Biyoekonomi ile bitki – hayvan ve diğer canlıların araştırma, geliştirme, üretim ve kullanımı için artı değerler üretilerek ekonomik kazanç sağlanması hedeflenmektedir. Aynı yaklaşımla tarım da, artı değerlere ulaşmak için yoğun araştırma yatırımlarına gereksinim duyar. Günümüzde özellikle nüfus artışı, gıda krizi, küresel ısınma gibi nedenlerle, birim üniteden maksimum verimin sağlanma konusu öne çıkmaktadır. Gerek bitki ve gerekse hayvan ıslahı ile bugüne kadar görülmemiş performansta yeni genotiplere ulaşılmıştır. Örneğin, bir dekardan 2,24 ton [1] çeltik hasadına olanak verecek çeşitlerin ıslahı gibi (Türkiye’de çeltik verimi 0,8 ton/da). Gelecekte geliştirilecek yeni çeşitler bu sınırları da zorlayacaktır. Aslında yarının gıda gereksinimi için, ekim alanları değişmese dahi (azalacağı beklenmektedir), her ürün için verimin sürekli artırılması zorunlu görünmektedir. O nedenle GEN’e yatırım karlı bir yatırım olmanın ötesinde stratejik bir yatırımdır [2].
Yeni çeşitlerin geliştirilmesi bitki ıslahı ile sağlanmıştır. Seleksiyonların başarıları sınırlandığında, yapay popülasyonlara gereksinim duyulmuş ve melezlemelerle kromozom aktarmaları başlamıştır. 1910’larda HİBRİT GÜCÜ veya MELEZ AZMANLIĞI gibi performans artışları sağlanmaya başlanmıştır. Bu evrede, tür içi ve türler arası melezlemelerle “YEŞİL DEVRİM [3]” gerçekleştirilmiştir. Salt bitki boyu kısaltılarak daha fazla verim sağlanmış ve böylece 1990’larda ikiye katlanan dünya nüfusunun gıda gereksinimi karşılanmıştır.
Genelde bir çeşidin ıslahı için 12-15 generasyon (bir yılda iki, üç generasyon üretilebilir) gibi süre gerekmektedir. 1940’larda başlatılan mutasyon ıslahında ise tek gende kalıtsal değişim hedeflenmiş ve bugüne dek 3000 civarında yeni genotip tescil edilerek tarıma kazandırılmıştır.
AB’de bitki ıslahının sosyal, ekonomik ve çevresel katkılarının neler olduğunu saptamaya yönelik bir araştırmada [4], 2000-2013 yılları arasında bitkisel üretimde verimin %16 arttığı ortaya çıkmıştır. Verim artışında ilaç, gübre, tohum ve diğer girdilerin toplu kullanımı etkili olmuştur. Fakat bitki ıslahı ile geliştirilen yeni çeşitlerin; yani tohumun; verim artışındaki payının %60 – 80 oranında olduğu tahmin edilmektedir. Söz konusu bu araştırmaya göre, bazı bitkilerin ıslahı ile yıllık %2,5’lara (şeker pancarı) varan bir artış sağlanması oldukça çarpıcıdır. 1990’larda başlayan gen aktarımları ile gelen GDO’lar, her yıl işlenen dünya tarım arazilerinin %13’ünde ekilmektedir. 2010’lara gelindiğinde ise, gen aktarmaya gerek kalmaksızın, genom içi düzenlemelerle yeni genotipler elde e dilmeye başlanmıştır.
Yeni bitki ıslah teknikleri (YBIT) diye de tanımlanan bu genom düzenlemeleri bir seri yeni gen mühendisliği yöntemlerini kapsamaktadır. Testbiotech Factsheet 22-1-2015 [5]‘e göre bu yöntemler “tilling, protoplast fusion, cisgenesis, oligonucleotide techniques, CRISPR-Cas, ZEN, TALEN, zinc finger nucleases, meganucleases ve epigenetics” başlıkları altında toplanmaktadır. Fakat bunlardan “CRISPR-Cas” üstünde en çok durulan kategoridir. Bu yöntemlerde, GDO’lardaki gibi dışarıdan herhangi bir gen transferi söz konusu değildir. Tersine, hedeflenen genin, işlem aşamasında uygulanan geçici DNA kesici enzimler yardımı ile susturulması, etkisinin artırılıp azaltılması, mikro-mutasyona tabi tutulması gibi genom içi uygulamalarla yeni genotipler yaratılmış oluyor. Doğal olarak bu yöntemler gen haritaları çıkartılan bitkilerde uygulanabilirler.
Söz konusu YBIT, diğer bitki ıslah yöntemlerine göre ucuz ve zaman kazandırıcıdır. Nitekim daha şimdiden küçük bir Kaliforniya şirketi, yabancı ot ilacına dayanıklı kolza çeşidini, ABD ve Kanada’da pazarlamak üzere tescil ettirmiştir. Çin’de küllemeye dayanıklı buğday, Japonya’da raf ömrü uzatılmış domates, Birleşik Krallık’ta dormansi sorunu çözülmüş arpa genotipleri de yine CRISPR yönteminin yeni ürünleri olarak yakında pazara girebilecektir. Aynı yöntemin Birleşik Krallık’ta hayvan ıslahında da kullanıldığı ve boynuzsuz sığır ıslah çalışmalarının kısa zamanda sonuçlanacağı beklenmektedir.
GDO’ya karşı olan AB’de, bu teknikler tohum sektörünün dikkatini çekti. Ve şu anda, dünyadaki YBIT ile ilgili araştırmaların %46’sı AB kaynaklı. Ne var ki bu teknikle geliştirilen çeşitlerin tescili, GDO’ları da kapsayan yönerge ile aynı kategoridedir (Directive 2001/18/EU). Gerçekten de söz konusu biyogüvenlik mevzuatına göre “geleneksel yöntemler dışında, modern gen mühendisliği yöntemleri ile geliştirilmesi” nedeniyle GDO ve YBIT ürünlerinin tescili farksızdır. Halbuki 2000’li yıllarda devreye giren bu yönerge, bitkinin kendi genomu içinde yapılan gen mühendisliği uygulama ve bulgularından önce çıkarılmıştı.
Durum AB’nin yetkili organlarında değerlendirilmektedir. Fakat YBIT ve GDO hala aynı kefeye konduğu takdirde, bundan AB tohum sektörü çok zarar görecektir. Çünkü birçok risk analizi gerektiren GDO’lu çeşit adaylarının tescil masrafları, onlarca milyonluk bütçeler gerektirmektedir ve şu anda YBIT’i kullanan AB firmalarının %90’ı KOBİ, yani söz konusu tescil masraflarını kaldıramayacak küçük işletmelerden oluşmaktadır. O nedenle, eğer YBIT için ayrı bir yönerge çıkarılmadığı takdirde bundan, yalnız küçük tohumculuk kuruluşlarının rekabet güçleri olumsuz etkilenmekle kalmayacak, yenilikçi bilim bundan darbe alacaktır!
[3]1960’larda Nobel ödüllü Dr. Bourlogh ve ekibi buğday ve çeltikte bitki ıslahı bitki boyunu kısaltarak sağladıkları verim artışı ile ikiye katlanan dünya nüfusunun gıda gereksiniminin karşılanmasını sağlamışlardır.
[4] http://bit.ly/1Uq6m9w
[5] http://bit.ly/1fJLKrJ
Not: Bu yazı, “http://bit.ly/22Ny9WD” sitesinde aynı başlıkla yayınlanan analizden özetlenmiştir.
1964 yılında Ankara Üniversitesi'nden mezun olan Nazimi Açıkgöz, 1972 yılında Münih Teknik Üniversitesi'nde doktora derecesini aldı. 1972-1973 yılları arasında TÜBİTAK'ta çalıştıktan sonra Ege Üniversitesi'ne katıldı ve 2009 yılında emekli oluncaya kadar orada çalıştı.
Çeltik ıslah çalışmaları CENTO, NATO, IAEA ve TÜBİTAK tarafından desteklendi ve sonunda bir çeltik çeşidi “TOAG92” tescil edildi.
Tarımda bilgisayar kullanımı üzerine çalışmaları tohum veritabanı yönetim sistemi ile biyoistatistik üzerine yoğunlaşmış ve TARIST (Agrostatistics) paketi geliştirilmiştir. Bu uygulama hala bu alandaki tek Türk yazılımıdır.
1996-2016 yılları arasında, aylık elektronik haber dergisi “agbiyotek” in de (http://agbiyotek.com/) yöneticiliğini yapmıştır.
1998-2004 yılları arasında yöneticiliğini yaptığı Ege Üniversitesi'nde “Tohum Teknolojileri Uygulama ve Araştırma Merkezi”nin kurucularından biridir.
Düzenlediği bilimsel etkinliklerden bazıları:
CENTO'nun desteğiyle Güncel Pirinç Yetiştirme Tekniği ve Yeni Çeşitlerin Yetiştirilmesi (1978 - İZMİR)
Tarımda Bilgisayar Uygulamaları Sempozyumu 1994-İZMİR,
ITAFE'03 - Uluslararası Tarım, Gıda ve Çevre Bilişim Teknolojileri Kongresi 7-10 Ekim 2003, İzmir
Enerji Bitkileri ve Yeşil Yakıtlar sempozyumu 14-15 / 12/06 İzmir (www.enerjibitkileri06.ege.edu.tr)
2005-2007 yılları arasında FAO, GEF, UNDP, UNEP, UNESCO, Dünya Bankası ve DSÖ tarafından yürütülen "Uluslararası Tarımda Bilim ve Teknolojik Gelişmeler" projesinde yazar olarak yer aldı. (http://www.agassessment.org/)
Serbest yazar olarak tohum ve tohum teknolojisi, tohum stratejisi, agrobiyoteknoloji, iklim değişikliği ve tarım ile ilgili pek çok portalda yayın yapıyor:
http://blog.milliyet.com.tr/gidakrizivebilim
https://nazimiacikgoz.wordpress.com
https://geneticliteracyproject.org/
https://nacikgoz.blogactiv.eu/
Ayrıca IPCC İklim Değişikliği ve Arazi Özel Raporunda (2019) İnceleme Editörü olarak görev almıştır (https://www.ipcc.ch/srccl/).
Halen haftalık bir e-dergi yayınlamaktadır: "Haftalık Bitki Islahı" (https://paper.li/e-1578347400#/)
Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.
Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.
Yayın Kurulu
Kent Akademisi Dergisi
Ayın Kitabı
Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,
Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.