Alışkanlıklarımız… Kötü dostlarımız…Bağımlılıklarımız… Esiri olduğumuz tutkularımız… Bunlar bizi mezara kadar takip eden kötü dostlarımızdır. Faydalı bir alışkanlık olursa ufkumuzu açıyor, bizi başarıdan başarıya taşıyor, binlerce dost kazandırıyor ve hayatı güzelleştiriyor!.. Kötü alışkanlıklar ise hayatı bize zehir ediyor ve bizi mezara kadar takip ediyor. Hem dünyamızı hem de ahiretimizi mahvediyor! İnsan olduğumuzu unutturuyor bize.
“Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz; Nasıl ölürseniz öyle dirilirsiniz!” Buyruğu gereği iyi ya da kötü edindiğimiz bu alışkanlıklar bizi mezarda rahat bırakır mı bilmem! Ama bir gerçek var, bizi bağımlı hale getiren bu alışkanlıklar hayatımızın her anını etkiliyor, bazen de hayatı çekilmez hale getiriyor.
Geçen gün eski bir dostumu perim perişan vaziyette gördüm: İmrendiğim, değer verdiğim, örnek aldığım, hatta gıpta ettiğim bir arkadaşımdı. Kendinden geçmiş, sefil bir halde etrafına aldırmadan dalgın dalgın yürüyordu! Darma dağınık denirse, doğru bir tanım olur? Ara sıra alkol alır içki kullanırdı; alkolü ilerletmiş bağımlı hale gelmiş. Her şeyini kaybetmiş! (Belki de eşi ve çocukları da onu terk etmişlerdir!)
Perişan, kendinden geçmiş halini görünce çok üzüldüm! Utandım, karşısına geçip, “Dostum bu ne hal” demeye. Konuyu bir sohbette Arkadaşım olan hemşehrime anlatınca, o da bir başka aile felaketini anlattı: Yakını alkol bağımlısı imiş hemşehrimizin!..Yaşadığı bu aile dramını anlatınca içim burkuldu!
Çocukluk yıllarımda anlatılan bir hikayeyi hatırlıyorum:Yılbaşı geceleri yoğunlaşan kumar oyunları ile ilgili. Bir yılbaşı kumar oyunu masasında her şeyini kaybeden bir adam en son kozu olan eşini gündeme getiriyor: “At ulan evdeki eşime ( karıma bu kart )” diyor. Gerçekten de karısını kumar masasında kaybediyor!.. Bu hikayenin sonunu bilmiyorum, ama gerçek yaşanmış bir hadise olduğunu biliyorum?
Kumar nedeniyle yuvaları yıkılmış nice aileler tanıyorum! Alkol, kumar ve fuhuş aileleri yıkan, yuvaları dağıtan en rezil alışkanlıklardan…Toplumda bunun örnekleri pek çok, siz de hatırlarsınız.
Esrar, eroin gibi madde bağımlılarını düşünün… Yuvalar yıkıyor mu? Evet.
Kişiyi mezara kadar takip ediyor mu? Evet. İnsanlıktan çıkarıyor, hayatını karatıyor mu? evet.. Uyuştucu alıp kendinden geçen, insani değerlerini kaybeden, yuvasını dağıtan ve bu bağımlılıkla can veren insanlarımız yok mu? evet var… Bizi mezara kadar götürüyor mu? Götürüyor ne yazık ki!.. Eee ! Eşref-i mahluk olarak yaratılmış olan İnsanın onuru, namusu, haysiyeti ve şerefi nerede kalıyor? İnsanca yaşamak bunun neresinde?
İnsanı insan olmaktan çıkaran bu alışkanlıkların çeşidi örneği çok…Çevrenizde bu tür alışkanlıkları olan onlarca, yüzlerce, binlerce insan vardır: İnsanların çok azı bu alışkanlıklardan kurtulabiliyor. Bir çoğu o alışkanlığını mezara kadar götürüyor! Ya da o alışkanlık bizi mezara taşıyor!
Günümüzün bağımlılık yapan bir başka hastalığı daha var: Teknoloji bağımlılığı: Bilgisayar, tablet, telefon,televizyon ve sanal oyunlar tutkunluğu… Teknolojinin getirdiği bu bağımlılık çoğumuzda hastalığa dönüştü. Gerçek hayatı, dostlukları, arkadaşlıkları, akrabalıkları unutup,
Sanal alemde kaybolduk. Gözümüzün önünü, evimizi, Çocuklarımızı göremiyor, sanal alemdeki yalan, dolan, iftira ve fitne türü entrikaların peşinden koşturuyoruz.Her şeye şüpheyle yaklaşır olduk. Bu oyunlar Çocuklarımızı gerçek hayattan koparıyor, ölüme bile götürüyor!
Basit bir örnek daha vereyim: Sigara alışkanlığı? Tamam bazıları bu alışkanlıktan tiksinip bırakabiliyor ama; çoğunluğu sigarayı terk edemiyor! Hastalanıp, sağlık sorunu yaşayanlardan doktoru tarafından içmesi yasaklanan çok kişi tanıyorum halen içmeye devam ediyorlar! Bunun örnekleri de binlerce…Sigaradan ölen, bacağı kesilen, verem hastalığına yakalanan, kalp hastası olan binlerce insanımız var; siz bunları izliyor görüyorsunuz!.Basit bir sigara alışkanlığı bile insanı mezara kadar takip ediyor! Ve bugünün gençliği inadına sigara içiyor.
Alışkanlıklarımızı kolay kolay terk edemediğimiz inkar edilemez bir gerçek! Alışkanlıklarımızın esiri olmuşuz! Hasta ediyor, yuva yıkıyor, aileleri dağıtıyor, bazen cinayet işletiyor, bazen de bizi insanlığımızdan uzaklaştırıyor ve mezara kadar takip
ediyor! Dedik ya nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz; nasıl ölürseniz öyle dirilirsiniz! Allah esirgesin, Allah korusun!.. Mezardan sonra pişman oldum deyip geriye dönen var mı? Yoook!.. Öyle ise neyimize güveniyoruz arkadaş? Bu inadımız, bu cüretimiz, bu şirretliğimiz niye? Cevabınız var mı?..
Çözüm mü? Aslında çözümü de biliyorsunuz? Kötü alışkanlık edinmemek! Kötü alışkanlığı olan arkadaşlardan uzak durmak. “Adam ne olacak, bir kereden, bir şey olmaz!”dememek. Çok dikkatli olmak, Çocuklarımızı, yavrularımızı adım adım takip edip kötü alışkanlıklardan, kötü dostlardan korumak!..
Alışkanlık edinmişsek en kısa sürede tiksinti getirip, bu kötü alışkanlıktan kurtulmaya çalışmalıyız. Milli, manevi ve dini değerlerimize sahip çıkmak!.. Okuma gibi, spor gibi, sanat çalışmaları gibi güzel alışkanlıklar edinmek. Aksi takdirde hayatımızı kendi ellerimizle mahvetmiş, iki dünyamızı da yıkmış oluruz!..
Zira son pişmanlık fayda vermez, kendimizi aniden o kötü arkadaşla birlikte mezar denilen karanlık çukurda buluveririz… Allah esirgesin!.