Okumuyor Diye Üzülmeyin Sakın! Çocuklara Okumayı Sevdirmeye Bakın!
Hatırlarsınız; geçenlerde bir televizyon kanalının haber programında gençlere birkaç ünlü dizi yıldızının ve bir devlet adamının (siyasetçinin) fotoğrafları gösterilerek isimleri sorulmuştu. Fotoğraflardaki dizi yıldızlarının tümünün ismini söylediler, ancak orada bir siyasetçi vardı ki onu kimse tanımadı. Çok üzüldüm doğrusu, neden mi? Hadi siyasetle bürokrasi ile ne işi var onların? Diyebilirsiniz. Ancak el insaf! Yaklaşık 20 kişiye mikrofon uzatıldı, 20 kişi de mi ismini söyleyemez! Eminim bu Ülkenin en üst makamlarındaki kişilerin isimlerini sorsanız birçoğunun bilemeyeceğini düşünüyorum.
Neden bu durumdayız? Sanırım sorun; çocukların ve gençlerin belli alanlara kendilerini yönlendirmeleri, kitap, gazete, dergi, mecmua vs. okumadıkları için güncel olaylardan bihaber yaşamalarından kaynaklanmaktadır. Bu durumdan nasıl kurtulmalıyız? Eğitimle… Eğitimin de klasik metodolojilerden farklı yapılması durumunda faydalar getireceğini düşünüyorum. Geleceğimizi oluşturacak çocuklarımıza ve gençlerimize okumayı öğretmek ve sevdirmek zorundayız.
Genç arkadaşlarımı suçlamak gibi bir niyetimin olmadığını belirtmek isterim. Anne-baba ve eğitimcilere bu bağlamda çok görev düştüğü de yadsınamaz. Eğitim, ailede başladığına göre çocuğa okumayı sevdirecek davranışlar sergilemek başta ailenin görevidir. Bunu nasıl mı yapacağız?
Özellikle, çocuğunuz konuşmayı öğrenirken ona kitaplardan bir şeyler okumak çok önemlidir. Onların zihinsel, duygusal ve sosyal gelişimi küçük yaşlarda şekillenmektedir. Kitaba ilgi, okumayı öğrenmeden başlatılmalıdır. Kitabı, çocuk anne ve babası kendisine masal okurken tanır. Kitap okunan çocukların yaratıcılıkları ve hayal güçleri zenginleşir, kelime hazineleri gelişir. Hem farklı cümle kurgularını, hem de harfleri öğrenme imkânına sahip olacaklarından, ilköğretime başladıklarında diğer çocuklara kıyasla daha avantajlı duruma gelirler. İleri yaşlarında kitap okumaya daha eğilimli olurlar.
Kitap seçerken çocuğun yaşına ve gelişimine uygun içerik ve dilde yazılmış, sürükleyici ve eğlenceli olmasına dikkat edilmelidir. Bu konuda uzmanlardan destek alınmasının yerinde olacağını düşünüyorum. Örneğin 3-11 yaş grubu çocuklara Türk ve Dünya Klasiklerini okumak ve okutmanın yanlış olacağını söyleyebilirim.
Pek çok anne ve baba çocuklarının kitap okuma alışkanlığı olmadığı için üzülürler. Okumayı sevmesini isterler. Kitap okuma alışkanlığı çocuğun içinden gelmesini beklememek ve onu kitap okumaya teşvik etmenin gerekli olduğuna inanıyorum. Çocukların yaşamlarının bir parçası haline gelen televizyon dizileri, bilgisayar, internet, play station vs. oyunlar ile eğlence, spor ve gezi programlarını kontrollü yapmalarına dikkat edilmesi onların kitaplara olan ilgisini arttıracaktır. Aslında bu sayılanların hepsi toplumun büyük bir kesimini esir almıştır. O kadar çok sivil toplum örgütü var ki bu Ülkede. Nasılsa televizyon seyircileriyle ilgili bir sivil toplum kuruluşu yok. Böyle bir sivil toplum kuruluşu ile hayatımızın ta derinliklerine işleyen dizileri kontrol altına almanın mümkün olacağını düşünüyorum. Ve adını da şimdiden açılıyorum! Televizyon Seyircileri Derneği.
Konumuza dönersek; anne ve babasını kitap okurken görüp, onları model alan çocuklar kitap okuma alışkanlığını daha kolay edinebilirler. Evinize günlük gazete almak ve çocuğunuzun önünde gazetenizi okumak onu okumaya teşvik etmenize yardımcı olabilir. Çocuklarınız uyumadan önce dikkatlerini sadece size yöneltip sizden ilgi bekleyeceklerinden bu anda çocuğunuza keyifli bir hikâye okuyarak onların okumanın tadına varmasını sağlayabilirsiniz.
Çocukluk yılarımı düşünüyorum da; 0 günleri dün gibi hatırlıyorum. Yemekten sonra babam çayını yudumlarken biraz sohbet edilirdi. Sonra benden ya da kardeşimden kütüphaneden bir kitap getirmemizi isterdi. Bu kitap genellikle masal ağırlıklı olurdu. Bir önceki gece bıraktığı yerden okumaya başlardı. Annem ev işleri ile uğraşırken biz de kardeşimle sessizce dinlerdik. Çoğu zaman annemde katılırdı bize. Heyecanla o da dinlerdi. Bekli de bize öyle gelirdi. Zamanın nasıl geçtiğinin farkına bile varmazdık. Bir bakmışız uykumuz gelmiş, yataklarımızdayız. Sabah kalktığımızda bazı şeyleri kafamızda canlandığından babamıza kahvaltı sırasında kitapla ilgili sorular sorardık. O da ballandıra ballandıra anlatırdı. Ama arkası akşama derdi. Biz de akşamı iple çekerdik. Bize akşam kitap okunacağı için mutlu olurduk. O anki yaşantımıza bu bir renk katardı. Zevkli hale getirirdi.
Bunun için kitap okumak, zorunluluktan ziyade zevk alınan bir hale getirilmelidir. Çocuğunuza kitap okumaktan zevk aldığınızı göstermelisiniz. Evde okuma ortamı oluşturacak bir sessizlik olması ve kitaplarla dolu kitaplıklar da çocuğunuzun okumayı sevmesine yardımcı olur. Hatta mümkünse özel kitapların olduğu bir bölüm ona ayrılabilir ya da onun için yeni bir kitaplık oluşturulabilir. Gerçi günümüzde o güzelim kitapların yerini internet ve elektronik kitaplar almıştır ama.
Çocuklarla kitapçılarda vakit geçirilmesi, kitap alışverişleri yapılması, kitap fuarlarının gezilip son çıkan kitapların incelenmesi, yazarlarla küçük söyleşiler ve çocuğunuzun adına kitap imzalatılması da onun kitapla ve yazarla olan ilişkisinde önemli bir yer tutar.
Yalnızca okumak da yetmez. Müzik, resim, sanat dalarına ve sporda da çocuklarımızı yönlendirmemizin çok önemli olduğu düşünüyorum.
Bu vesile ile yeni yılınızı tebrik eder, geleceğimizi emanet edeceğimiz çocuklarımızın bilinçli, bilgili ve ilgili yetişmelerine katkılarınızın devamını dilerim.
Okumak bir insanı doldurur, insanlarla konuşmak hazırlar, yazmak ise olgunlaştırır. Bacon
Okuma ihtiyacı barut gibidir, bir kere tutuşunca artık sönmez. Victor Hugo