
26 Mayıs 2017 00:01
Yorum Yapılmamış
Tükenmez kalem dediler, tükendi gitti. Bitmez sanılan, koca bir omur bitti. İnsan bedeni bu fani dünyaya aitti. Ruh, bedene emsalsiz bir şahitti. Koca sanılan omur, bir ezan ve sela arasında gitti. Ölüm denilen hakikate varmak için bir sebepti. İnsanın dünya hayatı kısa bir nöbetti. Bir nöbet misali omur çarçabuk geçti. İnsan bu dünyada imtihan gereği bir şeyler ekti. Bu ektiklerimizden kiminin çok kiminin yekti. Bazılarımız için hayat çok sertti.
Bu sertlikle hayat azıcık sekti, İnsan ilk doğduğunda korumasız bir bebekti. Bu bebeği dünyaya anne ve baba vesile olup ekti. Büyüdükçe kimimiz korkak, kimimiz gözü pekti. Bizi bu dünyaya kim ne diye nöbete dikti? İnsanlığın atası Adem ne son nede ilkti! Adem, dahi affedilmek için çok acı çekti. Adem’in adam olup pişmesi için bu gerekti. Adamlık insanın varacağı erekti.
İNSAN VE ZAMANA DAİR BİR SİİRİMDEN
İnsan aman diliyor zamandan.
Hiç görülmüş müdür giyinikken yıkanmak hamamdan?
Geçmişin insanı hep medet umdu şamandan,
Harman vakti gelince çöp ayrılır samandan.
Zamanın geçinmek derdi, ayırt etmiyor helâli haramdan!
Zamanın insanı yoksun kalmış ar denilen damardan!
Eskiden bir nasihat sözü beterdi şamardan.
Şimdinin sözünün hiç farkı yok fermuardan!
Anılar tarih oldu, izleri okunur boyası eski duvardan.
“Ebubekir Demir”