13. BÖLÜM VE 5. KISIM
Atatürk İlköğretim Okulunda Yaşadıklarım.
Ben hak ve hukuku, öğretmenin geleceğini düşünüyorum. Eğer kılıma zarar versinler, gerisini, bana zarar verecekler düşünsün. Madem öğle, bundan sonra burada üç ol olduk, bundan sonra büyük bir güç olacağız. Korkmanıza gerek kalmadı. Ben müdürünüze gerekli olan bütün konuları anlattım. Onu bile sendikamıza üye yapacağım.
Bu söylediğim sözü duyan öğretmenler kulak kabartmış olanlarda birisi, sayın arkadaş ayağının tozuyla aklına geleni söylüyorsun. Müdürümüzü sendikaya üye etmeye değil sen, hiç bir kimsenin gücü yetme bilesin, dedi. dedi.
Vallahi benim tozumu çok attılar. Bundan sonra senin atacağın toz, bende kalmadı. Eğer bu okulda birlikte çalışacaksak ki çalışacağız, ağzından çıkan sözlerine dikkat etmelisin. Aksi halde siz beni değil ürküt-meniz, ben size acırım. Sana biraz okumayı ve araştırmayı tavsiye ediyorum.
Bu ne demek oluyor, sen beni şimdiden hedefine koydun. Şimdi gidip müdür beye söyleyeceğim gerekeni yapsın, diyeceğim. Hiç bozuntuya vermeden yerimden kalktım, kapıya yönelerek, kapıyı açtım ve buyur git müdüre ispiyon et, dedim. Sonrasında zil çaldı sınıfıma gittim. Beş dakika geçmemişti, müstahdem sınıfıma geldi ve müdür bey sizinle görüşmek istiyor, deyip gitti. Bende öğrencilere sessiz çalışmalarını söyledikten sonra, müdürün odasına gittim.
İçeri girer girmez müdür bu kez masasından kalktı, ya hocam ilk günde ilk sorun, bu iş nasıl olacak söyler misin dedi.
Sayın müdürüm siz hiç korkmayın, sizinle bir anlaşma yaptık, sizi rahatsız edecek hiçbir durum yaratmam. Ancak o öğretmen arkadaşın hâlâ adını bilmem ama ilk günde beni gözüne kestirdi. Kaldı ki bundan sonra bana hocam diye de hitap etmeyin. Ben öğretmenim ve öyle anılmak istiyorum. Kaldı ki şikâyeti değerlendirmek keyfiyeti size aittir. Tabi benden şikâyetçi olan öğretmen, şikâyetini ispat edebilmesi kaydıyla, işlem yapabilirsiniz, dedim
Müdür durumun ciddiyetini anlamış olmalı ki, şimdilik sınıfınıza gidin. Ama öğretmenler odasında da bu tur faaliyetinize son vermenizi rica ediyorum, dedi.
Sınıfıma döndüm, hiçbir şey olmamış gibi dersimi yapmaya devam ettim. Zilin çalmasıyla doğruca evime gidip, ikinci günün eğitim- öğretim planımı yaptım. Ertesi gün ve diğer günler, öğretmen odasında yeri geldiğince hep eğitim öğretimden bahsettim. Genç öğretmenler beni dinlemekten memnun olduklarını her hallerinden anlıyordum. Durum benim çalışma yöntemlerimin lehine dönüyor, öğretmenler beni yalnız yakaladıklarında, aynı düşündüklerini söylüyorlardı. Bu oluşum benim için çok iyi bir başlangıç olmuştu. Bu okulun tamamına yakın öğretmenlerinin korkusunu anlıyordum. Bu anlama anlayışı içinde her gün ona göre tavır sergiliyor ve sendikaya üye kazandırmaya çalışıyordum. Bir aylık zaman içinde büyük bir mesafe kat etmiştim. Artık öğretmenler bana yakınlık gösteriyor, mesai dışında birçok meselelerde konuşmak istiyorlardı. Bu durum benim için önemli bir aşama idi ki, okulumuza yeni bir öğretmen daha tayin edildi. Fakat okulda ne derslik vardı nede boş bir sınıf. Milli Eğitim genel bir değerlendirme yapmadan, bu öğretmeni Atatürk İlköğretim Okuluna tayin etmişti.
Sınıfımda dersimi yaptığım bir anda sınıf kapısı tıklandı. Gel dememle birlikte müstahdem içeri girdi. Şimdi ne var dedim.
Hocam müdür bey sizi hemen telefon var, gelsin diyor. Tamam dedim ve müdürün odasına gittim.
Müdür Mürsel hocam sizi başka bir okula görevlendirme yatılar. Bilgin olsun. Yarından itibaren okulumuz kadrosun da olacaksınız. Ancak sınıf öğretmenliğinle ilgili ilişkin kesilecektir, dedi.
Kim verdi bu emri size dediğimde, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünün telefon emridir dedi.
Ben bu emri tanımıyor ve o İlçe Milli Eğitim Müdürüyle görüşmeye gidiyorum. Sınıf senin, dedim ve hızlıca odana çıktım. Önüme ilk gelen taksiyle İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne gittim. Sekreterle maksadı görüşmemi aktardım. Sonrasında içeri kabul edildim. İlçe Milli Eğitim Müdürüne kendimi tanıttıktan sonra, maksadı gelişimi anlattım. İlçe Milli Eğitim Müdürü şaşkınlaştı ve bocalamaya başladı. Hemen de söze girerek, nasıl olur siz o öğretmenden ay önce gelip sınıfınızı aldığınız taktır de, sizi başka bir okulda görevlendirmeye tabi tutarlar dedi. Hemen müdür yardımcısını aradı ve odasına gelmesini söyledi.
Az bir zaman sonra müdür yardımcısı geldi. Benimle ilgili konuyu sordu. Müdür yardımcısı da, efendim son gelen bayandır, o vesileyle okul müdürünün ricası sonucunda, Mürsel Adıgüzel’i 23 Nisan ilkokulundaki ihtiyaca binaen, görevlendirme yaptım, dedi.
İlçe Milli Eğitim Müdürü bana dönerek, Sayın Mürsel Adıgüzel yapılacak bir şey yok, yardımcım görevlendirme kararını vermiştir. Siz yarından itibaren yeni görevlendirme yerinize gidip göreve başlayın, dedi.
Sayın İlçe Milli Eğitim Müdürüm, siz beni ne zannediyorsunuz. Beni sınıfımdan bu koşul ve şartlarda yasal olmayan bir ifadeyle alıp bir başka okulda görevlendirme hakkını sizde görmüyorum. Sebebine gelince 222 sayılı eğitim öğretim kanununun ilgili maddelerini okumanız gerekir. Sınıfını almış bir kişi, hukuki bir durum söz konusu olmadığı takdirde, sınıfından alınamaz. Madem öyle gücünüz yetiyorsa, ben sınıfımda olacağım, beni gelip sınıfımdan alıp 23 Nisan okuluna götürün, dedikten ve sonra, arkama bakmadan odasından yürüyüp çıkım.
DEVAM EDECEK
Mürsel ADIGÜZEL
Eğitimci Yazar ve Şair