Değerli Okurlarım çoğu insanımız çoğu şeyleri bilmiyorlar,
Üstelik bilmediklerini de bilmiyorlar.
En çok kutsadıkları kutsal kitaplarına, hemen hepsi de çağlar boyu bir körün aynaya baktıkları gibi bakıp esrirken, o geldi ve " kabul ve red için anlamak lazım" dedi.
Yani “bi şey üzerinde düşünmek için, önce anlamak lazım” dedi.
Ve “tez zamanda gereği yapılsın” dedi.
Yapıldı.
Ama yine anlamadılar.
O yüce ruh sırf böyle söyledi diye, ülkelerine ve canlarına kast eden kötü cinler ta uzak ülkelerinden alelacele gelip hempalarına ,“halklara vesvese verin ve ayartın “diyerek adeta “uydum alışkanlıklarıma “diyen bu saf ve gariban halkı yeni ve daha kavi bir biçimde ona iflah olmaz bir hasım yapıverdiler.
Oysa Baş kitapları da “düşünmek için anlamak lazım” diyordu.
Evrenin ışığı etrafında mavi bir boncuk gibi raks edip duran, bu koca dünyada insan soyunun gördüğü en yiğit adam, "artık bundan böyle yurtta barış, dünyada barış " adı büyüğe çıkmış önderler içinde yayılmacı olmayan yani tek anti-emperyalist dedi diye; “KABİLİN Yoldaşları” yerlerinde duramayıp sömürüye teşne halkları ayartıp ona karşı ayaklandırdılar.
Oysa bilmeden iman ettikleri kutsal baş kitapları da “ yeryüzünün esenlik yurdu “ olmasını öngörüyordu.
O büyük adam,
En gür bir sesle ve en gürbüz sözcüklerle,
Kelimenin tam anlamıyla, evet tam anlamıyla,“tam özgür ve bağımsız olun “ diyordu.
Ve fakat halkları hoyratça sömüren evliya kılıklı adamlar irin dolu yaralarına dokunulup zonklatılmışçasına irkilip “baş başa, baş omuza, omuz omuza..” bağlı diyerek halkları kışkırtıp bu büyük adama karşı diş bileylettiler..
Oysa Kur’an’ın da öngördüğü gibi barış adamı olmanın ilk adımı “la ilahe illallahtır.” Yani kendi aklımdan başka hiçbir akılı kabul etmiyorum, yani benim seçimlerimi salt ben belirlerim. Yani hiç kimse benim adıma benim cennetimi ya da cehennemimi seçemez demekti.
Ve O büyük adamın en büyük hasreti: emeğe saygılı (toprak reformu), aydın (halk evleri)ve özgür (köy enstitüleri) bireylerin paylaşıp yaşadığı bir dünyaydı.
Ne ki halkının çoğu hala bunu anlayamadı.
Anlayamadılar.
Oysa o defalarca uyarmıştı. “Aman sizi sizden görünenler aldatmasın!!! “ demişti.
Bilemediler.
Bir türlü YETİMLİKTEN kendilerini kurtarıp ayıkamadılar (Duha Suresi).
Hemen hiç kimse, “ben senin düşmanınım, seni yok etmeye geldim” demezdi..
Avcılar orta yerde dururken av avlamazlardı.
Hemen bütün avcılar, pusuya yatarlar ve kekliği keklikle, turacı turaçla, ceylanı ceylanla avlarlardı.
Bu böyleydi..
Ama onun yüce halkının bir büyük çoğunlu bunu hala anlamadı, anlayamadı..
ATATÜRK KÖŞESİ
Dinsiz Milletlerin Devamına İmkan Yoktur..
DÜŞÜN-TAŞIN
Bin kez düştüm bir kez ibret almadım…