HİÇ BU AÇIDAN BAKTINIZ MI?
Besinler, hayatımızın vazgeçilmez bir parçası. Bu dünyaya geldiğimiz andan itibaren, bedenimizin fiziksel devamlılığını sağlamak için onlara ihtiyaç duyarız; çünkü vitamin, mineral ya da protein gibi bedenimiz için gerekli olan tüm temel yapı taşlarını onlar sağlar. Besinlerin fiziksel sağlığımızı ne denli etkilediğini hepimiz biraz da olsa biliyoruz. Fakat besinlerin zihinsel ve ruhsal açıdan insanı nasıl etkilediği konusu genelde göz ardı edilmekte. Bugünkü yazımda, besinlerin sadece fiziksel etkilerinden bahsetmeyeceğim. Ağırlıklı olarak zihnimizi ve ruhsal gelişimimizi nasıl etkilediğine değinmek istiyorum.
İlk olarak fiziksel boyutunu ele alalım. Hastalıkların iki temel nedeni vardır: (1) hareketsizlik (vücudu uygun şekilde çalıştırmamak) ve (2) yanlış beslenme ve beslenme alışkanlıkları. Başka bir deyişle, vücudunuzu düzenli olarak çalıştırır, ve yiyeceklerinize ve beslenme tarzınıza dikkat ederseniz, hiçbir zaman hasta olmazsınız. Aslında böylelikle hastalıkları minimuma indireceksiniz demek daha doğru olur, çünkü sonuçta hepimiz bir gün yaşlanıp öleceğiz. Dünyamızın özelliği bu. Gelen, bir gün mutlaka bu dünyayı terk etmek zorundadır. Fakat ölüme doğru iki şekilde yaklaşabiliriz; ya hızlı ya da yavaş. Amacımız hayattan zevk ve keyif almaksa, bunu sağlıksız bir bedende yapmak mümkün değildir. Hasta olan birine, “dünyanın en büyük zenginliği nedir?”, diye sorduğunuzda size “sağlık” diye cevap verecektir. Yani başka bir deyişle, sağlık zenginliktir. Besinler ise sağlığımızı korumamızda son derece önemlidir. Hatta fiziksel sağlıktan öte, genç ve güzel görünmek, formda kalmak, bağışıklık sistemini güçlendirerek hastalıklara karşı dirençli olmak, ömrü uzatmak vb. birçok konu beslenme tarzınız ve tükettiğiniz yiyecek türleri ile yakından ilişkilidir.
Besinlerin önemi büyük, fakat onları sadece kalori, vitamin, protein, yapı taşları ve enerji kaynakları vb. olarak düşünmemek gerekir. Çünkü besinler sübtil (zarif) bir şekilde doğrudan zihni etkilemekte ve onu şekillendirmektedir. Alkol tüketen birinin dengesini ve muhakeme gücünü nasıl kaybettiğini biliriz. Yiyecekler de aynı şekilde, taşıdıkları öze bağlı olarak çok sübtil bir şekilde zihni etkilemektedir. Belirli bir bakış açısına sahip olmak, şöyle ya da böyle düşünmek vb. hep yiyeceklere bağlıdır; kibirli, öfkeli, hırslı, korkak, şehvetli, bağlı, saldırgan, stresli, kıskanç, asabi, çekingen, utangaç, heyecanlı, umutsuz, karamsar, iyimser, sakin, duygusal, kendine güvenen vb. özellikler yiyeceklerinizden kaynaklanmaktadır. Örneğin et kişiyi sinirli yaparken, süt sakinleştirici bir etkiye sahiptir. Bu nedenle Chandogya Upanishad da şöyle der, “Bırakın Yogi perhiz yapsın ve ölçülü yesin, yoksa ne kadar akıllı olursa olsun, başarıya ulaşamaz”. Bu ifade, aynı zamanda ruhsal gelişme açısından besinlerin önemini de vurgulamaktadır. Bilmeliyiz ki bazı besinler ruhsal açıdan enerjimizi yükseltirken, bazı besinler enerjimizi azaltır. Bu nedenle yiyeceklerimizi seçerken, bizi nasıl etkilediğini düşünmeliyiz, çünkü NE YERSEK O'YUZ.
Besinler, beslenme alışkanlıkları ve hatta yemekleri hazırlama/pişirme yöntemleri bile hayatınızı, ilişkilerinizi, mutluluğunuzu, kazancınızı, huzurunuzu vb. kısaca her şeyinizi etkiler. Tabii ki hayatınızı şekillendiren ve etkileyen başka faktörler de vardır, fakat beslenme söz konusu olduğunda, besinlerin rolü göz ardı edilmeyecek kadar önemli yer tutar.
