İnsan: “Eşrefi Mahluk!” yaratılanların en şereflisi. Bu tanım Cenab-ı Hakkın kulunu yaratırken ifade ettiği ve meleklerine secde etmelerini istediği bir tanımdır. Secde insana değil insanı yaratan Yüce Allah’ın büyüklüğüne şükür secdesidir. Malumunuz Şeytanın buna itirazı olmuş ve huzurdan kavuşmuştur. Onun için deriz ki:”Kovulmuş Şeytanın şerrinden Allah’a sığınırım!”
Yaratılmışın en şereflisi olan insana da şereflice yaşamak yaraşır! Herkesin kabul ettiği gibi: Hayat bir sınavdır? İnsanoğlunun bu sınavı başarıyla geçmesi gerekir. Yani Ya sınavı kazanacak, ya da kaybedecek? Bunun şartları da belli. Nasıl diyeceksiniz? Onu yaratan Yüce Mevla sınavı kazanmanın şartlarını da kendisi kullarına gönderdiği elçilerle tebliğ etmiştir.
Böyle bir girişten sonra konuya dönmek istiyorum. İnsanın yaratılış gayesi insan olmak ve insanca yaşamaktır. Bir başka ifadeyle eşrefi mahluk olan insana hizmette yarışmak ve Allah’a kul olabilmektir.(Bazılarımız bu görevini unutmuş olsalar bile…)
Hakk’ın rızası halkın mutluluğuna bağlı! Yani halka hizmet ederek Hakka kul olmayı murat edeceksiniz! Bunu hayatın tüm alanlarına indirgemeniz mümkün. Sözün özeti: İnsana hizmet ederek Allah’ın rızasını kazanmaya çalışmak! Bu sözümüzü doğrulamak için de şu tanımı yapıyoruz: “ Halka hizmet Hakk’a hizmettir!”
Hayatınız boyunca doğru ve dürüst olarak yapacağınız her çalışma, tuttuğunuz her iş, insanı mutlu etmeye yönelik çalışmadır. Kulunu memnun ederek Allah’ın rızasını kazanmayı murat ediyorsunuz. Ne iş yaparsanız yapın, neyle uğraşırsanız uğraşın, adaletli, dürüst ve Hakkın rızasına yönelik tüm çalışmaların altında kulu memnun ve mutlu etme amacı yatmaktadır.
Dürüst olmak, ahlaklı davranmak, insanlara yardım etmek, yalandan dolandan uzak durmak, insanları mutlu etmek, helal kazanıp helal yemek; bu amaç için yapılan işler değil midir? Bütün bunlardaki amaç insanı mutlu etmek ve kardeşçe yaşamaktır. Ama maalesef insan bu amacı şana, şöhrete, makama, mevkiye ve paraya kurban vermiş ! Yaratılış gayesinden de uzaklaşmıştır!
Hayatımızın her alanında, yaşamımızın her devresinde temel düstur insana hizmet etmek ve Hakkı memnun etmektir. Bu güzellikler insana sınavı kazandıracak, hayatı güzelleştirecek ve Hakkın rızasına ulaştıracaktır. İnsana hizmeti Allah’a olan kullukla ve ibadetlerle süslediğinizde hayatın gayesini yakalamış olacaksınız ve ilahi huzura sınavını kazanmış olarak döneceksiniz. Doğru mudur?
Son sözümüz şu: Hayatın her alanında insana hizmeti kutsal kabul etmek. Bu şuurla yaşayıp, bu şuurla hayatınızı tanzim ederek kardeşçe yaşamayı öğrenmek !.. Yaşadığımız dünyayı cennet gibi süsleyen Mevla bizi kardeş olarak yaratmış, ki: Allah’ın Rızasını kulunu memnun ve mutlu etmekte arasınlar diye !.. Haram ve helalin amacı da bu değil midir? İbadetler kendisini eşref-i mahluk olarak yaratan Rabbine karşı kulluk görevini yerine getirmek içindir! İnsanı olgunlaştırır ve Allah’a yaklaştırır…