını ödeyemeyen kiracı veya ev sahibinden bahsediyoruz!
İşletmesinin defterini tutan, girdisini çıktısını hesaplayan, alın teri, göz nuru döken muhasebecisinin ücretini ödeyemeyen esnaftan bahsediyoruz!
Kuaför salonunda sine kaydı traşını olan erkeğin, saç bakım ve pedikür, manikür yaptıran kadının, ücretin yarısını ödeyip, kalanını daha sonra ödemek üzere not tutturan halkımızdan bahsediyoruz!
Bir ay önce aldığı malzemenin ücretini ödeyemediği için, kapısına gelen toptancısından köşe bucak kaçan, malzeme alamayan, rafını dolduramayan esnaftan bahsediyoruz!
Babasından alamadığı için aidatını ödeyemeyen, sınıf arkadaşlarına mahçup düşen, ıkına sıkıla mazeret uydurmaya çalışan öğrencimizden bahsediyoruz!
Sözün Özü!
Koronavirüs fakiri sever! Efendim “kolunuzun içine aksırın” derseniz tamam.
Bunun dışında hiçbir önlem alması mümkün değil bu insanlarımızın. Haliyle korunmaya çalışan, önlem alan, kurallara uymaya çalışanların gayreti hemen hemen boş gibi.
Hele bir de “hastanelerde ücret alıyorlar, hesabınızdan kesiyorlar, ücretsiz reçete yazmıyorlar” diye dedi kodu çıkarsa, tedaviyi bile red edeceklerin sayısını düşünemiyorum. İşte o zaman art niyetli KORONAVİRÜSÜN değmeyin keyfine.
Yani bulaşacaktır…
Bulaştıracaktır…
Virüsün yayılmasına büyük katkı sağlayacaktır.!
Tabii gerekli “sağlık eğitimi” de bir YATIRIM olarak (!) tabana, topluma hitap edecek, bilinçlendirecek şekilde verilmediği için, eğitimli olanın da alacağı önlem yetersiz kalacak.
Umarım yayılmaz. Amma tüm bu nedenlerden dolayı belki de Dünya’da en fazla etkilenecek olan ülke, Türkiye olacaktır.
gazete2000@hotmail.com