Canlı…
Mükellefiyet…
Sevap – Günah..
Vicdan – Merhamet
Evet bugün, son yıllarda artan “hayvana şiddet” konusunu işlemek istedim. Zira vicdanlar rahatsız. Yapılan işkenceler, çektirilen eziyetler, yaralamalar ve öldürmeler toplumu rahatsız edici boyutlarda…
Allah’ın sessiz ve sakin kulları, bizleri bakmakla mükellef kıldığı evcil hayvanlardan tutun da, yaban hayvanlarına kadar hemen her canlı, insanoğlunun hedefinde. Kimileri avlanma adı altında vahşice katledilmekte, kimileri adak-kurban adı altında kurallar dışı adeta işkence çektirilerek kesilmekte, kimileri bir anlık kızgınlık neticesinde tekme tokat sakat bırakılmakta ya da öldürülmekte, kimileri de şizofreni hastaları (!) insanlar tarafından zevk uğruna, vicdanları büyük ölçüde rahatsız etmekte. Karşı duruş sergilemeye zorlamakta ve hatta felaket sonuçlara sebebiyet vermekte.
Örneğin ben yaklaşık beş yıldır kendimi sokağımızın hayvanlarına adamış durumdayım. Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan, Sokak canlarını koruma kollama sertifikam var. Kendi evimde aile ferdi olarak baktığım iki kedim vardı. Biri normal 13 yıl yaşadı ve melek oldu. 6 yaşına giren görme (iki gözden) engelli diğer kedim bizimle birlikte. Bize zerre kadar bir olumsuzluğu, engeli, zararı kesinlikle yok. Tam aksine seslere duyarlı, kulak kabartıp eve birilerinin gelip gelmediğini, kapıda birilerinin olup olmadığını adeta haber veriyor. Kumu balkonda. Yaz kış çişini ve kakasını gider yapar gelir. Kapı kapalı olduğunda da bize gelir miyavlar, “ne istiyorsun kızım” dediğimizde bizi arkasından kapıya götürür açtırır ihtiyacını görür gelir. Maması –suyu banyoda. Bitmişse bize söyler adeta. Bugüne kadar evin herhangi bir köşesine ne çiş, ne de kakasını yapmıştır. Hatta bazen midesi bulandığında bile kapıya koşar bize açtırır balkona çıkar.
Kedimin adı Şanslı. Kısırlaştırdım. Hikayesini bir başka yazımda ele alırım.
Ancak sokak canlarımız o kadar şanslı değiller. Ev kedisi kadar bakımlı, yazın sıcağından, kışın soğuklarından korunur değiller. Bizlerin bakımına, ilgisine muhtaçlar. Hayırsever dostlarımın aylık katkılarıyla 10 ile 15 arasında kediye bakıyorum. Yaz ve kış şartlarından en az etkilenecek şekilde bakmaya ilgilenmeye çalışıyorum.
Sayı değişiyor diyorum çünkü ya birileri beğendiğini sahiplenip alıp gidiyor, ya birileri trafik kazasına maruz kalıyor, ya vadesi yetip ölüyor, ya da benim sokakta bakılıyor diye getirip bırakıp gidiyorlar! Özellikle ev kedilerinin bırakılması onları çok üzüyor. Sokak hayatına alışkın değiller. Diğer kediler yabancılıyor, dövüyor, mamaya yaklaştırmıyor, mekan sahiplenme vs. İşte bunlar ister istemez özel ilgi istiyor, ortama alıştırılıyor, kaynaştırılmaya çalışılıyor.
Sabah erken yağmur – soğuk demiyor öncelikle onlarla ilgileniyorum. Çünkü onların açlığı, üşümeleri, ya da sokakta sabahlamaları bana acı veriyor. Kendim kahvaltı yapmadan onlara yaptırıyorum. Günler uzun olduğunda üç öğün mama yiyorlar. Havalar soğuk olduğunda da çok yiyorlar. Yani yardım almasam mümkün değil doyurmam. Buradan yardım eden hayvan ve hayırsever dostlarıma çok teşekkür ediyorum.
Tüm bunların üstüne gerek gördüğüm ve şahit olduğum hayvana işkence, tekme tokatlar, görsel ve sosyal medyadaki akıl almaz işkenceler, zulümler, öldürmeler bir insan olarak içimi sızlatıyor. Müdahale edebildiklerimize ediyorum, amma edemediklerime de kahrediyor, üzülüyorum.
Onun için bugün bu konuyu işlemek, dikkat çekmek ve uyarmak için ele aldım. Halkımızın büyük çoğunluğu Müslüman, onun için de hadis ve ayetlerden alıntı yaparak daha da dikkat çekmek istedim. Umarım okuyanların bir nebze olsun dikkatini çekerim diye düşündüm.
Alıntıdır
“O ki yarattığı her şeyi güzel yaratmıştır.”( Secde sûresi: 7)
“Hayvanları da O yaratmıştır” ( Nahl sûresi: 5)
Kur’an- ı Kerim, hayvanların da ümmet oluşu ile ilgili çok önemli bir ifadeye ve hayvanlara merhametli davranılmasına ilişkin dikkat çekici sûrelere sahiptir. Bu noktada, hayvanlar hakkındaki kul hakkı konusu da gündeme gelmektedir. Bunun yanı sıra, hayvan hakları üzerine pek çok Hadis- i Şerif bulunmakta ve İslam tarihinde önemli yerleri olan zatlar; yaratıcı gücün insanlar için en güzel tezahürlerinden olan, onun isim ve sıfatlarını tespih edip zikreden hayvanlara ve dolayısıyla doğaya da duydukları sevgi ile insanlığa çarpıcı mesajlar vermektedir. Ayrıca, çeşitli belge ve eserlerden edinilen bilgiler doğrultusunda, Osmanlı İmparatorluğu da hayvan hakları konusundaki duyarlılığı ile hayranlık uyandırmaktadır.
Hayvan sevgisi ve hayvan haklarının önemi üzerine nassları (ayet ve hadisleri) ve rivayetleri incelediğimizde, toplumdaki yaygın, salt “Allah onları bizim için yaratmış, istediğimi yaparım.” yahut “insan dururken kedi- köpeğe merhamet gösteriyorlar.” reaksiyonlarıyla oldukça zıt bir biçimde, İslam dininde hayvan severliğin ve hayvan haklarının ne denli önemli olduğunu ve bu konudaki hassasiyeti açık bir şekilde görmekteyiz. Dikkate aldığımız tüm bu verilere dayanarak özetlemek gerekirse şu sonuçlara varıyoruz:
- Hayvanlar birer ümmet teşkil ederler.
- Hayvanlara işkence edenler lanetlenmiştir.
- Hayvanlara yapılan fiziki işkencenin yanı sıra manevi işkence de yasaklanmıştır.
- Her canlıya su vermek sevaptır.
- Hayvanlar birer ilahi emanettir, onlara iyi davranılmalıdır.
- Dilsizler (hayvanlar) hakkında hayırlı olunmalıdır.
- Kim bir serçeyi hatta ondan daha küçük bir canlıyı öldürse kıyamet gününde davası görülür.
- Hayvanlara sert davranılmamalıdır. Merhametten mahrum olan, her türlü hayırdan mahrumdur.
- Hayvanların temizlik, bakım ve gıdalarına özen gösterilmelidir.
- Hayvanların fıtrat harici işlerde kullanılmaları İslâm’a aykırıdır.
- Hayvan dövüştürmek yasaktır.
- Hiçbir canlı, atışlara nişan yapılmamalıdır.
- Eğlence amaçlı ve doğal dengeyi bozan avcılık yasaktır. Kim av peşinde koşarsa gafil olur.
- Hayvanların aşırı çalıştırılmaları, sırtlarının iskemle gibi kullanılması yasaktır.
- Hayvanlara güçleri ölçüsünde yük vurulmalıdır.
- Yolculuk sırasında verilen molalarda hayvanların ihtiyaç ve istirahatının sağlanması insanlardan önce gelmektedir.
- Süt sağımında dahi hayvana zarar vermemek için tırnaklar kesilmiş olmalı, hayvanın yavrusuna da süt ayrılmalıdır.
- At sahipleri, atları beslemekle ilahi yardıma ererler.
- Atlar boş yere koşturulup onlara eziyet edilmemelidir.
- Evde kedi beslemek sevaptır, kediler evin bereketini artırır.
- Kedi aile fertlerinden biridir, çocukların merhamet duygusunu geliştirir.
- Develerin kuyruk tüylerinin dahi kesilmesi yasaklanmıştır. Hz Muhammed, bir gün yolda yüzünden dağlanmış bir merkep görünce ”Allah’ın laneti onu dağlayanın üzerinedir” demiştir.
- Kuşların yuvaları bozulmamalı, yumurta ve yavruları alınmamalıdır.
- Bazı vahşi hayvanların derilerinin elbise, eyer vb şeklinde kullanılması yasaktır.
- Karınca, kurbağa, arı vb hayvanların öldürülmesi yasaktır.
- Hayvanlara yapılan zulüm, insanlara yapılan zulümden daha günahtır ve bunun azabı da daha ağırdır çünkü helalleşme ve müsamahasını alma imkânı yoktur. ?
Sözün Özü!
Lütfen duyarlı olalım. Onların zaten dünyalarına fazlasıyla müdahalemiz var. Doğal alanlarını ellerinden almış durumdayız. Bize verilen bilgilere göre sokak canları kedi ve köpeklere sadece sabah kahvaltısı verilmeli ki diğer zamanlarda avcılıklarını devam ettirebilsinler! İyi de apartman aralarına sıkıştırılmış, apartman bahçesine bile müsaade etmediğimiz bu canlar neyi avlayacaklar? Avlayacakları ne kaldı ki tok yatıp uyuyacak, varsa yavrularını emzirecek ve insanlara saldırmayacaklar?
Mustafa Kemal ÖZGÜRSOY