Toplum sağlığını ilgilendiren çeşitli hayvanların yetiştiriciliğini kent yaşamı ile birlikte sürdürmek isteyen ahır ve kümes sahibi vatandaşların uyması gereken kurallar yasalarla belirlenmiştir. Ancak siyasi rant ve koltuk kavgası az olsun benim olsun anlayışını yaygınlaştırdığı için, bedavacılık aldı başını gidiyor. Ama nereye kadar gider orasını Allah bilir.
Bu olumsuzluklar yani şehri ve köyü birbirine karıştıran ahır ve kümesler konusunda duyarlı olan insanlar her türlü riski göze alarak durumu ilgililere verdikleri iki satır dilekçe ile anlatmalarına rağmen seçilmişlerin oy, atanmışların koltuk kaygılarından dolayı dilekçeler kurumlar arasında yetki sende, bende ya da bizde sizde değil gibi kılıfına uygun oyalama taktikleriyle top bir şekilde taca atıldığı için bir arpa boyu yol alamadı.
Haydi, seçilmiş belediye başkanları, başkanlara her zaman köstek değil, destek olmak için seçilmiş belediye meclis üyeleri, oy kaygısı ve korkusu yüzünden kendilerine defalarca iletilen bu ve benzeri konulardaki şikâyetleri olmaz ya, haydi oldu diyelim. Ve ilmi siyaseti kullanarak siyasi rant hesabı yaparak, bile bile halkın sağlığı ve şehrin geleceğiyle oynamak pahasına belirli bir süre olayın üstüne gidiyorlarmış gibi görünerek, insanları oyalayabilirler diyelim!
Ama atanmışlar, çevre sağlığı kurumlarındaki amir ve memurlar ne yapar nasıl yaparlar da şehirde olmaması gereken ahırların ve kümeslerin üzerine onlarca şikâyetlere rağmen rapor tutmaktan öteye gitmezler ya da gidemezler.
Haydi, olmaz ve olmamalı ama görüldüğü gibi oldu ve oluyor. Olduğu için de siyasiler oy kaygısı ve korkusundan dolayı bu ve benzeri olumsuzlukların üzerine “tavşan kaç, tazı tut” misali gidermiş gibi gözüküp gitmiyorlar ya da gidemiyorlar.
Ahmet Yenin
Burası Köy mü,Şehir mi? (3)
