1.BÖLÜM VE GÖÇLERİN DEVAMI
Başlangıç noktası Aral Bölgesinin Batı Türkistan’a gidiş yönünde bulunan, Hazar Havzasıydı. Güney Kafkasya bölgesine göç etmek büyük bir topluluk için küçümsenmeyecek kadar yorucu bir yolculuk olacağını biliyorlardı. İşte bu çetin ve yorucu yolculuğun bütün hesaplarını yapan Karapapaklar, bu göçte meydana gelebilecek kötü ve çetin şartları da göze alarak, yola çıkmışlardı. Uzun ve kısa molalar vererek, yolculuğa devam ederek, nihayetinde uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra, Hazar Denizinin Kuzeyindeki bölgede bulunan, bu günkü Azerbaycan’ın topraklarına varırlar. Bu bölgeyi araştırıp kendilerine bir yurt edinme yeri olarak, bugün Ermenilerin hak iddia ettiği ve işgal ettikleri yer olan, Karabağ bölgesinde keçe obalarını kurmuş olurlar. Kendileriyle birlikte göçe katılan Oğuz boylarından olan Cincavatlar “yerli” olan bu kabilenin de bu bölgeye yerleşmesine yardımcı olurlar. Bu bölgeye yerleşen Karapapaklar, bölgenin isim babası olarak, bölgeye Karabağ adını vermişlerdir.
Yaptığım araştırmalar sonucunda gördüğüm odur ki, şimdiki Azerbaycan Devleti sınırları içindeki Şekçi vilayetinin idari sınırları içinde bulunan Suludüz yöresine yerleşmeği uygun görürler. Yerlilerle birlikte, Karapapak aşiretinin bir kısmı bu alana yerleşmiş olurlar.
Böylece, Oğuz Boyundan olan Karapapaklar ve Cincavatlar “yerliler” Kafkasya bölgesinde ki bu yerleri kendilerine yurt edinerek kalıcı olarak yerleşmiş oluyorlar.
Bu yöredeki yaşayan insanlarla kültür kaynaşması sağlanarak sen kimsin, ben neyim düşüncelerini ortadan kaldırmış oluyorlar. Türk kültür zenginliğini yayarlar. Hatta inançlar üzerinde ayrımcılık yaratmadan, o bölgede yaşayan insanların Müslüman olmayanlarıyla bile inanç farkı gözetmeden, kaynaşma içine girerler. Bu kaynaşmaların sonucunda, burada yaşayanlarla iş biriliği içinde girmiş olurlar. Bu hareketleri, huzur ve güven içinde yaşamalarına neden olmuş oluyor.
Karapapakların bu uyumlu hareketlerinin sonucunda, daha önceki ataları olan Saka Türklerinin Azerbaycan’da bırakmış oldukları izleri örnek alırlar. Akıp giden zaman süreci içinde Gence, Kazak ve Ağıstafa kentlerinin temellerini atmış olurlar. Bugün dahi bu kentler Karapapak ağırlığını taşımaktadır. Bu durum yeni gelen göçmenler içinde açık bir kapı oluşturmuş olur.
Bu göçlerin devamı içinde gelen Karapapklar, Azerbaycan’ın güney batısında bulunan, Gürcistan topraklarının, Güney doğu kesimine yerleşmişlerdir.
Zamanın ilerlemesi ve göçlerin artması sonucunda, bu bölgede bir Karapapak yerleşimi, sağlanmış olur.
Bu oluşturdukları yerlerden en önemlileri Borçalı, Şirvan, Karayazı gibi Karapapak “Terekeme” köyleridir. Bu köylere yerleşen Karapapaklar, evrimsel değişime de uğradılar. Keçe Obalarını kaldırarak, taş yapıdan evler yapmaya başlıyorlar. Yapmış oldukları evlerin tabiat şartlarına uygun olmasına özen göstermişlerdir. Ayrıca bu yöreyi aşağı Gürcistan, yukarı Gürcistan diye adlandırmışlardır.
Yapmış oldukları bu başarılı çalışmalarda, bir birlerine destek olmuşlardır. Bu destek sayesinde, kalıcı olarak yerleşime geçmişlerdir. Aynı zamanda bu yörelere, Karapapak aşiretinin bölgesi sıfatını kazandırmışlardır.
Artık gerek sürülerinin, gerekse yılkılarının ve kendilerinin yaşamlarını garanti altına almış olurlar. Evleri toprak damlıda olsa, çadır hayatından daha sağlıklı ve daha koruyucu olan yapılara kavuşmuşlardır. Böylece Karapapakların yaşam koşulları, istikrara kavuşmuş olur.
Bu yerleşim tarihlerden sonraki geçen zaman içinde, bazı Karapapak “Terekeme” grupları Anadolu’ya göç için yönlendirilmiştir. Çünkü Alpaslan’ın Anadolu fethi sonrası, Karapapaklar arasında yeni yerlere gitme girişimleri başladığı da bilinmektedir.
Kafkas bölgesi yeteri kadar göç almış ve daha fazlasını kaldırması imkânsızlaşmıştı. Bu durumu aşmak için yeni bir tartışma başlatıldı. Bizler Gürcistan bölgesinde kalalım mı, yoksa yeni yerleşim yerleri ariyalım mı, tartışmaları yapılıyor olmaktaydı? Karapapak bölgesine sonradan gelip katılan ve katılımın başını çeken Kemaloğulları da kendileriyle gelenleri ikna ederek, arayış içersine girmişlerdi. Duyup düşünen her insan arzularını zorlamadan, daha iyi ve güzel yerlere erişeceklerine inanmaktaydılar. Meçhul bir güç vardı, oda meçhul bir düşünce geliştirmişti. Bu göçün başında Kemaloğulları ailesi bulunmaktaydı. Kemaloğulları insanlara umut vermekteydi. Her daim yanlarınızda olacağız diyorlardı. Bu söylemlere Karapapakların bir kısmı inanmış ve ikna olmuşlardı.
Devam edecek.
Mürsel ADIGÜZEL
Eğitimci Yazar Şair