11. BÖLÜM VE 4. KISIM
Beş ayda yaşananlar
O sözleri üzerine, kutlamanıza gerek yok. Bana atılan iftiranın cevabı bu kadar olur. Umarım sizinle tekrar karşılaşırız. O anda yüzünüzün halini görmek isterim deyip, odadan çıkıp gittim.
Müfettişin yanından ayrıldıktan sonra, Milli Eğitim Kalemine Uğradım. Göreve iade edilme yazısıyla birlikte, Balıkesir iline yapılan tayin emri yazısını da alarak, Milli Eğitim binasından ayrıldım. Doğruca Arpaçay İlköğretim Müdürlüğüne geldim, Mart ayı başında ilişiğimi keseceğimi söyledim. Şubat ayı itibariyle de üçte bir kesilen maaşımın en kısa zamanda verilmesini istedim. Gerekli olan kanuni isteklerimi bildirdikten sonra, okuluma geldim ve idarecilik görevime başladım.
Mart ayının birinci haftası itibariyle, Koçköy’ü Kazım Karabekir İlkokulu demirbaşlarını ve genel zimmeti tutanağa bağlayarak, benim olmadığım süre içinde vekâlet eden, Vekil Müdür Selahattin Kaya’ya teslim ettim. İlişiğimi kesmek üzere Arpaçay İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne gittim. Açıkta kaldığım sürece, maaşımdan kesilen üçte bir hak edişimi aldım. Ne yazık ki ders ücreti ve makam tazminatımı alamadım. Sıra harcırah almaya gelmişti. Yeni çıkan yasaya göre, harcırah parası idareye gelmeyince, işlem yapılamıyordu. Ancak ben harcırahımı almadan işlik kesip gitmeyeceğimi söyledim. Bu direnmem üzerine, İlköğretim Müdürü harcırah avansı istediğimi gidip kaymakama iletti. Kaymakamın benimle görüşme isteği üzerine makamına gittim. Sayın Kaymakamım, uğramış olduğum haksızlık sebebiyle çok büyük mağduriyete yaşadım ve yaşamaktayım. Birçok hak kaybım oldu. Şimdi harcırahımı almadan yeni görev yerine evimi ve çocuklarımı götürmem imkânımdır. Kaldı ki açık da olduğum sürece, çeşitli yerlere borçlandım. Bu borçlarımı ödemem gerekmektedir. Bu nedenle hakkım olan harcırahımdan, kısmı avans verilmesini istiyorum, dedim.
Bu talebim üzerine Kaymakam, Mal Müdürünü makamına çağırdı. Mürsel Adıgüzel’e Balıkesir iline gidiş harcırahı olarak elli lira avans verilmesini ve harcırahı geldiğinde, verilen avansı mahsup edersin. Borçlu kalırsa tahsiline, alacaklı olursa kalanının bilahare ödenmesine ait, yazısını yazdırıyorum, gidin ödemeyi yapın, dedi.
Mal Müdürü böyle bir avansı veremem efendim, dedi.
Mal Müdürünün bu söyleyişine, kaymakam sert bir tavırla, sizi vekil müdür olarak ben onayladım. Şimdi sizi görevden alır, yeni bir kişiyi atar ve bu avansını da verdiririm, anladın mı?
Vekil Müdür şaşırmıştı. Tamam, efendim gelsin odama derhal işlemi yapayım, dedi.
Her ikimiz birlikte kaymakamın odasından çıktık. Mal Müdürünün odasına gittik. Hemen elli lira avans çekini kesip verdi.
Bankaya gidip paramı aldıktan sonra, gelip ilişiğimi kestim.
O günden sonraki zaman içinde on beş günlük mehil müddetinin bir kısmını evimde kullandıktan sonra, Balıkesir’e gittim.
Balıkesir İl Milli Eğitim Müdürlüğünce mazeretim dikkate alınmadan, merkeze bağlı Taşkesiği Köyü İlkokuluna, Müdür yetkili öğretmen olarak tayin edilmiştim. Bu durum karşısında yapacak bir şeyin olmadığını görünce, köye gitmek zorunda kaldım. O gün köye çalışan minibüs şoförüyle görüştüm. Yanımda götürmüş olduğum, bir kat yatak ve eşyalarımı, minibüsün bagajına yerleştirdik. Sonrasında yemeğimi yiyip çayımı içtikten sonra, köye hareket ettik. Köy merkeze bağlı bir köy olsa da, bir saatten uzun bir yolculuktan sonra, köy meydanına gelebildik. Şoför eşyalarımı minibüsten indirdi. Sonrasında köyün orta yerinde bulunan köy kahvesinin önüne taşıdık. Kahvehaneye girdim ve kahvehanede bulunan yaşlılara selam verdikten sonra, öğretmen olduğumu, köyünüzün okuluna tayin edildiğimi söyledim. Köy muhtarını sordum. İçlerinden birisi, bu anda muhtarın nerelerde olduğunu bilmiyoruz, dedi.
O zaman zahmet olmazsa biriniz yardımcı olunda, yatağımı kahveye alayım dediysem de, hiçbirisi yerinden bile kıpırdamadı. Bu davranışlarına şaşkınlaşmıştım. Kendi kendime dalıp gittiğim bir andı ki, düzenli giyimli bir şahıs kahvehaneye girdi. İhtiyarlardan birisi, öğretmen bey İşte köyümüzün muhtarı bu arkadaş, dedi.
Muhtarla tokalaştıktan sonra, kendimi tanıttım. Sonrasında, birlikte yatağı kahvehaneye aldık. Muhtar çay söyledi. İstemeyerekte olsa bir bardak kuşburnu çayı içtim. Çay muhabbeti bittikten sonra, sayın muhtarım, hadi birlikte okula ve lojmana bakmaya gidelim, dedim.
Bu sözüm üzerine, muhtarla birlikte kalktık yola koyulduk. Ben okulu köyün içinde zannediyordum. Ama ne gezer. Git ki gidesin. Okul köyün çok dışında ve ormanın içinde bir yerdeydi. On dakika yürüdükten sonra, okulun bulunduğu alana geldik. Korkunç bir manzarayla karşı karşıya kalmıştım. Okulun dışı neyse, iç bölümlerindeki kalaslar çürümüş, berbatı mı berbattı?
Sadece bir sınıfı ile bir odasının döşemeleri sağlamdı. Geriye kalan diğer bölmeleri çürüyüp dökülmüş haldeydi. Öğretmen lojmanı dersen, orası daha berbattı. İçin de oturulacak gibi değildi. Sağlam olsa bile, köye uzak ve orman içinde olması ürkütücüydü. Çok ıssız ve sahipsiz bir yerdeydi. Gündüzleri neyse, geceleri o lojmanda yatıp kalkmaya yürek isterdi. Doğrusu bu manzara karşısında donup kalmıştım. Burada nasıl kalınır nasıl yaşarım diye endişe etmeye başladım. Üstelikte burada kalmaya çok korktum. O kadar korkmuştum ki, yüreğim pır pır ediyordu. Korktuğumu ve duymuş olduğum heyecanımı muhtara belli ettirmemeye çalışmasam da, yüzüme vuran solgunluk muhtarın gözünden kaçmamıştı. O anda muhtar elimden tutu, bakın sizi suyu çok soğuk olan çeşmemize götüreyim. O çeşmeden orman suyu akar. Gidelim birlikte orman suyundan içelim, dedi.
Muhtar, koluma girdi ve çeşmenin başına gidip vardık. Taşa zincirle bağlanmış bulunan maşrapayı akan suyla doldurduktan sonra, bana doğru uzattı. Bu su orman suyudur ve şifalı bir su olduğunu söylerler. Tamamını içmeni tavsiye ederim, dedi.
Tası elime alır almaz, çeşmenin dikili duvarına yaslandıktan sonra, suyu bir solukta başıma çektim. İstemsiz olsa da bir oh çektim. Sayın Muhtar, buz gibi bir su. İçimi ferahlattı. Teşekkür ederim, dedim.
Bu sözüm üzerine muhtar ise gerçekten öyledir. Büyüklerimiz devamlı söylerlerdi, orman suyunun ilaç sayıldığını. Artık burada olacağına göre, bu sudan bolca içersin. Göreceksin öğretmen Bey, bu suyun ne kadar faydalı olduğunu birkaç gün içinde anlayacaksın.
DEVAM EDECEK
Mürsel ADIGÜZEL
Eğitimci Yazar ve Şair