Çıkarcılık; Her işte yalnız kendi çıkarını düşünme durumu, menfaatçiler.
Çıkarlarımız’ bizi öylesine esir almış ki..
“Doğru’ uygulamaları bile görmüyoruz, umursamıyoruz..
Görmek bile istemiyoruz..
Tıpkı geçmişte çıkarcıların doğru olmayan her şeye doğru diyerek günümüze taşıdıkları hatalar gibi. Biz de çoluk çocuğumuza bu çıkarcıların isteği ile her şeye evet diyerek aynısını yapıyoruz.
Kendi çıkarımız için kuralları hiçe sayarız. Erk sahibi olanlar hiçe sayarlar. Mülk ve servet sahibi olanlar hiçe sayarlar. Hiçe saymasına göz yuman çıkarcılar yine aynısını tekrar edip dururlar.
“Çıkarlarımız” öylesine esir almış ki… Doğruyu göremeyecek kadar kör etmiş. Kör olmayı göze almış toplumu düşünün..
Bu hep böyle mi devam edecek. Devam etmesi şart mı?
Bu yazıda kendini bulan yok mu?
İş dünyasında, siyasi örgütlerde, Odalarda ve üst düzey kişilerin etrafında onlarca menfaatçiler var ki. Ayıklanması zor haldeler. Kimsenin adamı değilim, kimsenin goygoycusu değilim, kimseye verilmiş bir sözüm yok, kimseyle sözleşmem yok. Bunları söyleyebilecek kaç insan var.
Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî nin Mesnevi kitabında anlatır:
Bir ormanda Arslan ve kaplan dost olmuşlar, beraberce yaşıyorlardı. Birbirilerine karşı sevgi ve saygı duyarlardı.
Gel zaman, git zaman, bir gün büyükçe bir et parçası buldular. Aslan hemen atıldı ve eti tek başına yemek istedi.
Kaplan:
“Ey arkadaş, senelerdir beraberce ne güzel yaşıyoruz. Gel de bu eti ortadan kardeş payı bölüşelim. Böylece dostluğumuz bozulmasın. Biz bir ve beraber oldukça bize kimse dokunamaz, dedi.
Arslan:
“Ben bu ormanların kralıyım. Bunu tek başıma yemek de benim hakkımdır. Sana en ufak bir parçayı yedirmeyeceğim” dedi.
Bunun üzerine Arslan ile kaplan dövüşmeye başladılar. Öyle boğuştular ki, her ikisi de aldığı yaralardan dolayı kan kaybından öldüler.
Oradan geçen bir tilki etin başına oturdu. Eti yedikten sonra söyle diyordu:
“Arslanlarla Kaplanlar, bir menfaat için dostluklarını bırakıp sık sık böyle kavga etseler ne güzel olur, meydan tilkilere kalır”
Her yerde kendini öne ata başarılı olan aslanlardır. Yaltaklanmayı, kendini pazarlamayı, doğrudan yanaşamıyorsa, yanaşanlara yanaşmayı beceren tip. Buna da tilki diyoruz.
Bu hikâyeler yıllar öncesinden yazılmış. Deneyimlenmiş. Giderek tilkilerin çoğalmasıyla aslanlar ıskalanır oldu.
Meydan kimlere kaldı!
Dostluk ipliği tamamen koptu.