Evlilik, Hz. Muhammed (sav)’in önemli sünnetlerindendir. Toplumdaki ahlaki yozlaşmaya set çekecek, nesillerin namus ve edebini kurtaracak kutsal bir müessesedir. İslam’da ailenin, mutlaka meşru bir temel üzerine kurulmuş olması gerekiyor ki bu da nikâh akdiyle gerçekleşir.
Bu nikah ahdi, kurulacak olan aileye farklı bir güzellik katar. Kur’an ve sünnete baktığımızda aile ve evlilik bir sosyal müessesenin temelinin atıldığı kurumdur ki aynı zamanda İslami bir konudur. Cenab-ı Allah, Kur’an-ı Kerim’de pek çok ayette aileye vurgu yapmaktadır.
İslam’da erkeğin eksikliğini kadın, kadının eksiğini de erkek tamamlar. Nitekim yüce Allah Kur’an da ‘Onlar sizin için bir örtü, sizler de onlar için bir örtüsünüz.’ buyruluyor. Bu sadece bir elbise olarak değil; onlar sizin için harama karşı, nefse karşı birer koruyucu örtüdür. Aile müessesesinin; sevgi, şefkat ve merhamet temelleri üzerine kurulduğunu bizzat Yüce Allah Kuranı Kerim’inde beyan etmektedir.
İslam’da aile yuvası bir okuldur. Babanın babalık tecrübesinin kazandığı, annenin annelik tecrübesinin kazanıldığı eğitim yuvasıdır. Edep ve adabın, insanlarla diyaloğun, gençlik dönemlerinin öğrenildiği bir eğitim yuvasıdır. Bugün bu eğitim kurumu işleyişini gerektiği gibi yapmadığından dolayı aile müesseseleri ciddi manada sarsıntı geçirmektedir.
Aile yuvası bir mescittir, ibadetlerin huzurla yapıldığı mekanlardır.
Aile yuvaları birer huzur evleridir. İnsanların içinde huzur bulduğu ve teskin olduğu yerlerdir. İslam’da aile bir çocuk yuvasıdır. Çocuğun her yönüyle eğitildiği, yetiştirildiği müessesedir aile.
İslam düşmanları ailelerin tahrip edilmesi ve toplumların yozlaşması adına bir çok çalışmalar yürütüyorlar. Meşru bir akid ile yapılmayan evlilikler baştan bozuktur. Bozuk bir temelin üzerine kurulacak bir binanın sağlam olma ihtimali yoktur.
Allah, zina denen gayri meşru ilişkiyi yasaklamıştır. Çünkü zina; nesillerin yozlaşmasına neden olur, ahlakın çürümesine, toplumun bozulmasına sebep olarak adeta virüslü bir hastalık gibi aileyi çökertir yok eder. Bu nedenle İslam düşmanları aileyi yok etmek için çaba sarf ediyorlar.
Zina âyet ve hadislerde kesin bir şekilde yasaklanmıştır ve haram kılınmıştır. Zira Âyet-i Kerime’de “Zinâya yaklaşmayınız!..” (el-İsrâ, 32) emrine titizlikle uymak gerekir. Bu âyet-i kerîmede zinâ bir tarafa, ona yaklaştıracak davranışlar bile yasaklanmıştır. Zina, öteden beri insan aklının, ahlâk ve hukuk nizamlarının ve diğer semâvî dinlerin tamamen yanlış ve çirkin gördüğü bir davranış olup İslâm’da da büyük günahlardan sayılmıştır.
İslam ise evlilik müessesesiyle gayri ahlaki bir şekilde kadını istismar etmeye götürecek bütün unsurların önüne set çekiyor. Gayri ahlaki yolların önüne geçmek için gençlere aile bilincinin aşılanması gerekiyor.
Peygamber (sav) bir hadisinde “Üç sınıf insan var ki, onlar kendilerini Allah’ın rahmetinden uzak tutarlar. Bunlar elinde kamçı olup da insanlara eziyet eden, hür bir insanı satıp da parasını yiyen ve insanlar arasında fitneyi yaygınlaştıranlardır.” diye buyuruyor.
Evlenecek gençlerin doğru bir aile yuvasını kurabilmeleri noktasında kız babası ve erkek babası kendi imkânları ölçüsünde el ele verip onlara bir aile yuvası kurmalıdır. Bu yuva da şüphesiz ki İslamı ve ahlaki temeller üzerine kurulur.
İslâm müslümanların evlenip yuva kurmalarına büyük önem verir. Kur’ân-ı Kerîm’de, “Size onlar sayesinde veya onlarla huzur ve sükûnete ermeniz için kendi cinsinizden eşler yaratması ve aranızda sevgi ve merhamet halketmesi O’nun kudretinin alâmetlerindendir. Bunda düşünen bir topluluk için işaretler vardır” (Rûm süresi 30/21) buyurulmaktadır.
Peygamber Efendimiz buyuruyor: “Nikah (evlenmek) benim sünnetim (yolum)dur. Kim benim bu yolum ile amel etmezse (bundan yüz çevirir) ise benden değildir. Ve evleniniz çünkü ben (kıyamet günü diğer) ümmetlere karşı sizin çokluğunuzla iftihar ediciyim.” ( İbni Mac’e- Nikah-1).