Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar M. Burhan HEDBİ

Görmek ve İnanmak!

M. Burhan HEDBİ Yazar M. Burhan HEDBİ
23 Nisan 2013
M. Burhan HEDBİ
0
401
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Görmek inanmaya yeter mi, inanmak için görmek mi gerek, her gördüğüne inanmak ne kadar doğru?

Ağaç dalının veya yaprağının sallandığını görmek rüzgârın işaretiyse; fakat ağaç ve rüzgârın kendisi bir şeye işaret değilse, birinin bir konuda akıl yürüttüğünü görmek aklın işaretiyse; fakat aklın kendisi bir şeye işaret değilse böylesi bir görme ile çıkarım yapmak doğru mudur? Bunu böyle algılayanlarda bir problem yok mudur? Böyle idrak edenlerin idrakı ne derecededir?

Evet, inanmayı görmeye indirgemek ne kadar doğrudur? Gördüğünü zaten görüyorsundur inkârı olmaz ki gördüğünün. Ayrıca gördüğünün varlığına inanıyorum da demek, abes olur.

İşte burada anlatmak istediğim şey tam da bu; görmek ve inanmak ayrı şeylerdir ve birbirileri ile ilişkilendirilmemelidir.

Peki, ya körler ne yapsın!

Mesela biz; bir köre bir adım daha atarsan kuyuya döşersin desek, o da kuyuyu görmediğinden bize inanmasa haklı mıdır? Haklı olsa dahi o adımı atsa sonucu ne olur? Görmüyor diye kuyu yok olacak mı?

Doktor, hastalığın budur diyor ve görmediğin halde inanıyorsun. O kadar inanıyorsun ki hastalığın nedir diyenlere: Doktorun dediğini tekrarlıyorsun.

Bazen gördüğüne de inanmayabilirsin aslında.

Örneğin; birisini görüyorsun fakat verdiği hiçbir vaadine/sözüne inanmıyorsun. Birisini de görmüyorsun ama verdiği her vaadine inanıyorsun. İşte inanmak ve inanmamak budur.

Vaadine inandığına inanmaktır inanmak.

Evet, imanın kedisi de gaybidir. Ve gaybi olanların varlığına inanmaktır inanmak.

İnanç bazında iman gaybi (göz önünde olmayan olgulara iman) olduğundan; Allah’ın varlığına inanmak da, yokluğuna inanmak da gaybidir. Varlığına veya yokluğuna inanmak da inanmak sayılır. Ama birisi varlığına öteki yokluğuna inanmıştır ve neticede her ikisi de inanmıştır. Bu bağlamda dünyada inanmayan yok denilebilir. Yani inançsızlık yoktur. Müsbet veya menfi bir inanç vardır. Evet, inançsız kimse yoktur. İnançta herkes aynıdır-birdir. Herkesin inandığı aynı değildir-bir değildir sadece.

Yoksa geçici bir başıboşluğu, savurganlığı ve haytalığı özendirdiğinden mi “inanmıyorum” kandırmacasına ve kendi kedini aldatma limanına sığınmalı…

Aslında tartışılması gereken iman/inanç değil de şu olmalı; kişi doğru bildiği yanlışlarına mı inanmalı yoksa yanlış bulduğu doğrulara mı?

Enteresandır ki gördüklerimiz hep bizi üzmüştür ama görmediklerimiz öyle mi?

Görmemek yok anlamına gelmez. Gözlerini kapatıp ateşe atlayan kişi ateşin de onu tutuşturmamasını beklemesin. Yani; gözlerini kapatarak ateşi görmezden gelmesi ne ateşi ne de yakıcılığını yok eder. Bir şeyi görmediğin için yok sayman, yok olmasını sağlamaz.

Başka bir ifade ile Gözlerini kapatmak suretiyle ateşi görmezden gelip ateşe atlamak, yanmayı önleyemez. Rüzgârı görmediğimiz halde fırtınaların neler yaptığını “görüyoruz.”

Ateşi ateş yapan yakıcı ısısıdır. Bu ısıyı yok saymak ateşin yakıcı özelliğini yok etmez.

Ölüm de Allah’ın yakıcı/belirgin ve baş edilmez ısısıdır denilebilir.

Birileri, varlığı ve varoluşu tesadüf ve tabiata bağlayabilir.

Çünkü varlığın inşasında yoktuk ve bu varoluşa ne müdahalemiz olmuş ne de şahit olmuşuz. İşte bu yüzden de varoluş hakkında kesin bir bilgimiz yok denilebilir. Ama varız işte.

Varoluşu bırakalım, şahit olduğumuz bu yok oluş hakkında ne diyeceksiniz?

Bu yok oluşa/ölüme neden müdahale edemiyor, engel olamıyoruz? Neden ölümsüzleştiremiyoruz bu tesadüf eseri olan varlığı/yaşamı ve varoluşu. Neden tabiatın size verdiği ve sahibi olduğunuzu zannettiğiniz ruhunuzu tesadüfen geri veriyorsunuz ki?

Sakın ölmeyin! Öldüğünüzde Allah’ı göreceksiniz. Ve O’na söylemeniz gereken çok şey olacak…

İnanmak için şayet görmek yetseydi, Mekkelilerin tümünün iman etmiş olması gerekirdi peygambere. Ebu Cehil ve Ebu Leheb gibileri Peygamber efendimizi ve mucizesini görmesine rağmen inanmadılar, fakat Bilal-i Habeşi de inandı, Selan-ı Farısi de. İsa’yı görenlerin tümü ona inandı mı, peki ya Musa’ya! Muhammed'i, İsa'yı Musa'yı görmek başka, onların birer Resul olduklarına inanmak başka!

Mesele görme meselesi değil, iman meselesi. Belki de nasip meselesi…

“Ve ey kavmim! Bu ne hal? Ben sizi kurtuluşa çağırıyorum ve siz, beni ateşe çağırıyorsunuz. 40/41-42”

Sizi varlığına davet ettiğimin varlığında yanılıyorsam/ yanlış isem; kaybedecek neyiniz var? Peki, ya siz! Yokluğuna davet ettikleriniz ya varsa, neler yaşayacağımızın farkında mısınız?

Ben, hala: "Bu dünyadaki hayatımızdan başka bir şey/hayat yok, dünyaya geldiğimiz gibi ölürüz ve bizi ancak zaman yok eder!" diyenlere değil, “Fakat onların bu konuda hiçbir bilgileri yok, onlar sadece zannederler.” diyen Allah’a inanıyorum.

Neden mi?

Çünkü İnkâr edenler, “Biz bu Kur’an’a da ondan önceki kitaplara da asla inanmayız” dediler. Rablerinin huzurunda durduruldukları zaman birbirlerine laf atıp/çevirip dururlar. Zayıf ve güçsüz görülenler, büyüklük taslayanlara, “Siz olmasaydınız, biz mutlaka iman eden kimseler olurduk” derler. Büyüklük taslayanlar, zayıf ve güçsüz görülenlere, “Size hidayet geldikten sonra, biz mi sizi ondan alıkoyduk? Hayır, suçlu olanlar sizlerdiniz 40/31-32”derler.  İkazını dikkate değer bulduğumdan, bu hengâmede olmak ve bu duruma düşmek istemediğimden…

Bu inkâr ve yokluk inancında dost ve yoldaş olanların müstakbelde birbirlerini suçlayarak ve artık fayda sağlayamayacağı bir pişmanlıkla düşman kesilecekleri günde ne suçlayanlardan ne de suçlananlardan olmak istemem de ondan…

Paylaş
Etiketler: görmeyeinanmayıindirgemek
Önceki Yazı

Tüsiad Başkanı Muharrem Yılmaz’ dan Çiğ Süt Sektörüne Darbe

Sonraki Yazı

Gazeteci-Yazar İsa Kayacan’ın Burdur Merkezde ve Tefenni ilçesinde

M. Burhan HEDBİ

M. Burhan HEDBİ

İlişkili Yazılar

Neyimiz İslâma Göre
Din ve Ahlak

Hay”dan Gelen Ölüm

14 Kasım 2025
5k
Neyimiz İslâma Göre
Genel Eğitim

Bir Bayram Mektebi

05 Haziran 2025
5k
Neyimiz İslâma Göre
Edebiyat

Kim Konuşuyor?

01 Haziran 2025
5k
Neyimiz İslâma Göre
Genel Eğitim

Sıkışmışlık

20 Mayıs 2025
5k
Sonraki Yazı

Gazeteci-Yazar İsa Kayacan’ın Burdur Merkezde ve Tefenni ilçesinde

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap