Değerli meslektaşım Sayın Hikmet Koca, CHP hakkında yazmış olduğu yazısında, kendi düşünce ölçeğinde yapmış olduğu tespitlerini, kendisinden izi alarak köşemde yayınlıyor ve kendisine bu duyarlılığından dolayı da teşekkür ediyorum.
Sevgili okurlarım, Sayın Hikmet Koca, düşünce yazısına aynen şöyle başlıyor.
“Değerli Dostlar; Son yapılan milletvekili ve Cumhurbaşkanı seçimlerinde CHP beklediği sonuçları alamadı. Herkes hayal kırıklığı yaşıyor. Kızmak köpürmek, çekil artık hiddetlenmeleri, sen kaldığın sürece oy yok çekil git demeler, vs. vs. Sosyal medya çalkalanıyor. Ahkâm kesen kesene. İnsan gülmeli mi ağlamalı mı bu duruma bilmem ama benim içim kan ağlıyor? Zaman zaman asabım bozuluyor, sinir krizine giriyorum.
Bu çok az çalışan kafam seçimlerin neden kaybedildiğini buldu nihayet. Vardığım sonuca kesinlikle şaşırmıyorum. Bakın neden.
Çok partili siyasi sürecin başlangıcından beri seçim kazanan liderlere bakalım şöyle;
Adnan Menderes girdiği her seçimi kazandı, çünkü parti teşkilatı üyesi müyesi yoktu.!
Süleyman Demirel seçimleri hep tek başına kazandı.
Turgut Özal seçim galibiyetlerini hep tek başına aldı.
R.Tayyip Erdoğan teşkilat meşkilat gerekmez, tek başıma ben yeterim dedi ve bütün seçimleri kazandı.
İsmet İnönü bütün seçimleri kaybetti, çünkü tek başınaydı!
Bülent Ecevit hiç tek başına iktidar olamadı, çünkü seçime o da tek başına giriyordu!
Deniz Baykal ‘Az olsun benim olsun’ yakıştırmalarıyla ömrünü tüketti! (Sağlığına kavuşması temennisiyle)
Kemal Kılıçdaroğlu için ne demeli ki. Dokuz seçim kaybetti. Seçimlere tek başına mı girdi, hayır. Teşkilatı var mıydı, evet. Şimdi burada bir nokta değil bir virgül koyalım. İşte sinir krizine girme sebebim. Neymiş bakalım.
Baskın seçim önseçim yapılmasına olanak tanımadı, merkez yoklaması yapıldı.Listeye giremeyenler, sırasını beğenmeyenler, benim adamım niye aday yapılmadı diyenler,Genel Merkezin kontenjan uygulamasını beğenmeyenler( Konya sıralaması haklı tepkiler aldı,ben dahil hiç kimse sıralamayı içine sindiremedi.Diğer İllerdeki sıralama ne getirdi ne götürdü bilmiyorum) doğu ve güneydoğu bölgelerinde sandık kurullarına adam bulunamamasının sebebini sorgulamayanlar,, birçok CHP li kadın seçmenin İyi Partiye oy vermesinin sebebini kavrayamayanlar ve HDP barajı geçsinde Ak Parti fazladan milletvekili kazanmasın diyenler(Bu konuda kendilerince haklı olanlara söylenecek bir şey yok, düşüncelerinde samimi olabilirler,) HDP nin baraj sorunu yaşamayacağını görememiş olanlar, okey masasının başından kalkamayanlar ve UMUDU tek kişiye bağlayanlar, küresel gücün ve işbirlikçilerinin şeriat özlemcilerinin, boğazına kadar pis işlerin bataklığına batmış tarikatların ulaştığı gücün halifelik ve padişahlık rüyası yaşayanların, Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlarının varlığından haberdar olmayanların nasıl ikna edileceğine ortak akılla çözüm bulmak yerine, bencil ve kıran döken, adayın vaatlerinden başka halka söyleyecek sözü olmayanlarla elde edilecek başarı yada başarısızlığın boyutu ancak ve ancak bu seçim sonuçları kadar olurdu. Güleriz ağlanacak halimize. Benzeri bir tablo da, Muharrem İnce’ye sen niye seçimi kazanamadın diye sormak yerine sen neden seçim kaybettin çekil diyerek, Kılıçdaroğlu’na olmadık sözler söyleyenler, çocukların ‘Ben yapmadım o yaptı”deme psikolojisini kendilerine yakıştıranlardan canla başla çalışan değerli partilileri ayırarak şu hatırlatmayı yapmayı da görev sayıyorum. Derme çatma kadroları ve CHP Programının çok kötü taklidi gibi bir programla 1983 seçimlerine giren Halkçı Parti bile % 33 küsur oy almıştı. Bırakalım kırk yıllık psikolojik sınırı aştım falan filan gibi sözleri. Bu, bir kişinin kendini partinin önünde görmesi demektir ki söyleyene bir şey kazandırmayacağı gibi partiye de büyük zarar verecek olan bir söylemdir.
Şimdi noktayı koyuyorum. Kılıçdaroğlu seçimlere tek başına girdi ve kaybetti değil mi?
Kurultay çıkışı umarım partide tamiri mümkün olmayan tahribatlara yol açmaz.
Hoşça kalın.
Hikmet Koca
Değerli meslektaşım, CHP hakkında yapmış olduğun tespitlerine sonuna kadar katılıyorum. “Ancak, göz göre göre yıkılacak duvarın altında günü gün edenlere ne demeli.” Nasrettin Hocaya sormuşlar, “Hocam gördüğün bu duvar yıkıldı, altında çok adam kaldı. Bu adamlardan kimileri öldü, öldü kimileri yaralandı. Sizce bu duvarı örenin cezası ne olur, demişler.” Nasrettin Hocanın vermiş olduğu cevap aynen şöyle olmuştur. ” Ya dostlar öncelikle duvarı örende kabahatli görünüyorsunuz. Peki, yıkılacak durumda olan bu duvarın altında oturanların hiç mi kabahati yoktur.” Diyor.
Değerli meslektaşım, CHP. nin bu günlere gelinceye kadar iktidar olamamasının sebeplerini düşünen bir eğitimci, sivil toplumcu ve on yıllık bir CHP çatısı altında, siyaset yapan birisi olarak yaşadıklarım ve gördüklerimden dolayı çok üzüldüğümü bilmenizi istiyorum. Sivil Toplum ve siyası çalışmalarımda gönül rahatlığı içinde gördüklerim ve yaşadıklarım her zaman çıkar ilişkilerini ön plana çıkardığını gördüm. Parti içinde bir takım ilişkilerle yer alan ve oluşum sağlayanlar, istediklerini elde edenler olmuşlardır. Zihniyet değişmediği sürece, kim gelirse gelsin, chp. Hiç biz zaman iktidar olmaz diye düşünüyorum.
Sonuçta ortada, sözüm ona hazıra konmak isteyenlerin yine keyfiliğini yaşamaktayız.
Mürsel ADIGÜZEL
Eğitimci Yazar ve Şair