11BÖLÜM VE 8. KISIM
Şamlı Kasabası İlkokulunda geçen yıllarım.
Taşkesiği Köyü ilkokulu tatile girmeden, mazeret dilekçesi vererek Şamlı Kasabası İlkokuluna tayin istedim. Sayın Vali’nin tavsiyeleri doğrultusunda, tayinim yapılmış oldu. Tayin yazımı alır almaz Şamlı kasabası ilkokuluna giderek görevime başlamak istedim. Ne var ki, okul Müdürü görevinden alınmış, yerine öğretmen okulu diploması alan, Fazli adında bir cami imamını müdür olarak tayin etmişler. O da göreve başlatma hususunda bilgi sahibi birisi değildi. Nasıl bir işlem yapacağını bilmiyordu. Sonuç olarak yapması gerekeni anlattım ve göreve başlama yazımı kendim yazıp imzalatmış oldum. Böylece o okulda görevime başlamış oldum. Birkaç gün sonra okul açıldı ve okulun mevcut öğretmenleriyle tanıştım. Kısa zamanda herkesin hangi taraf olduğunu öğrendim. Müdür hariç, karı koca iki öğretmen MHP’li, diğer öğretmenlerden ikisi halkçı eğitimci guruptandı. Geriye kalan öğretmenler beni gibi Atatürkçü ve solcu kimliğine sahiptiler. Yıllarca idarecilik yapmamın vermiş olduğu deneyimlerimle, öğretmenlerin içinde bulunduğu ruhi hallerini kısa zaman içinde çözmüş oldum. Her gün okulda bir arada olduğumuz halde, sokağa çıkıldığımızda ayrı ayrı kahvehanelere gidiliyordu. Bu durum benim açımdan sorun olmaktaydı. Çünkü hiç birisine taraf olmak istemiyordum. Kaldı ki eski alışkanlıkları devam ettirmeleri hiç de hoş bir durum değildi. Bu yaptıkları davranış ve hareket biçimi, içime dert olmuştu. Kendi kendime yapmak istediğim ilk iş olarak, teneffüs aralarında çeşitli eğitimsel konuşmalar yaparak, birlik ve beraberlikten bahsetmeye başladım. Vakit kayıp etmeden bu düşüncemi hemen uygulamaya koydum.
Her gün teneffüs aralarında ilginç konuları ele alarak yaptığım sohbet içinde birlik ve beraberliğin olumlu yanlarını anlatmaya başladım. Sonrasında durumu kahvehane olayına getirip bağladım. Bu söylemimdeki esas konum, bizlerin kendi içimizde ve toplum nezdinde birlik ve beraberliğimizi korumak zorunda olmamızın sayız önemiydi. Aksi takdirde daha çok zarar görürüz, diyordum. Sebebine gelince okulda nasılsak, okuldan dışarıya çıktığımızda bir bütünlük içinde aynı saflarda olduğumuzu göstermeliyiz diyordum. Kaldı ki her birimizin farklı düşünmesi gayet doğaldır. Ancak bu demek değildir ki ayrı ayrı düşüncelerimizden ötürü bir birimize karşı sevgisizlik oluşturalım. Bizlerin fikirsel ve düşünsel farklılığımız, kültürümüz ve görüşümüz açısından çok büyük bir zenginlimdir. Bunu istismar etmeye, hiç birimizin hakkı yoktur. Bu nedenle gideceğimiz kahvehanelerin bizlere has ve kendi düşünenlerimiz doğrultusunda olan yerler değil, birlik ve beraberliğimiz içinde olduğumuzu gösteren yerler olmalıdır. Haksi halde bundan hepimiz zarar görmüş oluruz diye sözümü bağladım.
Bu söylem çerçevesinde, ilk zamanlarda bana uzak duran öğretmenler, yavaş yavaş yakınlık göstermeye başladılar. Bende bu davranış değişikliğini fırsat bilerek, bundan sonra hep birlikte belediye kahvesine gidelim dedim.
Bu önerim öğretmenlerin tamamı tarafından kabul görmüş oldu. Birbirlerine hasım gibi görülen öğretmenler, bir anda bu düşüncem etrafında bütünleşmiş oldular. Böylece, okulda olunduğu gibi dışarıda da birlikte hareket etmeyi başarmış oldum. Bu toplayıcı hareketimden dolayı, öğretmenlerin tamamından saygı görmeye başladım. Her dayım ve her zaman konuştuğum sözlerim dinlenir oldu. Yıllarca idarecilik yapmamın vermiş olduğu tecrübe, düşünsel olarak işime yaramaktaydı. Konuşmalarım, tecrübesiz ve meslek ehli olmayan müdürün dikkatinden kaçmıyordu. Öğretmenler odasında sessiz kalıyor, ama yalnız kaldığımda yanıma geliyor ve çeşitli konular üzerine dertleşiyorduk. Tabii ki müdürün neden böyle gizli yaklaştığının farkındaydım. Ne de olsa öğretmenlere karşı idarecilik bilgi eksikliğini çaktırmadan, çeşitli konuları içeren idari yazışma kurallarını öğrenmekti. Be O ‘nun bu yaklaşım maksadını anladığım halde, çaktırmıyordum. O’da bunu fırsat bilerek benden öğrenmek istediklerini, öğrenmeye çalışıyordu.
Bir günde, sınıfımda dersteyken geldi ve kendisine gelen yazışmalara cevap veremediğini söyledi. Bu yazılara gerekli cevabı yazıların tarafımdan yazılmasın ricasında bulundu. Bende sorun değil gereğini yaparım, dedim. Bundan sonra tereddüt edeceğiniz her konuda yardımcı olabileceğimi söyledim. Nedenine gelince bu yaklaşım benim içinde önemliydi. Çünkü müdürün bana yakın duruşunu sağlamam her açıdan çok önemliydi. Her zaman hakkımda her hangi bir hususlarda soru sorulacak olursa, kendini hiçbir zaman inkâr etmez diye düşünmekteydim. Bu düşünce içinde, müdürün benden yardım istemesi çok önemli olmuştu.
DEVAM EDECEK
Mürsel ADIGÜZEL
Eğitimci Yazar ve Şair