Bazı insanlar var. Hayatıma bir şekilde girdiler ve düşüncelerimde köklü değişiklikler yaptılar. Okuduğum onca etkileyici kitaba rağmen karşımda ete kemiğe bürünmüş
olmalarıydı belki sebep…
Bunlardan birini yıllar önce tanımıştım. Genç, güzel bir anneydi. Çok tatlı, üç yaşlarında bir çocuğu vardı. Çocuğun babası resmi nikah yapmadıkları eli yüzü düzgün bir gençti.
Ona sormuştum. Böyle bir ilişkiye nasıl güvendin?
Doğru dürüst bir işi bile yok…
O da bana cevap vermişti. Ben ona güvenmedim. Çocuğumu kendi başıma büyütebilirim.
Bu büyük sorumluluğu hangi motivasyonla aldığını merak ettim. O da bana anlattı…
“Bir gün babam beni karşısına aldı ve uzun bir konuşma yaptı. ‘Bak kızım çok başarılı bir sanatçısın.(Kendisi senfoni orkestrasında viyolonsel çalıyordu.)İyi bir işin var. Yeterince de kazanıyorsun.
Ancak hayatında nelerin önemli olduğunu düşün. Çevremiz kendini sadece kariyerine adamış yaşlı kadın profesörlerle dolu.
Ancak hiç birinin yaşama güçlü bir bağı yok. Bir çocukları olsaydı durum daha farklı olurdu. Özellikle bir kadın için çocuk hayata önemli bir anlam yükler. Bir erkek olsaydın seninle aynı konuşmayı yapmazdım.
Her şey zamanında güzel. Uzun zaman beklemeden bir yuva kur. Biz seni her konuda destekleriz…’
O konuşmadan sonra çevremdeki kariyerini seçen kadınları daha iyi gözlemledim. Babama hak verdim.
Aynı milliyetten olmasak bile beğendiğim kişiyle hayatımı birleştirdim.
İyi ki de bu kararı vermişim. Oğluma her baktığımda babama minnet duyuyorum.”
Bu bakış açısı bana toplumun yüklediği değerlerle taban tabana zıttı. Bir kadın nasıl sadece kendisine güvenerek çocuk büyütmeye karar verebilirdi? Bir baba nasıl kızına mutlaka çocuk sahibi olmalısın diyebilirdi? Belki de bekâr bir anne olarak yoluna devam etmesi gerektiğinde üzerindeki toplum baskısını ne olacaktı?
Sonra farkettim. Bunlar sadece benim kültürümün sorunları. Kafamda oluşan sorular Türkiye’ye ait…
Bizse Kırgızistan’dayız…
Bir kadın için hayatın anlamı böyle mi olmalı, bilemem…
Bildiğim tek şey bir toplumda kadının, birey olarak var olabilmesi paha biçilemez…