Mütekait Hoca’ dan Otokritik :
1994 yerel seçimleri 16 yıl geride kaldı. İsviçre, ABD, Japonya ve Suudi Arabistan’ı kapsayan 12 yıllık gurbet çalışmalarından sonra Ülkeme 1990 yılında Körfez Savaşı sırasında dönmüştüm. MHP nin rahmetli lideri Alpaslan Türkeş ile tanıştım. Karşılıklı elektrik oldu. Başbuğ daha ilk günden beni çok sevdi ve bana çok güvendi. İlime, bilime çok önem veriyordu. Partiye kaydettirdi ve Başdanışmanı yaptı. Fransız papaz mektebinde yetişmiş, gitar çalan, ITU ni birincilikle bitirmiş, Devlet tarafından gönderildiği ABD de 16 ayda hem Master hem Doktora yapmış ve Istanbullu bir ailenin tek evladı olarak o zamanki MHP profiline biraz aykırı düşüyordum. Sağ olsunlar teşkilat ve milliyetci-ülkücü camia beni kabullenmiş, benimsemiş ve hatta bağrına basmıştı. Doğal olarak bu süreçte Başbuğ’un işaretinin önemi çoktu.
Asıl sürpriz rahmetli Türkeş Beyefendi’nin bendenizi 1994 yılında MHP nin Istanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı yapmasıydı. Ve 1994 de Istanbul Belediye Başkan aday kadrosu muhteşemdi:
SHP Zülfü Livaneli
DYP Bedrettin Dalan
DSP Zekeriya Temizel
ANAP Ilhan Kesici
CHP Ertuğrul Günay
RP Recep Tayyip Erdoğan
MHP Ahmet Vefik Alp
O seçimde %3 oy alabildim. 1999 da tekrar MHP Istanbul adayı olduğumda %8 ile MHP nin Istanbul da gelmiş geçmiş en yüksek Büyükşehir oyunu aldım. Sonrasında rahmetli Türkeş’in bana emanet ettiği, ancak göremediği MHP Genel Merkezi projesini bir anıt eser olarak gerçekleştirdim. Böylece, bana olan güvenini boşa çıkarmadığımı düşünüyor ve O’nu rahmetle anıyorum. Ne yazık ki Türkeş sonrası MHP yönetimiyle anlaşamadığımdan siyasete gözümü açtığım MHP den 2003 yılında gitmek zorunda kaldım.
Ancak konum bu değil.
Şimdi şöyle geriye dönüp bakıyorum. Ben hariç 1994 yılında benimle beraber Istanbul adayı olan muhteremler hepsi Devlet kademesinde bir yerlere gelmişler.
Recep Tayyip Bey malumlarınız Milletvekili, Başbakan oldu, yakında Cumhurbaşkanımız olabilir,
Esasen çok yönlü bir şahsiyet olan Zülfü Bey Milletvekili oldu,
Zekeriya Bey Milletvekili ve Bakan oldu,
Ilhan Bey saf değiştirdi ve CHP Milletvekili oldu,
CHP li Ertuğrul Bey de keskin bir viraj alıp AKP den Milletvekili ve Bakan oldu
Dalan Bey ise koca bir eğitim vakfı ve üniversite kurdu. Ancak, başı Ergenekon ile derde girdi ve gitti.
Ben ise bir 1999-2002 yıllarında MHP kontenjanından ‘Başbakan Başdanışmanlığı’na atandıysam da
yetki ve görev verilmeyince boşuna İstanbul-Ankara arası gidip geldim. Sonra, Projelerimi gerçekleştirebilmek için 2 kez daha Istanbul Büyükşehir Başkan Adayı oldum. Kazanamadım.
Neticede profesörlükten emekli oldum. Eski deyişle ‘mütekait hoca’ oldum.
Neden Ben de bir yerlere gelip milletime hizmet veremedim.? Halbuki kendimi borçlu hissediyorum. Çünkü 1977 yılında, o bir Sent’e muhtaç günlerimizde Devletimiz bütün masraflarımı üstlenip beni 2 yıllığına ABD ye göndermeseydi belki ben bugün bazılarının yakıştırdığı üzere bir ‘Proje Makinası’ olamayacaktım.
Herhalde bir yerlerde yanlış yapıyorum. Herhalde, Ben bu politika işinden pek anlamıyorum, siyasi parti genel başkanlarına yeterince itaatkar olamıyorum.
Artık şaçlarıma ak düştü. Bundan sonra Benden bir şey olur mu..?