Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cumartesi, Aralık 6, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Mehmet Salih ÖZALP

Hz.Muhammed’e Yapılan Gizli Suikast

Mehmet Salih Özalp Yazar Mehmet Salih Özalp
25 Haziran 2013
Mehmet Salih ÖZALP
0
439
Paylaşma
5.5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Peygamberin önemli bir arakdaşı, aynı zamanda ilk inananlar arasında -altıncı sırada- yer alan İbn-i Mesud, Hz. Muhammed’in ölümü hakkında çok iddialı bir yemin içiyor: “Bana denilse ki; sen yemin içer misin ki Muhammed katledilmiştir diye? Dokuz sefer bu konuda rahatlıkla yemin içerim ki Muhammed suikasta kurban gitmiştir. Ancak bana, ‘Yemin içer misin ki Muhammed normal eceliyle ölmüştür diye?’ teklif gelse, bu konuda tek bir sefer bile yemin içemem.” {Ahmet Bin Hanbel’in Müsned’inde, İbn-i Sa’d ve daha birçok İslam kaynağında geçer}

İbn-i Mesud’un yemini yerindedir. Gerçekten de Hz. Muhammed’in ölümüne dair ciddi belgeler, kanıtlar vardır. Bu kanıtlar başta ilk el İslam kaynakları olan Buhari ve Müslim; Kütüb-i Sitte, Siyer Kitapları ve Tefsir kitaplarında bulunabilir. Üstelik bu cinayetin arka perdesini aydınlatacak dolaylı Kur’an ayetleri de bulunur. Peki, kim, neden Hz.Muhammed’i öldürmek istesin? Hz.Muhammed sıradan bir vaiz değildi. Eğer Sokrates veya İsa gibi olsaydı, düşmanları tarafından mahkeme yoluyla infaz edilebilirdi. O yanı sıra bir devlet adamı, yönetici ve politikacıydı. Doğal olarak politikacıların ölümü suikastle gerçekleşir. ve bu suikastleri de bizzat kendi arkadaşları yapar, ardında suikaste bir şekilde süs vererek saptırmak veya başkasına yıkmak isterler. Kim bu muhalif kişi veya kişiler?

Kuran’da, inanmadıkları hâlde Müslüman gruplar arasında “nifak/fitne” çıkarmak isteyen gruplardan söz edilir. Bunlara dair ayrıca Münafikun/Münafıklar adında bir sure/bölüm ayrılmıştır. Bu kişiler gerçekten inanmadıkları hâlde inanmış süsü veriyorlardı kendilerine. Uhut savaşında üçyüz kişi savaştan çekilere Mülsümanlar üzerinde psikolojik etki bırakmak isteyen bir grup Münafık vardır, bunlar da İb-i Selül’ün başını çektiği, Yehudi denetimindeki gruplardır. Fakat İbn-i Selül grubu bilinen bir gruptur. ve açığa çıkarılarak teşhir edilmişlerdir. Medine’nin başka bir yerinde “Mescid-i Dırar” adlı bir cami inşa eden bir grup Münafık, burada Müslümanları etki altına almayı hedeflemişler, ancak peygamberin talimatıyla bu mescit “fitne” mescidi olarak adlandırıp yıkılmıştır.

Hz.Peygambere onlarca suikast düzenmenmiştir. Bunların bazıları Medineli Yehudiler tarafından gerçekleştiği malumdur. Mekke Müşrikleri ise defalarca suikast planları yapmalarına rağmen başaramamışlar. Peygambere düzenlenen suikastlerin listesi epey kabarıktır. Aşağı yukarı sayıları otuzu bulan bu suikastler bir şekilde def edilmiştir. En dikkat çekici olanı ise Huneyn kuşatmasında Yehudi bir kadın tarafından ete dökülmek suretiyle peygambere ve arkadaşlarına verdiği zehirdir. Yemek davetinde bu yemeği yiyenler arasında ölenler olmuştur, ancak peygamber bir iki lokma aldıktan sonra, olayın farkına vararak geri durmuştur ve Yehudi kadın kimi rivayetlere göre öldürülmüştür, kimi rivayetlere göre ise af-edilmiştir. Hatta Peygamber bu olaydan sonra epey rahatsızlandığı, Ümmü Seleme’nin kendisine söylediği şu sözlerden anlaşılıyor, “Bakıyorum sen o zehirli etten sonra gitgide
olumsuz etkileniyorsun.” Yine başat kaynaklarda geçtiğine göre -bu olaydan ötürü- peygamberin oruçlu iken veya ihramda iken bile kan aldırdığı söyleniyor. Enes Bin Malik ise “Hz. Muhammed’in Hayber’de yediği o zehirli et, onun küçük dili ve ağız bölgesinde iz bırakmıştı, tahribat yapmıştı.” diyor. Fakat bütün bunların Hz.Muhammed’in ölümüne yol açtığı düşünülemez. Çünkü bu olay ile Hz.Peygamberin ölümü arasında üç yıl vardır. Böyle bir zehrin etkisi üç yıl devam edebilir mi, uzun süreli olması mümkün müdür? En azından benim bildiğim kadarıyla mümkün değildir. Bunu da konunun uzmanları bilir.

Peygamberin son yıllarında gerçekleşen en önemli suikast ise Tevbe Suresinin başat konularından biri olmuştur. Tebük Seferinde, bu savaş Müslümanların gücü Bizans İmparatorluğuna karşı az olduğu için, Müslümanlar arasında tartışma yaratmıştır. Muhalif Münafık gruplar propaganda yoluyla İnananlar arasında kuşku yaymanın peşindeydi. Tebük Seferine katılmamak için ellerinden geleni yapan Münafıklar, en son plan olarak peygambere bir suikast düzenliyorlar. Sayıları genel olarak 15 olarak ifade edilen bu çete, yüzü örtülü bir biçimde peygambere, gece yarısı saldırı düzenlerken, son anda yakalanma korkusuyla kaçıyorlar. Peki, kimdi bu çete? Tebük Seferinde Hz.Muhammed ile alay eden Müslümanlar vardı. Örneğin Celas Bin Süveyd “Eğer
Muhammed hak ise ben eşek olayım” diyordu. Öyle ki bu suikast planı ve doruğa çıkan alaycı tavırlar Tevbe Suresi 74. ayette şöyle anlatılıyor: “(Ey Muhammed! O sözleri) söylemediklerine dair Allah’a yemin ediyorlar. Halbuki o küfür sözünü elbette söylediler ve müslüman olduktan sonra kâfir oldular. Başaramadıkları bir şeye (Peygambere suikast yapmaya) de yeltendiler. Ve sırf Allah ve Resûlü kendi lütuflarından onları zenginleştirdiği için öç almaya kalkıştılar. Eğer tevbe ederlerse onlar için daha hayırlı olur. Yüz çevirirlerse Allah onları dünyada da, ahirette de elem verici bir azaba çarptıracaktır. Yeryüzünde onların ne dostu ne de yardımcısı vardır.”

Aslında ayette belirtilen suikast timinin kimlerden oluştuğunu Hz.Muhammed biliyordu. ve bu isimleri iki kişiye sır olarak vermişti: Ammar Bin Yasir ve Huzeyfe Bin Yeman! Suikast sırasında Peygamberin yanında bulunan bu iki sahabe, daha sonra bu sırdan dolayı başları pek çok derde girmiştir. Madem peygamber biliyordu bu isimleri, neden açıklamadı? Çünkü suikastı düzenleyenler sıradan kişiler, Yehudiler veya başka kimse değildi; Peygamberin en büyük gizli muhalifleri olanlardı. Şimdi peygamberin bu iki sahabesi Huzeyfe ve Ammar’ın saklamış olduğu sırları aralamaya çalışalım… Musa el-Eşari adlı meşhur bir sahabe vardır. Hakem olayını bilenler derhal hatırlarlar. İşte bu adam bir gün Ammar Bin Yasir’e suikast çetesinin sayısını soruyor; “Peki bu münafıkların sayısı kaçtı?” Ammar Bin Yasir “Seni de sayarsak sayı 15 olur.”

Hz.Muhammed aslında Huzeyfe ve Ammar’a “Yemin ederim ki onların planı beni vurmak, ortadan kaldırmaktı. Ben onları teker teker biliyorum.” dediği, sonra ise “Sakın ola, bu isimler sizde gizli kalsın, hiç kimseye söylemeyin.” diyerek, bu isimlerin saklı tutulmasını emrettiğini biliyoruz. Peki, Ammar neden Ebu Musa’nın ismini açıklıyor? Belli ki, Ebu Musa kolay lokmadır. O halde diğer isimler kolay lokma olmamalı. Çünkü Huzeyfe’ sakladığı bu sırrı daha sonra şuna benzetiyor: “Bildiklerimi açıklamam şuna benzer: Diyelim ki bir nehir kenarında oturmuş avucumla o nehirden su alıp içiyorum ve o sırada da bildiklerimi açıklıyorum; İnanın ki suyu ağzıma getirmeden hemen orada öldürüleceğim” Hz. Ali, Huzeyfe’nin sakladığı sırları dikkatle vurguluyor: “”Hüzeyfe öyle bir insandı ki, büyük olayları, detayları ve münafıkların isimlerini bilen biriydi. Kendisi bu konularda gerçekten bilgi sahibi bir insandı.”

…Ama durup duruken ha bire Huzeyfe’yi rahatsız edenler vardı. Örneğin Hz.Ömer ikide bir Hüzeyfe’ye gelip “Bu Münafıkların arasında ismim var mıdır?” diyor. Hüzeyfe ise “İsmin yoktur ama bundan sonra konuşmayacağım” diyor. Bu rivayetler Ahmet Bin Hanbel’in Hüzeyfenin Hadislerin bölümünde ve daha birçok başat islam kaynaklarında geçer. İbn-i Asakir’de ise Ömer’in ağlayarak sorduğu aktarılıyor. Neden ağlıyor ki? İnsan bir olayda yoksa, neden ısrarla gidip “ben var mıyım” desin? Belli ki Hüzeyfe’nin ağzını yokluyor. Hz.Muhammed’in akıllı, zeki bir eşi vardı. İsmi Ümmü Seleme’dir. Hz.Muhammed’in sırlarına sahip olan biridir. Bir gün şu hadisi rivayet ediyor peygamberden “Arkadaşlarımdan öyleleri var ki, ben öldükten sonra artık bir daha beni asla görmeyecekler, yollarımız ayrılır”. Bunun üzerine suikast timinde ismi geçen Ebu Musa hemen Ömer’e haber yolluyor. Ömer yine hızla Ümmü Seleme’nin de yayına giderek “Ben de bunların arasında var mıyım?” diyor… Ümmi Seleme de “Hayır sen yoksun… Ama senden sonra kimseyi bilgilendirmeyeceğim.”

İslam tarihçisi Taberi çok ilginç bir olay anlatıyor. Hz.Osman bir toplantıda Hüzeyfey’i tehdit ederek, “Senden bazı şeyler duyuyorum. Senden başka doğru insan yok mu?”, Hüzeyfe ise Osman’a karşı yemin ederek; “Ben bir şey demedim” dediği anlatılıyor. Hüzeyfe gerçekten de bazı şeyler demişti. Olayı aktaran Nezal adlı kişi; Osman gidince biz ondan sorduk, bu da ne? Hüzeyfe şu yanıtı verdi: Ne yapayım; bu şekilde ayarlamak zorundayım; yoksa daha kötü olurdu. Ömer ve Osman neden bu kadar tedirgindirler? Huzeyfe ve Ammar neden ser verip sır vermiyorlar? Bunu detaylıca Araştıran Arif Tekin, şimdiye kadar hiç okumadığımız bir kaynaktan rivayet aktarıyor. Arif Tekin bu rivayeti “Muhammed’in Ölümü” adlı çalışmasına almıştır: “Şimdi çok önemli, ses getirecek bir hadisi sunuyorum. Öyle bir hadis ki, İbni Hazm kendi meşhur kitabı Muhalla’sına almış. Her ne kadar eften püften savunmalar yapmışsa da (o savunmalarını da yazacağım) benim için önemli olan, onun böyle bir hadisi kaleme almasıdır. Hemen hadisi vereyim. Velit bin Cümey’den, “Halife Ebubekir, halife Ömer, halife Osman, Talha bin Ubeydullah ve Sad bin Ebi Vakkas gibi ünlü sahabeler, Tabük’te Hz. Muhammed’i katletme girişiminde bulunanlardandır.” diyor.” Yine başka bir önemli rivayeti ise Tekin başka bir yerde: “Ebu İshak b. Seyyar (Nazzam) bölümünde bazı işaretlerde bulunuyor. Nazzam çok zeki, filozof görüşlü olduğu için Müslüman yazarlar hep ondan uzak durmuşlar, dine sıcak bakmıyor, hatta deist (yalnız yaratıcıya inanan) biri olduğunu söyleyenler de var. O bakımdan İsferaini onun hakkında şunu diyor: Bu adam sahabeyi eleştiriyor, özellikle Ebu Hüreyre’ye “En yalancı insan” diyor diye ekliyor. Nazzam Halife Ömer’i de eleştiriyor. Çünkü birkaç yerde Ömer’in Muhammed’e karşı geldiğini, Akabe gecesi Muhammed’e suikast girişiminde bulunduğunu ve yine ‘in Hz.Fatma’yı dövdüğünü iddia ediyor. İşte Nazzam bunları söylediği için İsferaini onu eleştiriyor. Her nedense bu suikast listesinde yer aldığı söylenenler “Cennetle Müjdelenen On Sahabe” ilan edilmişler? Sizce bu “Cennet ile Müjdelenme” olayı, bir koruma kalkanı olmasın?

Evet. Şimdi gelelim asıl meseleye. Hz.Muhammed, bu suikastten kurtulmuştu. Peki, ama ölümü nasıl oldu? Asıl konu budur. Hz.Muhammed’in evinde vefat ettiği eşi Hz.Aişe’dir. Çok normal bir tarzda, sanki eceliyle vefat ettiği söyleniyor. Oysa durum bundan ibaret değildir. Vereceğim rivayet bütün İslam kaynaklarında geçiyor. {Buhari Sahih’in c. 2, s. 118’inde, Müslim Vasiyyet kitabının sonunda, Hamidi Cem’un Beyn’es- Sahihayn’de; imam Ahmed bin Hanbel Müsned’in c. 1, s. 222 ve daha bir sürü kaynak}

Peygamberin ölüm döşeğinde son bir isteği vardır, diyor ki; “Bana kağıt kalem getirin, size benden sonra asla sapmayacağınız şeyler yazayım.” Bu sözlerin başka kaynaklardaki şekli: “Bana kağıt kalem getirin size benden sonra işlerin zorluğunu kaldırıcı ve size gerekli olan şeyleri yazayım.” veya şöyle: “Size benden sonra ihtilafa düşmeyeceğiniz bir şeyler yazayım.” Bu rivayetin her üç şeklinde de görüldüğü gibi, peygamber bir şeyler yazmak istiyor. Ama her nedense Hz.Ömer müdahale ediyor! “Ömer ise şöyle dedi: Bırakın bu adamı; şüphesiz O hezeyana kapılmıştır! Allah’ın kitabı bize yeter!” Ömer’in müdahalesi üzerine, orada bulunan sahabeler tartışıyorlar ve ikiye bölünüyorlar. Peygamber en son şunu diyor: “Kalkın yanımdan, benim yanımda kavga etmek doğru değildir.” İbni Abbas, “Hayret! Bırakmadılar
ki peygamber sözünü tamamlasın.” diyor.

Peygamber ne anlatmak istiyor? Ne anlatmak istediğini şimdi bir kenara bırakalım… Bence en önemli başka bir rivayet vardır. Peygambere Pazar günü bir ilaç içiriyorlar, Pazartesi günü vefat ediyor. Tesadüfe bakın hele. Ledüd Hadisi olarak bilinen bu olay başta Buhari ve Müslim olmak üzere birçok İslam kaynağında geçer {Sahih-i Buhârî, Tıp Kitabı, Ledüd Bâbı, Sahih-i Müslim, Selam Kitabı, Ledüd ile Tedavinin Mekruhluğu Bâbı, Müsned-i Ahmed b. Hanbel, c.6, s.118, Sünen-i Tirmizi, c. 3, s. 265} Hadis şudur: “Resulullah’ın hayatının son günlerinde, hastalığı iyice ağırlaştığı bir sırada, Resulullah’ın hanımları veya ashabından bazısının tavsiyesiyle, sancılanan kimselere verilen acı bir ilacı, Allah Resulü’nün ağzına döküyorlar. Resulullah uyandığında ağzının acılığını hissedince, yemin ederek orada bulunan herkesin ağzına aynı ilaçtan dökülmesini emrediyor; amcası Abbas hariç (çünkü o bu işe müdahale etmemişti). Yine Peygamber “Sizi, sakın ola bana bir şey içirmeyin diye uyarmadım mı? Neden bana ilaç içirdiniz?” diye sinirlenmiş, İbn-i Cevzi’de geçen başka bir rivaye göre şöyle demiştir: “Eliyle Habeşistan’a işaret ederek, bu ilaç içirme yöntemi Habeşli kadınların işidir”. ve başka kaynaklara göre ilaç pazar günü içirilmiştir, vefat günü ise pazartesidir. Üsame b. Zeyd, Peygamber için “Geldiğimde bana bakıyordu; ancak artık konuşamıyordu.” diyor. İçirilen “o” ilaçtan sonra Hz.Muhammed’in hastalığı o kadar ilerliyor ki; Hz.Muhammed tarif edilmez hastalığın şunu demiştir: “Bana yedi kuyudan su getirin, kullanayım da belki biraz serinlenirim; ama ateşimin düşüreceğini hiç sanmıyorum.”

Peygamber vefat eder etmez, sahabeler Medine’de bulunan “Ben-i Sakife”de toplanıp halife tayin ederken, peygamberin cenazesi üç gün boyunca yerde terk ediliyor. Öyle ki Peygamberin cenazesine katılmayan Hz.Aişe, Peygamberin cenazesinin gömülüp-gömülmediğinden bile habersizdir. Ahmet Bin Hanbel’in Müsned’indeki bir rivayete göre, Aişe Peygamberin cenazesinin defn edildiğini başkalarından duyuyor. Aişe diyor ki”Biz cenazenin defnini, çarşamba sabahı yapılan duyurudan öğrendik: Muhammed’in cenazesi bugün gömüldü şeklinde duyuru yapıldı.” Bu ne ilgisizlik? Bu ne rahatlık? Savaşlara katılan Hz.Aişe, peygamberin cenazesinden haberi yoktur. Bunu aktaran da kendisidir.

Buraya kadar olayı anlatmaya çalıştım -elimden geldiğince. Arif Tekin’in değerli çalışmasından epey istifade ettim. Ama bundan sonrasını ben anlatmayacağım. Peygambere düzenlenen suikastı kim yaptı, neden yaptı, bunun üzerine biraz düşünmek yeterlidir. Tahrim Suresinin 3. ayetini de araştırmayı unutmayın: “Hani Peygamber, eşlerinden bazılarına gizli bir söz söylemişti. Derken o (eşlerinden biri), bunu haber verip Allah da ona bunu açığa vurunca, o da (Peygamber) bir kısmını açıklamış bir kısmını (söylemekten) vazgeçmişti. Sonunda haberi verince (eşi) demişti ki: ‘Bunu sana kim haber verdi?’ O da: ‘Bana bilen, (her şeyden) haberdar olan (Allah) haber verdi’ demişti.” Bu ayette geçen peygamberin eşleri Aişe ve Hafza’dır; biri Ebubekir, diğeri ise Ömer’in kızıdır. Peygamberden sonra ilk halife olan Ebubekir’dir. İkinci Halife Ömer’dir, üçünkü Halife ise Osman’d’r. Ali halife olunca Muaviye’nin oyunlarıyla rahat bırakılmamıştır. Ali’ye halifelik yaptırılmamış, cami çıkışı öldürülmüştür; Peygamberin her iki torunu da öldürülmüştür. Biri Kerbela’da, diğeri ise dedesinin kaderini yaşayarak

 

{…}

Mehmetsalih Özalp

Mazdek.com

Paylaş
Etiketler: Gizli Suikasthz. Muhammed
Önceki Yazı

Gezi ‘de Gezinmenin Faydaları

Sonraki Yazı

İşsizlere Hangi Yardımlar Yapılıyor?

Mehmet Salih Özalp

Mehmet Salih Özalp

İlişkili Yazılar

Hristiyanlığın Kurucusu: Saint Paul/Pavlus (Tarsuslu Saul)
Din ve Ahlak

Hristiyanlığın Kurucusu: Saint Paul/Pavlus (Tarsuslu Saul)

30 Aralık 2023
5.1k
Çocuk Gelişimi

Çağdaş Dünyanın “Çocuk Tanımı” ve “Çıkmazları”

21 Temmuz 2022
5k
Edebiyat & Sanat

Temel Alfabeler

21 Haziran 2022
5k
Mehmet Salih ÖZALP

Türk Tarihi Üzerine Notlar

16 Haziran 2022
5k
Sonraki Yazı

İşsizlere Hangi Yardımlar Yapılıyor?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Bebeğim

Bebeğim

06 Aralık 2025
Güvenlik Görevlisi

Güvenlik Görevlisi

06 Aralık 2025
Aklımda Bir Ses Var

Aklımda Bir Ses Var

06 Aralık 2025
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap