Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cumartesi, Aralık 6, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Yusuf Özkan ÖZBURUN

Hepimize Karşı Oynanan Bir Oyun: Futbol

Yusuf Özkan ÖZBURUN Yazar Yusuf Özkan ÖZBURUN
04 Eylül 2011
Yusuf Özkan ÖZBURUN
0
401
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

İlk heyecanlarını babasının omzunda, yüzü gözü boya içinde, üstünde tuttuğu takımın eşyaları ile toplu halde bir zikir ayini coşkusu ile stadyumda ya da ekran karşısında tadan bir çocuk kurbandır…Futbol tanrısına kaç nesil, kaç milyon yürek kurban verdik, veriyoruz, vermeye devam edeceğiz? Mabetlerdeki sunaklar daha ne kadar kanla yıkanacak, kaç körpe beden canhıraş haykırışlarla ter içinde tepinerek ırlaya ırlaya can çekişecek? Hayatında bir kez olsun bu soruyu kendine soracak kaç ehl-i insaf kaldı?

Endüstrileşmiş organize bir faaliyet olarak ne futbol, ne basketbol ne de benzeri diğerleri bir ‘spor’ değil, kitlesel bir histerinin şuur kaybı, kolektif bir sanayinin dumansız bacası; siyaseti, ekonomiyi, medyayı parmağında oynatan etkin bir lobidir… “Futbolun patronları ile bakan bir araya geldi” haberi size de derin bir ‘oyun’dan haber vermiyor mu? (İlk gençlik yıllarından itibaren spor yapmaya gayret eden, gerektiğinde top oynayan, bilhassa doğa sporlarına önem verilmesi gerektiğine candan inanan, izcilik gibi faaliyetlerin militarist içeriğinden arındırılıp, doğayı bir kitap gibi okuyabilmeye, irade terbiyesine yönelik ‘insanileştirilmesi’ne fevkalade önem veren biri olarak söylüyorum bunları…)

Sanmayın ki şimdilerde futbolda şike var, asıl şikeyi hayatımızın içini boşaltan, kafalarımızı birer topa çeviren, verdiği suni coşku ve sahte sancılarla bizi bir yalana razı eden, bünyelerimizi ıvır zıvırla beslenmeye alıştırıp gizli açlığa mahkum eden futbol kültürünün kendisi yapıyor. Futbol hayatlarımıza şike yapıyor.

Bizim dışımızda kurulmuş sistemli bir ağ; futbol kulüpleri, ayaklarını kafamızın içine sokmuş yazılı görsel medyası, içimizden kandırdığı amigoları, elini cebimizin içine demirlemiş gizli bir şebeke ile her türlü cazibe araçlarını kullanıp bizi kalbimizden kuşatarak bize karşı şike yapıyor…

Heyecanlarını, akıl ve gönül enerjilerini çim sahalara, büyük ekran televizyonlara gömen, bütün gündemini buradan aldığı sloganlarla hoyrat, seviyesiz muhabbetlere hapseden milyonlar… Vahşi iletişim dilini hoyratça kullanan kara kütleler… Öylesine geçen hayat dakikaları, üç-buçuk köpüklü heyecana sığışmış koskoca bir ömr-ü heder…

7’den 77’ye sakız gibi çiğnenen futbol geyikleri… ‘Filanca kaç paraya transfer olmuş, falan teknik direktör o oyuncuyu niye oynatmış, o pozisyon ofsayt değilmiş, bilmem ne hakem taraf tutmuş’: bir yığın zırva, bir yığın herze… Mahallede, sokakta, evde, işyerinde, markette, berberde, internette, neredeyse her tv-radyo kanalında, gazetelerin yarısını bulan sayfalarında, eklerinde, futbolun her türlü serseri muhabbetleri her yerde… Bıkmadınız mı, usanmadınız mı, gına gelmedi mi, bunun bir sonu yok mu? Azıcık derine ilişen, öze dokunan bir sohbette ‘kafayı yemiş adam’ muamelesi görmek, bön bön suratlara bakmak, yüzeyselliğin tiksinç egemenliğine her daim boyun eğmeye zorlanmak… Nereye kadar bu kıyım, bu bitimsiz bayağılık kültürünün işkencesi?

Bitmiş bir maçın saçma, bayat bir pozisyonunu ekranda dondurup ileri geri aldıra aldıra, kocaman kocaman adamların incir çekirdeğini doldurmayan mevzuları kılı kırk yaran bir dikkatle dünyanın küresel kurtuluşunu konuşuyormuş ciddiyetiyle yaptığı konuşmalar, programlar… Futbol müfessirleri, maç fakihleri… İnsanın temel sorunlarına ilişkin bir tane cümle bulamayacağınız, slogan, gevezelik ve holiganlık kumkuması gazete yorumları, haber curcunası…

İlk heyecanlarını babasının omzunda, yüzü gözü boya içinde, üstünde tuttuğu takımın eşyaları ile toplu halde bir zikir ayini coşkusu ile stadyumda ya da ekran karşısında tadan bir çocuk kurbandır… İlk heyecanlar kişiliğimizi derinden şekillendirir ve daima tekrarlanmak istidadındadır.

Göğün heybetini ilahi bir titreyişle seyretmenin ilk heyecanıyla tanışan bir çocuk, bir hakiki sohbet halkasının koynunda dinginliğin ilk tadını alan çocuk, manevi hazların koynunda uyanan bir ruh nerede, bir “çocuk adam” (ah bu ‘içimdeki çocuk’ efsanesinin sahte avuntuları) olan babasının, dayısının, amcasının ya da bilumum büyüklerinin yanında ‘re re re ra ra ra’ nidalarıyla zıplayarak heyecanlanan çocuk nerede… Soru şu: İlk heyecanlarınız ne üstüne, ne ile alakalı, nelerden müteşekkil ey çağın çocukları? (‘Heyecan israfı’ dediğim bir şey var benim, çöle akan nehirler gibi buharlaşan varoluş enerjileri…)

Gökte ay’ın ikiye bölündüğünü ışıl ışıl bir gecede apaçık görse kılı kıpırdamayan, hiçbir heyecan belirtisi göstermeyen, fakat spor kanalında sıradan bir gol pozisyonunu yerinden fırlayarak, bağıra çağıra izleyen bu adam neyin nesidir? Herhangi bir futbolcuyu karısından, çocuğundan daha çok ilgiye, duyguya boğan bu kişi necidir? Bilgisayarda oynadığı futbol oyunundan başını kaldırmayan, maç izlediği televizyonun önünden geçen herkese öfke ile bağıran, şiddet dolu bu kişi kimdir? Ezbere üç şiir dimağında bulunmayan, şiir okumak deyince aklına İstiklal Marşı’ndan, takımının marşından başkası gelmeyen; beş bilim adamı ismi, beş şair, beş düşünür, beş alim adı sorsan suratına aptal aptal bakan, lakin Avrupa liglerinin tüm futbolcularını çorap markalarına kadar bilip sıralayan bu genç nasıl bir gençtir? X Men, Mutant, Ölümcül Deney ürünleri aramızda mı dolaşıyor? Allahım bu bir kabus olmalı, çağın kabusu…

Bu devran böyle sürdüğü müddetçe bil ki bu oyuna hep seyircisin, hep seyirci kalacaksın. Hayatı ıskalayacak, ıslıklanası bir hayatın katili olacaksın ey dostum… Bul karayı al parayı yapıyorlar, canbaza bak oyunu oynuyorlar; tüm bunlar olurken karanlık eller cüzdanlara, yaşamın pırlanta derinliklerine uzanıyor arkadaşım. Senin pasif bir seyirci olman üzerine, sahaya inmemen üzerine kurulu müthiş bir sistem var, küresel bir sistem bu: Anlamıyor musun?

Öyle etkin, öyle baskın, öyle yaygın, öyle güçlü bir sistem ki bu herkes bu sisteme yağcılık yapmak, en azından ses etmemek, şimşekleri üzerine çekmemek için uğraşıyor. Siyasetçisi seçmen kitlelerine göz kırpmak, güç odaklarına yeşil ışık yakıp şirin görünmek adına ‘hangi takımı tuttuğunu’ sık sık söylüyor, sınıfa giren öğretmen öğrencilerin kaba heyecanlarını okşayıp tutulmak için futbol geyiklerinden medet umuyor ve daha neler neler… Sistem bunlarla daima semiriyor, kendi dışındaki her şeyi yutmaya aday bir canavara dönüşüyor. Sadece forma, kaşkol, kombine bilet, medya reklamı, anahtarlık, eşantiyon vs. üzerinden yürüyen ekonomik yapıya göz at, göreceksin semirmenin boyutlarını… Bunlar işin küçük kısmı, büyük kısmı bazı ülkelerinin bütçelerini aşar… Bazen devletlerin kulüpler tarafından yönetildiğini, hatta devletler değil kulüp devletler olduğunu göreceksin… 

İyi bak, dikkat et göreceksin, duygu buharının körlüğünde sıyrılırsan, takımının renkleriyle bezeli plastik gözlüğü çıkarırsan göreceksin… Bu okuduğun da bir yazı değil, yitik nesiller adına çağın bir şahidinin feryadı… İyi dinle, duyacaksın…

Paylaş
Etiketler: akıl ve gönül enerjilerini çim sahalarafutbolfutbol kulüpleriHeyecanlarınıne basketbol
Önceki Yazı

Mehmet Metiner ve Kürtçü Aydınlar

Sonraki Yazı

Başkasının Günleriyle Emeklilik Olur mu?

Yusuf Özkan ÖZBURUN

Yusuf Özkan ÖZBURUN

İlişkili Yazılar

Yusuf Özkan ÖZBURUN

Modern Dünyada Aileyi Anlamak (II)

29 Ekim 2013
5k
Yusuf Özkan ÖZBURUN

Modern Dünyada Aileyi Anlamak (I)

28 Ekim 2013
5k
Yusuf Özkan ÖZBURUN

Seyyah ve Turist

26 Ekim 2013
5k
Yusuf Özkan ÖZBURUN

“Biz” Deyince ne Anlıyoruz?

11 Ekim 2013
5k
Sonraki Yazı

Başkasının Günleriyle Emeklilik Olur mu?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Bebeğim

Bebeğim

06 Aralık 2025
Güvenlik Görevlisi

Güvenlik Görevlisi

06 Aralık 2025
Aklımda Bir Ses Var

Aklımda Bir Ses Var

06 Aralık 2025
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap