5.BÖLÜM VE 3. KISIM
Babamın ticari iflasına sebebep olan olayların devamı.
Bu hususta belli bir imkân sağlanmadığı gibi, herhangi bir yardımda yapılmıyor. Bu inek ve öküzlerden bazılarının sahipleri, malını geri alıyor. Malını geri almayanlarla, parası ödenmeyenlerin, öküz ve inekleri, yörede ahırı ve yemi olan insanlara bakabilecekleri kadar veriyor. Yeter ki hayvanlar telef olmasın diyor. Hayvanların bir kısmını bu şekilde dağıtmasına rağmen, yine elinde çok sayıda inek ve okuz kalmış oluyor. Geride kalanlar içinde, ahır ve yem bulmak mümkün olmuyor. Kesip yemekle de bitmesi imkânsızdı. O sene ağır kış şartları sonucunda, yer ve yem sorunu söz konusu olunca, açıkta kalan okuz ve inekler telef olmuş oluyor.
Vatandaşlara olan borcunu ödemek için, Kars’ta bulunan oteli ve dükkânlarını satarak, son kuruşuna kadar borçlarını ödüyor. Kars’ta bulunan mağazanın eşyasını köye taşıyarak bakkallığa başlıyor. Elinde yeteri kadar koyun inek, okuz, at ve erkek toklu olsa da, eski zenginlik bir anda uçup gitmiş oluyor. Aradan geçen sekiz yıl sonra, 1953 yılında, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Sovyetler Birliği Devletiyle yeniden ticari ilişkileri başlatıyor. Bu ilişkiler içinde, yine canlı hayvan ihracatı yer alıyor. Bu ihracatın tekrar Molla Kara tarafından yapılması şartnameye bağlanıyor.
O yıl benimde babamın yanında olduğum bir gündü, devletçe hazırlatılmış olan o mutabakat metni, Molla Karay’a getirdiler. Getirilen bu metin teklifi, Molla Kara tarafından kabul görmedi. Sebeplerine gelince, Molla Kara 77 yaşındaydı. Yaşlı olması bir yana, maddî imkânsızlığı da vardı. O günün şartlarında o işi başarmanın imkânı yoktu.
Gelen görevlilere İçinde bulunduğu durum ve şartlarını anlattı. Gelen görevlilerin aşırı ısrarları karşısında bir süre düşünmeye başladı.
Ben o zaman aklı eren bir çocuktum. Aynı zamanda o gün görevliler geldiğinde babamın yanıbaşındaydım. Bu teklife karşı babamın neler düşündüğünü anlamaya çalışmaktaydım. Sadece anladığım bir gerçek vardı, o da yıllar önce Koç köy’ü ile komşu köy’ü arasında başlayan arazı mücadelesi nedeniyle, iftiraya uğramış olmasıydı. O yüzden iki yıla yakın hapis yatmıştı. Babam bütün gününü o acılar içinde kıvranarak geçirmekteydi. sKısa bir süre sonra sessizliği bozarak, kendisine gösterilen güve için devletime teşekkür ederim dedi. Sermaye yetersizliğimin yanında, yaşlılığım ve rahatsızlığımda mevcuttur. Bu nedenle böyle bir işi kabul edemem, dedi.
Bu sözleri söylerken, gözleri dolu doluydu. Bakın başıma gelen her şeyi baştan sona size anlattım. Şimdi gidin Sayın Vali’ye söyleyin, deyin ki, “Molla Kara ölmüştür.” Geçmişte vermiş olduğum hizmetime karşılık, devletim o gün yanımda olmadı. Uğradığım haksızlık karşısında, elimden tutulmadı. İflasıma seyirci kalındı. Şimdi varlığı yitmiş bir adamdan ne beklenir ki.
Gelen görevliler, babamın anlatımını dikkatle dinlediler. Bu duygusal anlatımdan etkilendikleri her hallerinden belliydi. Çaresizlik içinde bir tutanak tuttular. Bu tutanağı babama imzalatıp gittiler.
Bu durumdan sonra, bir daha babamı ne arayan, nede soran oldu. Ancak seçim zamanlarında bazı milletvekilleri gelip babamı ziyaret ederlerdi. Kendi partilerine destek vermesini isterlerdi.
DEVAM EDECEK.
Mürsel ADIGÜZEL
Eğitimci Yazar ve Şair