Mihir nedir?
Nikâh akdi sonucunda; kocanın karısına ödemek zorunda olduğu para veya maldır. Kuran-ı Kerim de Mihir, Türkçede Mehir şeklinde kullanılır. Mihir yâda Mehir ücret anlamına gelmektedir.İslam hukukuna göre, bir Müslüman erkekle evlenen kadın, mihir adi altında bir mal alma hakkına sahip olur. Nikâh kıyılırken mihrin anılmaması halinde tavsiye edilmektedir. Nikâh halinde mihrin anılmaması kadının mihir almayacağı anlamına gelmez, hatta yok sayılıp inkâr edilse bile, mihir kadına verilmelidir.
”Kadınların Mehirlerini gönül hoşluğu içinde verin. Eğer kendi istekleriyle bir kısmını size bağışlarsa onu da afiyetle yiyin.” Nisa suresi 4. Ayeti…
Bu aynı zamanda ilahi bir haktir. Kadın evlendikten sonra bu hakkını kocasına bağışlayabilir. Kadının gönül rızası ile hibe etmediği takdirde bu hak devam eder. İslam hukukunda “başlık parası” değil, mihir vardır. Bazıları mihir ve başlık parasını karıştırır. Mihir doğrudan kıza, erkeğin bir hediyesi olarak verilirken, başlıkta kızın babasının kızına mukabil kendi hesabına istediği bir paradır. Damat adayından istenen bu para evliliği maddi bir pazarlık konusu haline getirmektedir.
Evlenme sırasında veya öncesinde erkeğin kız tarafına belirli bir para yahut mal verme uygulamasının muhtelif din ve kültürlerde oldukça eski bir geçmişi vardır. Zaman içinde uygulama nikâhını satım akdi, yapılan ödemeyi de satış bedeli olmaktan çıkarmış, ailelerin birbirine yakınlaşmasını sağlayan hediyeleşmeye veya kadın için ekonomik ve sosyal bir güvenceye dönüşmüştür.
Kuran-ı Kerim’de kendileriyle evlenilen kadınlara mihirlerinin verilmesi gerektiği belirtilmiş hadislerle de mihirle ilgili fıkhı hükümlerin ayrıntıları yer almış, ayrıca evlenmeyi zorlaştıracak tarzda mihir miktarında aşırıya kaçılmaması öğütlenmiştir.
İslam hukukun da nikâh kıyılması esnasında genelde taraflar kadına ödenecek mihir miktarı ve ödeme sekli hususunda anlaşırlar; anlaşma nikâh akdinin yazı ile tespit edildiği durumlarda nikâh belgesin de yer alır. Kitap ve sünnet’te mihir ödemenin gerekliliği üzerinde durulmasına rağmen mihir hukukçuların çoğuna göre evliliğin şartlarından değil sonuçlarından biridir.
Bu sebeple nikâh esnasında mihir belirtilmemiş hatta verilmeyeceği şart koşulmuş olsa bile evlilik geçerlidir. Ancak mihir nikâhın şartlarından Kabul eden çiftlerin boşanması halinin düzenlenmesi mihir belirlenmeyen evliliklerin geçerliliği olduğunu göstermektedir.
Önceden kararlaştırılmış bir mihir olmadığından benzer Sart ve konumunda ki kadınlara ödenen miktar esas alınır. Belirlenen mihrin bir sebeple geçersiz olması halinde de MISIL MIHIR ödenir. Mihir evliliğin sonuçlarından biri olarak düzenlenmesi nikâh akdinin bir satım akdi, olarak görülmüş olsaydı mihir miktarının belirlenmesi akdin temel şartlarından biri olur ve belirlenmemesi durumu akdin geçerliliğini etkilerdi.
Mihrin tamamını nikâh anında ödenebileceği gibi tamamının veya bir kısmının peşin, kalanının daha sonra ödenmesi genel bir uygulama gibi görünmektedir. Boşanmaların sık rastlandığı Kuzey Afrika bölgesinde belli dönemlerinde mihrin sonraya bırakılan kısmının boşanma hakkinin kötüye kullanımını engellemek için yüksek tutulduğu belirtilmektedir. Mihir için vadenin belirlenmediği durumlarda mahalli örf ve adetler esas alınır. Tarafların birinin olumu halinde veya boşanma halinde mihrin vadesinin geldiği kabul edilir.
Mihir bütünüyle kadının malidir, onda dileği gibi tasarruf edebilir. Evlenecek kadın ve yakınları mihir karşılığında bir çeyiz hazırlamak zorunda değildir. Bu yönüyle de Türkler de yaygın bicimde uygulanan ve karşılığında belli bir çeyiz hazırlama yükümlülüğü getiren baslıktan ayrılmaktadır. İslam hukukunda mihrin özellikle MUECCEL MIHRIN yüksek tutulması halinde boşama hakkinin kötüye kullanılmasına önemli ölçüde engel olduğu ve evli kadına belirli bir ekonomik güvence ve bağımsızlık sağlama amacına da hizmet ettiği söylenebilir.
Mutlaka ödenmesi gereken bir borca dönüşmesi için Hanefi ve Hanbelîlere göre nikâhın kıyılmasından sonra zifaf veya geçerli halvet durumu gerçekleşmelidir. Bunlar olmadan taraflardan birinin olmuş ayni sonucu doğurur. İmam Malik ve Safi sahih halveti borcu müekked hale getiren durumlar arasında sayılmaz. Nikâh kıyıldığı halde belirtilen şıklardan biri gerçekleşmeden taraflar ayrılırsa bu ayrılığa kocanın sebep olması ( mesela karisini boşaması ) durumunda kadın mihrin yarısına hak kazanır.
Resmi nikâh dini nikâh yerine geçer mi?
Hanefilere göre reşit Müslüman bir erkekle Müslüman veya ehli kitap bir kadının evlenmesin de iki şahidin hazır bulunması, icap ile kabulün o anda akdi meydana getirecek siyga ile ifade edilmesi akdin sağlığı için yeterlidir.
Belediye memurunun veya bir din görevlisinin hazır bulunması nikâhın rükün veya şartlarından değildir. Nikâhın belli kurallara uygun olarak akdedilmesi saylayan aracılarıdır.
Ancak belediye memurunun evlenecek tarafların Müslüman olma, sut hısımı bulunmama gibi dini şartları araştırma yetkisi bulunmadığı için nikâhın bir din görevlisinin denetiminde kıyılması bu konuda düşülebilecek hataları önler. Bu yüzden resmi nikâhtan sonra İslami nikahın akdedilmesi dini kurallara uygunluğu sağlar.
Mihrin Kısımları:
Mihir daha çok iki tarafın karşılıklı rızasıyla tespit edilip edilmemesi itibari ile MIHIR :
Mih-ri Müsemma, Mihr-I Misil, olarak ikiye ayrılmıştır.
Nikâh akdi yapılırken veya birkaç gün içinde verilen mihire muacca l(pesin) adi verilir. Daha sonra vermek üzere söz verilen mihire müeccel (veresiye) mihir denilir. Her iki mihirin bir kısmı peşin verilerek bir kısmı sonraya bırakılabilir. Müeccel mihir için bir tarih verilmişse vakit başlamasından sonra kadın mihiri hak eder, verilmesi gerekir. Her iki mihir de kocanın olumu ve boşanması halinde de kocanın veya varislerinin söz verilen tutarı ödemesi vaciptir, bunu ödemekle mükelleftir.
Mihr-I Misil: Mihir tayin edilmese bile benzeri diğer kadınlar göz önüne alınarak tespit edilen bir mihir esas alınır. Kararlaştırılan miktar peşin veya daha sonra ödenir.
Mut’a nikâhı: Mut’a nikâhı, bir kadınla ücret karşılığı belli bir sure için evlenmektir. Cahiliyle devrinde mubah olduğu gibi, İslam’ın ilk devirlerinde mubah idi. (Bize, bir elbise karşılığı belli bir sure için kadınlarla nikâhlanmamamızı ruhsat verdi.) Daha sonra neshe dilip yürürlükten kaldırıldı. Hz. Peygamber bizi bundan men etti.
Mut’a ancak İslam’ın ilk dönemlerinde vardı. Bir erkek bilmediği bir beldeye gidince orada ikamet edeceği sureye göre bir kadınla evlenir, kadın onun eşyasını korur ve onun durumuyla ilgilenirdi. Sonra bu ayet indi:
“O müminler ırzlarını koruyamayanlardır. Ancak karıları ve sağ ellerinin sahip olduğu cariyeleri bundan müstesnadır.”(el Mübinin 23/5-6)Ey İman edenler! Allah’ın size haram kıldığı temiz ve güzel şeyleri kendinize haram kılmayın.”(el Maide 5/87 hadisi) Mut’a nikâhına izin vermesi zaruret nedeniyle olmuştur. Ey İnsanlar! Ben size kadınlarla mut’a nikâhı yapmanız konusun da izin vermiştim. Şüphesiz Allah bunu kıyamete kadar haram kılmıştır. Kimin yanında mut’a nikâhlı kadın varsa, onu serbest bıraksın. Onlara verdiğiniz hiçbir şeyi geri almayınız.
Mihirin miktarı:
Nikâhın en hayırlısı en kolay olanıdır. (hadis) buyurarak nikâhta herkesin kaldırabileceği ve kolayına gelen bir masrafa girmesini tavsiye etmiştir. Bunun azami sınırına gelince belli bir miktar yoktur.
Hanefi mezhebin de on dirhem gümüştür, yaklaşık 40 gram eder. Peygamberimiz zamanında en fazla mihir olarak ödenen 500 dirhem ödenmiştir.