Safları Belirleme Dirayeti!,,,

14 Temmuz; 2001!..
Yurdun dörtbir yanında yürekler yine dağlandı!..
Diyarbakır’dan gelen bir haber, 13 mehmetçiğin yine teröre kurban verildiğini, 7’sinin de yaralandığını duyuruyordu!..
Yarın yine, gözyaşları sel olup akacak, feryatlar arşa yükselecek!.. Sloganlar tekrarlanacak!..
“Şehitler ölmez; Vatan bölünmez!.. “ sloganları atılacak, “Şehitlerin kanı yerde kalmayacak!”
Kaç yüzüncü kez yankılanmakta bu feryatlar, yurdun dört bir köşesinde!..
Kaç bininci kez kor olup kavrulmakta ana yürekleri yurdun dört bir yanında!..
Kaç tören, kaç şehitlik payesi, kaç bayrak, kaç Vatan birleşse getirir anasına oğlunu!..
Bayrak da, vatan da oğludur anaya!.. Kim ve ne doldurur o oğulun yerini!..
Kaç bininci defa; yanan yüreklere teselli verecek; yürekleri hiç yanmamış yetkililer!.. Analar için boş vaatler onlarınki!.. İnandırıcı değil artık!.. Beylik laflar teselli vermiyor analara!..
Tanrı niçin hep sıradan, ana-babalarının kucağına veriyor şehitleri!.. Daha mı çok seviyor Tanrı, Fakir fukarayı-garip gurabayı-sıradan yurttaşları!.. Yoksa birilerinin tertibiyle mi hazırlanıyor alın yazıları!..
Her şehit elbet, bu vatanın bir öz evladıdır!.. Yine de sormadan edemiyoruz; “güzel ölen!” tek kişi bile, niçin yakınlarından değildir etkililerin, yetkililerin, yönetenlerin!?..
Artık yeter!…Artık yeteeerr!.. Kadere değil, ölümü kader gösterenleredir isyan!..
Bu isyandan, kim nasibini alacaksa onadır isyan!..
Son bir ayda yine otuzu aştı teröre verilen kurban!..
Terör vuruyor; yol kesiyor!.., Güpegündüz dayıyor namluyu enseye!.. Gece demiyor, gündüz demiyor… Yetmiyor; adam kaçırıyor Dağ, ova, bayır, şehir köy; bölge de fark etmiyor artık onun için. Her nokta cephe; her an savaş!..
Bir karargah, Kandil’de; bir karargah; İmralı da!.. Karargahlar arası istihbarat kanalları ardına kadar açık!.. Talimatlardan, anında haberdar cepheler!..
Kah yandaşlar, kah, avukatlar.. yetmezse eşbaşkanlar; gene de yetmezse bizzat BOP devrede!.
“Mütalaa ve görüşme dönemi bitmiştir; müzakere ve maddeler üzerinde anlaşma dönemine girilmiştir; ateşi kes!..” kesiliyor ateş!..
“Süre bitti!.. Ateşşş!” başlıyor ateş!…
Ve ardından yine geliyor feryat!.. Figan!.. “Şehitler Ölmez!… Kan yerde kalmayacak!.”
***
Tarih; 14 Temmuz 2011. Yine acılı, feryat dolu, tekrarlanan birgün… Yürekler yanık!.. Üstelik mutabakat görüşmesinin yapıldığı günün bir öğleden sonrası…
Aşlaşma çıkmamış!.. Ama, gerekli eylem kararları çıkmış ve mevzilere de ulaşmıştır hemen!..
Sonuç 13 şehit; 7 yaralı.. artı; diğer cephelerden haber meçhul!..
Ve aynı gün Devlet Ana’nın yüreğine saplanan bir hançer daha!.. Fütursuzca; haince!…
Demokratik Özerklik İlan Belgesi’ni açıklandı.
Bu belgenin hiç tereddüde yer bırakmayacak şekilde ortaya koyduğu durum şudur!..
Bölünme resmen ilan edilmiş ve belgesi de tarihe intikal ettirilmiştir!…
Bir anayasal suçtur işlenen!.. Devletin, ülkesiyle, milletiyle bölünmezliğine karşı devlete meydan okumadır!.. Açılımın sonunda geleceği noktanın bu olacağını bilerek yola çıkanların, ülke hayrına bir iş yaptıklarını hala savunmak mümkün mü!?..
Cumhuriyet savcıları, hem de en yetkili olanları, bakalım nasıl davranacak,“devletin ülkesiyle ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne” karşı meydan okuyup anayasal suç işleyenlere!…
Demokratik Toplum Kongresi adını verdikleri Diyarbakır merkezli kongre, aldığı kararları duyuruyor; Dünya kamu oyuna!.. Dışarısı duyuyor, içerde üç maymun oynanıyor!..
Özgürlük temelinde kendi toplumsal demokrasimizi de kurarak yeni bir statüye kavuşturmak istiyoruz
Kendimizi yönetme güç ve iradesine sahip olduğumuzu belirtiyoruz
Bölünme projesi sadece, Kürt halkı için de öngörülmüyor!.. Diğer bütün Türkiye halkları içinde çözüm modeli olacakmış!..
Bu ifade; Başbakanın; meydanlarda sıralamakla bitiremediği 36.5 etnik gruba çağrı ile paralellik taşımıyor mu!?..
Demokratik özerklik; sadece Kürt halkı için değil ,tüm Türkiye halklarının, inanç ve kültürlerin kendisini özgürce ifade edeceği ve kendi kendilerini yöneteceği bir çözüm modelidir.
Çağrı sadece, Kürt halkına da yapılmıyor!.. Anlayana!.. Bir temenniden ziyada ültimatom!..
Demokratik Anayasa metninde Demokratik Özerkliğin Kürt halkının statüsü olarak tanınması için çağrı yapıyoruz”
****
Ve tarih 14 Temmuz!.. Fransız İhtilalinin Yıldönümü!.. Bastil Hapsanesi’nin basılıp, İhtilalin başlatıldığı tarih!.. Ne tesadüf!..
13 şehidin verildiği, AKP-BDP görüşmelerin sonuçsuz kaldığı, demokratik özerkliğin ilan edildiği gün, tam da Fransız İhtilalinin başlatıldığı gün-aynı gün!..
****
Ve aynı gün; TBMM Başkanı Sayın Çiçek’ten düşündürücü, içi boş bir beyan geliyor!..
“Artık; herkes cephesini belirlesin!..”
İnsan diklenmeden edemiyor!..
Sayın Çiçek!..
Hangi saflar belirlenecek!.. 30 yıldır; hala belirlenmemiş saf mı var ortada!..
Özerk Kürdistanın resmen ilan edildi.. Duymadınız mı!.. “Özerk Kürdistana Hoş Geldiniz” diyerek haftalardır yol kesiliyor!.. Duymadınız mı!.. Yerel Seçimler sonrası, “Kürdistanın sınırlarını çizdik!” açıklamaları yapılmıştı!.. Duymadınız mı!?.. Haftalardır; özgür Kürdistan’ın(!) Meclisi Diyarbakır’da toplanıyor… Görmediniz mi!?!?…
Cepheler belli Sayın Çiçek!.. Sağır Sultan biliyor bunu da sadece sizler mi bilmiyorsunuz!?…
Müzakereler hangi cepheyle yapılıyor!?.. Ne üzerine yapılıyor!? Kiminle yapılıyor!?
Artık uyutmayın bizleri daha fazla!.. Aldatmayın, oyalamayın!..
Bildikleriniz üzerinden, takiyyeler yaparak, yürek yangınımızı söndürmeye kalkışmayın!..
İşte; asıl o zaman yüreğimiz daha çok yanıyor!..
Vatandaş olarak bizlerin safı belli Sayın Çiçek!.. Siz belirleyin safınızı!..
Bekleyip görelim son paragrafıyla duyurulan ültimatom karşısında alacağınız tavrı ve seçeceğiniz safı!..
“Demokratik Özerklik projesinin mimarı Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan’ın Demokratik Özerklik temelinde Demokratik Türkiye’nin inşasına daha fazla katkı sunması için gerekli koşulların yaratılmasını istiyoruz.”
Demokratik Özerkliğin ilanının halkımıza, Türkiye halklarına, Ortadoğu ve dünya halklarına ve tüm ilerici insanlığa hayırlı olmasını diliyoruz.”