Trafiği karmakarışık, kalabalıklığı sıkıntılı ama İstanbul dünyanın başkenti olmaya aday metropol bir şehir konumunda… İstanbul’a belediye başkanı seçilen adamın ufku açık, halkı kucaklayacak durumda bir insan olması temennimizdi. Siyasetçi olması yetmez ufku da açık olmalı. Büyük projeler üreten İstanbul’u geleceğe taşıyabilecek bir adam olmalıydı. Sayın İmamoğlu’nda bu ufuk var mı? Onun kararını yapacağı icraatlar gösterecek.
İstanbul’la özdeşmiş yüzlerce mekan ve tarihi yer var. Bunların korunması devlet desteği ile mümkündür. Tarihi mekanların restorasyonu ve projelerin desteklenmesi de devlet eliyle mümkün elbette… Mesela İstanbul Hava Limanı, Mesela Kanal İstanbul Projesi… Devletin imkanı olmadan tamamlanamayacak projelerdir. Yani deriz ki: İstanbul Belediye Başkanı devletiyle barışık milletiyle uyumlu çalışmak mecburiyetindedir. Açıkça söylemem gerekirse sayın İmamoğlu’nu çalışmalarında başarılı bulmuyorum!
Çocuklarımın görev yerleri İstanbul’a çıkınca bu şehri sevmeye ve ilgi duymaya başlamıştık. Belirli dönemlerde gelip geziyoruz. Alıcı gözle de bu güzel şehri inceliyoruz. Tarihi mekanlar, trafik durumu ve halkın itibar gösterdiği alanları bizim takip etmemiz de eksik olmuyor. Bu gelişimizde iki yer dikkatimizi çekti.
Çamlıca Camii ve Çamlıca Kulesi şehrin yeni mekanları arasına katılmış! Taksim Camii de öyle… Trafik de bir rahatlama yok, Kalabalık mekanlar aynı konumda devam ediyor. Ayasofya’ Camisine olan ilgi zirveye çıkmış. Turistlerin ilgisinin yanı sıra yerli halkın ilgisi de mekanı en seçkin yer haline getirmiş…İçi ve dışı dolup dolup taşıyor. Bu yoğunluğu görünce zamanla kısıtlama getirilebileceğini düşündüm! Nasıl mı? Mesela namaz saati dışında girişlerin yeniden ücretli hale getirilme ihtimali gibi…
Dikkatimi çeken yerler ise: Biri Eminönü sahili, diğeri de Kız Kulesi
Karşısı oldu. Malum Eminönü’ne halk balık ekmek yemek için yoğun ilgi gösteriyor, gemi ve Teknelerle balık ekmek satanlara hücum ediyordu halk. Eminönü’n de balık ekmek yemek moda olmuştu. Şehrin sembolleri arasına giren bu mekanda balık ekmek satışı yasaklanmış ve teknelerin buraya yanaşması engellenmiş! Nedenini tahmin etmek mümkün ama tekrar izin verilir mi bilemiyorum. Büyük şehir belediyesinin kararı diyorlar o kadar.
İkinci mekan Kız Kulesi karşısı. Bu alanda basamaklı bir bölüm vardı. Seyyar çay ve kahve satıcıları tahta oturak ve minderlerle mekana güzel bir görünüm vermiş bağdaş kurup oturacak şekilde seyirlik bir alan oluşturmuşlardı. Zaman zaman biz de buraya oturup çay kahve içer Boğaz’ı ve karşı yakayı seyrederdik. Akşam saatlerini ve güneşin batışını seyretmek bir harikaydı. Burasına da yasak konmuş. Tahtalar ve minderler kaldırılıp beton zemin bırakılmış. Neden, Niçin bilemem. Sebebini sorduk Büyük şehir Belediyesi yasakladı dediler.
Yine de eski günler anısına oturduk bu mekana çayımızı kahvemizi içip Boğaz’ın harika manzarasını seyrettik. Genelde buraya Üsküdar sahiline inen yerli halk geliyor. Yerli dedimse gariban vatandaş… Doğal seyirlik bir mekanı. Önünüzde Kız Kulesi Karşınızda Gülhane Parkı, Ayasofya, Sultan Ahmet ve gemilerin Boğaz’dan geçişi… Bir de martıların deniz dansı ve akşam güneşinin Harika batış serüveni…(İlkindi sonrası ile akşam ezanı arası zaman)… Beş çayının keyifli manzarası… Ama Büyük şehir belediyesi buraya da yasak getirmiş!. Vatandaş mı? İnadına gelip burada oturmaya ve muhteşem manzarayı seyretmeye devam ediyor. Biz de öyle yaptık. Anadolu’dan gelen sokak müzisyenlerin konseri ile de hayale daldık… Hatta: “ Hemşehrimiz Mümin Sarıkaya’nın: “Ben Yoruldum Hayat!” türküsünü istek yapıp söylettik ve Yozgat ‘a da bir selam yolladık…
“Ben yoruldum hayat, gelme üstüme,
Diz çöktüm dünyanın namert yüzüne,
Gözümden gönlümden düşen düşene,
Bu öksüz başıma gözdağı verme!..”