15. BÖLÜM VE 5. KISIM
MAHO’NUN DRAMI
Sevgili okurlarım, bu dıram 1968 tarihinde Van’ın, Ozalp ilçesine bağlı olan Çamurlu köyü İlkokulu öğretmenliğim sırasında, köyün ağasından dinlediğim bir öyküdür. Ancak bu öyküdeki şiirler, öyküye uygun olarak, tarafımdan kaleme alınmıştır.
Hasret, babasından gelen mektubun zarfını açtığında, içinden çıkan kâğıda yazılı olan şiiri okumaya başlar. Bu şiiri okudukça gözlerinden iki çeşme gibi yaşları akmaktaydı. Gelen mektubun vermiş olduğu sevinç ve duymuş olduğu keder içinde, İçin için ağlarken, bir yandan gözlerinden akan yaşları silmekteydi. Bu hal ve durum içinde, kendini koyuş arkadaşlarından saklamaya çalışmaktaydı. Ağlaması durduktan sonra, bin bir pişmanlık içinde, babasına cevap yazmak üzere, kâğıt ve kalemi alarak, “ÇOK ÜZGÜNÜM BABA BAŞIM DUMANLI” şiirini yazıp, zarfa koyduktan sonra, kapıya yanaşarak, küçük delikten gardiyana seslenir. Hasret’in sesine gelen gardiyana yalvarırcasına, yazmış olduğu mektubu uzatıveriri.
Hasret’ten mektubu alan gardiyan da, Allah kurtarsın delikanlı deyip gider.
Hasret, babasına yazmış olduğu ilk cevabı şiiriyle göndermiş olduğu mektup sayesinde azda olsa toparlanır. Sonrasında gidip yatağına uzanır, annesinin, babasının hallerini düşünmeye başlar. Acaba der, babam bu mektubu okuduğunda, annemin hali nice olacak diye de, içinden geçirmeden edemez. Bu endişelere dalıp giderken, yazdığı şiiri mırıldanmaya başlar.
ÇOK ÜZGÜNÜM BABA BAŞIM DUMANLI
Baba mektubunu aldım postadan
Çok üzgünüm baba başım dumanlı.
Haber veremezdim ben de postadan
Çok üzgünüm baba başım dumanlı.
Amacım kazanıp geri dönmekti
Seninle annemi mutlu etmekti
Baba ocağında kalıp yanmaktı
Çok üzgünüm baba başım dumanlı.
Büyük şehir dedim geldim başına
Hayatım kurtulur yattım düşüne
Birileri kıydı gençlik yaşıma
Çok üzgünüm baba başım dumanlı.
Patron ne iş verse onu yapardım
İşimi bitirip eve sapardım
Para biriktirip buradan kopardım
Çok üzgünüm baba başım dumanlı.
İşime giderken aldılar beni
Suçsuzken içeri koydular canı
Ne seni aradım nede annemi
Çok üzgünüm baba başım dumanlı.
Gelmek istesem de geleme baba.
Görmek istesem de göremem baba.
Hasret, üç ay aradan sonra mahkemeye çıkarılıyor. Ancak kendisini bir türlü savunamaz. Çünkü delil çantasında yakalanan tozdu. Bir kaç kez yargılama sonunda, Hasret’e, kuryelik yapma sucundan dolayı, altı yıl ceza çarptırılıyor.
Maho, oğlundan gelen mektubu karısından saklıyor. Çünkü Lalizer oğlunun evi terk etmesine çok üzülmüş ve hastalanmıştı. Üstüne üslük bir de hapiste olduğunu öğrenirse, daha çok üzülüp kendini perişan edecek diye korkuyor.
Lalizer, akşam Maho eve geldiğinde, Hasret’imden bu günde bir haber yokmudur? Deyip duruyor.
Maho içten içe üzülse de, belli etmemeğe çalışıyor. Çünkü karısının dayanacak güçünün kalmadığını hissediyor.
Maho, evde tekbaşına kaldığı bir gün yine oğluna mektup yazıyor. Yazdığı mektubu yine bir şiile yazıp tamamladıktan sonar, Özalp ilçesine giderek, kendi eliyle postaya veriyor. Oğlunun parası olmaz düşüncesiyle de, bir miktar para göndermiş oluyor.
Köye geri döndüğünde, ilk iş ağam ne diyecek diye yanına gider. Ağada, kendisine haber vermeden ilçeye gidişine kızsada, evlat başka bir şeye benzemiyor diyerek kendini teselli ediyor. Habersiz gittiği için de ağadan özür diliyor. Ağam, oğluma mektup gönderdermek için gittim, diyor. Gel gör ki Lalizer sorduğunda da, ağamın işi için bu gün ilçeye gittim diyor. Hasret’ten bir haber yok mu diye sorduğun da da, umarım yakında bir haber çıkar. Ne olur üzülme, diyor.
Lalizerde eh ne yapalım, çocuktur çalışıp kazanmak istiyor. Canı sağ olsun deyip duruyor. Zaten burasında ne kaldı ki, bir sene sonar asker olacak. O zamana kadar dişimizi sıkalım deyip kendini teselli ediyor.
Ağaya, Hasret’ten bir haber yokmudur diye sorduğunda? Yok diyor ve oğlunun başına gelenler hakkında hiç birşey söylemiyor. Göndermiş olduğu mektubun cevabımı beklemeye başlıyor.
HASRET NE ZAMAN BİTER
Oğlum mektubunu aldık sevindik
Sana olan hasret ne zaman biter.
Başa dize vurup çokta dövündük
Bu ayrılık oğul ne zaman biter.
Mektubunu aldım üzülmem gayri
Sağlıcakla yaşa olsak ta ayrı
Annen de bağrına taş bastı gayri
Zaman ver hasretlik ne zaman biter.
Ben seni bilirim emdiğin sütü
Altına çekseler küheylan atı
İnsanların olsun serveti yatı
Gözün olmaz hasret ne zaman biter.
Bana miras kalan yoksulluk oldu
Dönüp durup geldi vah seni buldu
Üstüne titreyen bir annen kaldı
Söyle canım hasret ne zaman biter.
Yoksul sen değilsin milyonlar eşin
Evimde olsaydı ekmeğim aşım
Asla ağrımazdı belasız başın
Olan olmuş hasret ne zaman biter.
Özgür yaşamadım sen yaşa dedim
Bak kurtar kendini söylensin adın
İçim kan ağladı gözyaşım yedim
Söyle yavrum hasret ne zaman biter.
DEVAM EDECEK
Mürsel ADIGÜZEL
Eğitimci Yazar ve Şair