Dedelerimiz anlatırdı savaşları, yıkımları sonunda kazanılan zaferleri… Savaşın soğukluğunu hissederdi anlatırken atalarımız, biz de üşürdük de sobanın yanına kıvrılır sessiz dinlerdik.
Sobanın üstünde pişen kestanelerin sıcaklığı ile ısıtırdık içimizi buruk bir sevinçle sonu savaşın bitimi olduğundan…
O kadar büyük sıkıntıdan, torunlarına yani bizlere kin ve rekabet kalmış, yaşananlardan ders değil.
Nefret, şiddet, kin duyguları derinden derine, içimizi sessiz pompalayarak bugünlere kadar gelmişiz. Günlük yaşamada yüzlerimize maske takıp içimizdeki birikimleri yeniden sessiz ve gizli savaşa dönüştürmüşüz.
Olacağı buydu zaten.
Koca koca duvarlar yıkılıp ülkeler dağıldı artık sulh’u ilan ettik de hepimiz kardeşiz dedik… Yalandı! Külleyen yalan!
O zamanlar “artık savaş bitti” bize de masalları kaldı dedikti tam… Nerde? Eski savaşlar yoktu görünen, ya bu?
Günlük yaşamımızda gizliden savaşıp durduk. Şiddeti, öfkeyi hırs gibi duyguları içimizden atamadık bilincimize biriktirdik. Temizlenemeyen zihinlerin ve bilinçaltının birikimlerin sonucu bu…
Tüm ilişkilerimizde sevgiyi değil savaş sonuçlarını beynimize kazıdık.”Sen değil, ben kazanacağım.”
Ve ya “Mutlaka ben kazanacağım.”
Sonucu kan- revan olmasa da birbirimize göndermeler yaptık. Sözlü ve sözsüz gönderdiğimiz mesajlar, bu da yetmedi herkes kendi menfaatini düşünür politikasıyla, ya da “bana ilişme seninle işim olmaz” düşünceleri aradaki insanlık-sevgi bağını dipten çürüttü.
Savaş yapmadık ama bu ilişkiye sessiz duran kocaman bir isim bile koyduk: Rekabet…
Kendi canımızdan olan özbe-öz kardeşlerimiz bile rakiplerimiz oldu. Birlik beraberlik adı altında gizli casusluk bile yapıldı kendi menfaatimiz için.
Artık meydan muhabereleri yoktu, ama Pazar muhabereleri başladı gizli, sonra alenen…
Güya barış yaşanıyor ne yazık ki, rekabetin çatısı altında…
Savaşsa adı sessizden, casussuz olur mu? Sanayi casusları iş başına geçti. Ürettiler, tükettiler, yok ettiler.
Şimdilerde adına da “ Küresel Ekonomik Kriz” diyerek iş yerleri, koca Sanayiler tek tek Binlerce insan işsiz kalıyor. Streslerimiz, ülserlerimiz, kron- er yetmezliklerimiz ve çağın korkunç hastalıklarından biri olan kanserlerimiz yetmezmiş gibi…
Şimdi de işsizlik!
Hepsi neden oldu dersiniz?
“ Daha çok ben kazanayım, Her şeye sahip olayım” içindi.
Duygular yok içinde, sevgi hele hiç yok! Gençlerimize sağladığımız güya rahatlık adı altında ki gelecek içimizde biriken hissizliği kusmaya başladı.
Sevgilerimize hep koşul koyduk… Yalnız kendimizi düşünerek özsaygımızı dağıttığımızı fark edemedik…
Varoluşumuzun nedenini düşünmeden, her şeyi dışarıda aradığımızdan, içimizdeki sevgiyi tanıyamadık. Ve tanıtamadık.
Hadi bakalım Millet… Her şeyi parayla satın alanlar. Kaybolanları nasıl düzelteceksiniz?
Cevap kolay.”Bizim suçumuz yok ki. Dünya kan ağlıyor”.
Evet, Dünya insanı sevgisiz oluşumun ve gelişiminin can çekişini yaşıyor.
“Tamam, anladık ta senin tavsiyen ne a benim Ca-nım? Diyorsanız eğer ben “Sevgi” diyeceğim sessizce ve de bağırarak.
Artık kendimizi sarsmanın zamanı… Belki sevgi stratejileriyle bir kurtuluş bulunur.
Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.
Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.
Yayın Kurulu
Kent Akademisi Dergisi
Ayın Kitabı
Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,
Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.