Gün/aydın dostlarım…
Yasamak sevmektir diyorsan… Yaşama sevincini yitirme…
Kollarını aç… ________________ Benim adım SABAH… Sevgiye başlangıcım ben…
“Yükselmek istersen seni aşağı çeken her şeyi elinden bırak…”
Seni aşağı çekmek istemeleri sadece kendi seviyelerine indirmek isteğidir.
Çünkü onlara yukarıya çıkmak zor gelir. Tırmanmak emektir, alın teridir. Zaman vermeyi gerektirir.
Onlar hem emek hem zaman vermek istemezler ama kendilerinden yukarıdakine de tahammül edemezler.
Çünkü onlar sadece alçaklarda sürünmezler. Onlar alçaktırlar, çirkeftirler ve sudan çıkmış köpek misali silkelenip etraflarına çamurlar sıçratırlar.
Birde ne oldum delisi kandırdıkları vardır. Onlarında sırtına içi çamur dolu heybeleri yükler salarlar etrafa.
Onlar heybenin çamur dolu olduğunu farkında değillerdir çünkü onlar afişe olmak arzusuyla yanmaktadırlar, başka düşleri yoktur… Senin huzurunu bozmak için etrafa çamur damlatır dururlar ve çirkeflerin çamurunun farkına varmazlar…
Farkına vardıklarında yandı keten helvası durumuna geleceklerdir ama atı alan Üsküdar’ı geçmiştir. İyi insanları kaybederler… Alçaklarda kalırlar, alçaklarla alçakça sürünmediğini sanmaya devam ederler…
Sen manalar yüklersin karşındakine, sen alırsın çıkarırsın göklere, sen taşırsın başının üstünde. Kimse senden bunu istemediği halde… Çünkü seni öyle bir ikna etmiş, gözünü boyamış kendi alçakta olduğu halde yüksekte göstermiştir ki.
Bu gibilerin ikna kabiliyeti çoktur.
Konuşurken kendinden emin bir şekilde sık sık kafasını yukarıdan aşağıya doğru sallar. Bu davranış, çoğunlukla karşıdaki kişinin de onaylarmışçasına kafa sallamaya başlamasına ve istemese de farkına varmadan hemfikir olmasına yol açar.
Hele hele içindeki o yenilmez abartılı egoyu fark ederse, yandı keten helvası.
Sonra bir gün fark edersin ki; Sadece sen abartmışsın her şeyi.
Ve bu onun suçu değildir aslında. Sen yüklemişsindir bu görevi ona. Kendi kendine hayal edip, kendi kendine hayal kırıklığı yaşamışsındır aslında.
O zaman kendine kız be insan!..
Senden başka kimsenin suçu yok bu planda!
Bunların hepsini yaparken yanında bugün olanlar yarın olmayacaklar belki. Gün gelecek bir başına kalacaksın, çok yorulacaksın, “neden gittiler” diye kendini sorgulayacaksın.
Ne onları ne kendini sorgulama da yargılama da..
Ve böyle anlarda Gandhi’nin sözlerini hatırla:
“Haksızlığa yönelip bütün insanların senin peşinden gelmesi yerine, adaletli olup yalnız kalman daha iyidir.”
Gelin dönün bu yoldan…
İyilik de kötülük de bulaşıcıdır…
İnsanlar kötülüğü bulaştırmaya harcadıkları enerjinin yarısını iyilik için harcasalardı hayat daha çekilir olurdu. Kötülük bulaştırdıkça ağdalaşan, koyulaşan ve ağırlaşan bir hal alırken,
İyilik bulaştıkça hafifletir, mis kokular saçar, gülümsetir…
Çamura bulaşıp canın yanmasın diye, sonu bir yere varmayan yolun yolcusu olmayasın diye çok dikkatli olmalısın…
Yan yana durduğun insanları iyi seçmelisin. Başkaları hakkında iştahla ileri geri konuşanlar yeni hedefler ararlar. Bir bakmışsın bir gün hedef sensin.
Seçim tabi ki sizin!
İyi bir insan olur ve mutluluğu çekebilirsin kendinize.
Ya da kötülüğünüzü dedikoduyla bulaştırırsınız her önünüze gelene. Kendinizi üstün kılmak gayretiyle.
O dedikleriniz döner dolaşır bulur sizi sonunda!
Kondurduklarınız ise yürür gider iyiliklerle, iyi insanlarla kendi yolunda.
Sizin sırtınızdaki çirkef-çamur dolu heybesi çok da umurlarında… Kaybeden siz olursun…
Şimdilik hoş kalın hoşça kalın, yeni günün size umut dolu, sevgi dolu geçmesini dilerken yüzünüzden gülümseme kalbinizden umut eksik olmasın, gününüz aydın mutluluğunuz daim, neşeniz bol olsun diye, dualar ediyorum Rabbime sizler için…
Sevgiyle, sevdiklerinizle tüm kirlenmişliklerden uzak, mutlu gülen bir yüzle, sevin, sevilin, hayat sevince güzel ve diyelim her bir cümleye; atalarımızdan emanet aldığımız bu Vatanın sahipleri yalnızca bu Vatanı karşılıksız seve bilenlerdir… Mutlu ve umutlu, acısız, gözyaşsız günler dilerim. Gönül soframdan gönül sofranıza muhabbet olsun…
18 Aralık 2017
Ömer Sabri Kurşun
#öskurşun#