Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cumartesi, Aralık 6, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Zy YazarPortal ANONİM

İzmir’in Dağlarında Çiçekler Açar…(!)

ZKategorisiz Yazar ZKategorisiz
30 Ekim 2008
Zy YazarPortal ANONİM
1
401
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

 

Yaaa, ne demezsiniz…Millet olarak bir tuhaf toplum olduk.Bugün Cumhuriyetimizin kuruluşunun 85. yaş yılı.Yurt geneli kutlama törenleri var.Resmigeçitler…Asker ve polis yürüyor..Rap, rap, rap…Başka…Başka bir şey yok..Oysa bu bayramlar böyle mi kutlanmalı?

Milli Bayramlar.

 

Tüm insanlarımızın, mesleki ve sınaî örgütlerin, tüm kesimlerin, halkın katılımı ile daha çoğulcu bir şekilde kutlanması gereken çok anlamlı bayramlar. 29 Ekim, 19 Mayıs, 23 Nisan… Bu bayramlar çok, ama çok önemli bayramlar… Peki… Gereken önemi veriyor muyuz? Bence hayır. Hem de bu hayır lafını ve fikrini tam 15 yıldır haykırıyor ve yazıyorum. Sonuç… Fasaryadan kanarya… Netice yok. Bu milli bayramları ULUS olarak aynı bilinç ve şuur içinde, sevgi, saygı, kardeşlik duyguları içinde, yurtta sulh cihanda sulh düşüncesi ile kutlamamız gerek. Ama olmuyor. Biz halen eften püften meseleler ile meşgulüz. “Onun arabası var, güzel mi güzel… Şoförü de var, özel mi, özel.. Bastımı gaza gider mi gider…” Ya da; “Yatağıma gel…” İşte toplum olarak ağzımıza dolanan 10–15 yıllık şarkılar bunlar… Gerisini siz anlayın artık… Eğitimde geri kalmışız, Sağlıkta çile çekiyormuşuz, Yokluk ve yoksulluk yakamızı bırakmıyormuş, işsizlik çığırından çıkmış, üretmeden tüketen olmuşuz… Kimin umurunda bunlar… Ülkenin ana sorunları üzerinde çözüm üreten, sosyal barışı ve toplumsal mutabakat ve uzlaşıyı sağlayacak olan esaslar üzerinde fikir üreten yok. Çalışana çelme atmak, yürüyeni tökezletmek, başarana kulp takmak yaşayanlarımızın birinci asli vazifeleri olmuş. Oysa aydınlık bir gelecek, daha iyi, çağdaş ve uygar yaşanılası bir ortam, eşit ve hakça bölüşülen, adil ve tarafsız hizmetlerin oluşması ve gerçekleşmesi, el birliği gönül birliği, yürek birliği ile mümkün. Birbirimize burun kıvırmadan. Küçümsemeden. Hoşgörüyü elden bırakmadan.. Aklımızla yüreğimizin harcını birbirine katarak paylaşmak durumundayız, hatta zorundayız. Ama bakın. Halen 30 sene geçti PKK ile uğraşıyoruz. Ne bitmez mesele imiş (!) Bu ülkenin doğusu, batısı, güneyi, kuzeyi ile bir bütün olduğunu ve üzerinde yaşayan insanlarımızın da etnik köken, din, dil, ırk, mezhep ayrımı yapmaksızın hepsinin kardeş, akraba, aynı can ve beden olduğunu bu millete adam gibi öğretmek gerekiyor. Geçmişten bu yana, bu kavgaların; yani, sağcı solcu, alevi suni, ülkücü devrimci, Türk Kürt… Bunların temelinde bizim geri kalmışlığımız yatıyor. Her alanda ve her mecrada.. Eğitimde, kalkınmada, sanayide, teknolojide, sağlıkta… Başı Eğitim. Bu millete dününü, bugününü ve yarınını adam gibi anlatacak ve aktaracak, tarihini öğretecek, atasının dedesinin nasıl çile çektiğini bu günlere kolay gelmediğimiz anlatacak bilgi sahibi insanlara ve eğitime ihtiyacımız var. Neyi paylaşamıyoruz biz? Bu ülkede, Kürt kökenli General, Başbakan, Bakan, milletvekili, devlet görevlisi, genel müdür, müsteşar, doktor, ebe, hemşire….Aklınıza ne geliyorsa, yok mu yani? Var.. Peki, öyle ise dert ne, kasavat ne, amaç ne, kim kaşıyor bu meseleyi yıllardır, ne için, kim için, niye bir türlü bitmiyor, meselenin özü ne? Niye birlik ve bütünlüğümüze helal getirecek hadiseleri körüklüyoruz? Yazık.. Bu millete yazık. Yiten giden, onca zamanımıza yazık.. Her şeyin kolayını bulmuş yaşıyoruz. Kolaycı bir millet olmuşuz. Kural, kaide, yasa, yönetmeliği delmenin yollarını hemence buluveriyoruz. Toplu yaşamanın gereklerine uyum sağlamamak için her yolu mubah sanan bir zihniyet hâkim olmuş. Ülkenin geleceği, insanımızın geleceği, evlatlarımızın yarını ve devletimizin geleceği hususlarında ise; aman bana ne, bana dokunmayan yılan bin yaşasın, benim işim mi, diyerek işin içinden sıyrılıveriyoruz. Yanlış. Hepimizin ortak işi, ortak sorunu… Sıkışınca ise herkes bir yere sarılıyor. Kimisi bayrağa, kimisi Atatürk’e, kimisi yüce yaratana…. Meselenin özü burada gizli zaten.. Başımız sıkışıncaya kadar. Rahatladık mı, yine aynı düzene devam. Olmuyor. Sıkışınca hatırlamak iyi bir ahlak değil. Önemli olan sıkışmadan hatırlamak.. Bayrağı’da, Atatürk’ü de, Yaratan yüce mevlayı’da.. Şimdi TV’yi açtım. Bayrağımız ve Atatürk görüntüsü dalgalanıyor, ekranın bir köşesinde. Ve çalan marş’da şu:“İzmir’ in Dağlarında Çiçekler Açar”Bir müddet öyle dinledim ve izledim. Marş aklıma geldi. Küçükken ilkokulda coşku, gurur ile içimizde büyük bir heyecan ile söylerdik.İşte o mısralar;“İzmir’ in Dağlarında Çiçekler Açar” İzmir’in dağlarında çiçekler açar
Altın güneş orda sırmalar saçar
Bozulmuş düşman yel gibi kaçar
Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa
Adın yazılacak mücevher taşa
İzmir’in dağlarında oturdum kaldım
Şehit olanları deftere yazdım
Öksüz yavruları bağrıma bastım
Kader böyle imiş ey garip ana
Canım feda olsun güzel vatana

Türk oğluyum ben ölmek isterim
Toprak diken olsa yatağım derim
Allahtan utansın dönenler geri
Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa
Adın yazılacak mücevher taşa

Aradan yıllar geçti. Biz büyüdük. Kirlendi dünya, kirlendi her şey. Duygular, düşünceler, paralelinde yaşam… İzmir’in dağlarında artık çiçekler açmıyor. Öyle umarsız, arsız, hoyratça kirlettik ki her şeyi.. Çiçekler; açacak yemyeşil alanı, doğayı ortamı bulamıyorlar. Ekolojik dengeyi yok ettik. Baltanın girmediği, kazmanın vurulmadığı, kepçenin girip didik didik etmediği, birbirinden ecüş bücüş mimari estetiği olmayan beton yığınlarının bina, ev diye dikilmediği alan kalmadı. Kent merkezleri, yerleşim yerleri, sahil bantları, dere kenarları, köyler ve beldeleri bırakın, şimdi yaylalar dağlar elden gidiyor. Bu acımasızlık ve bu vurdumduymazlık ile gelişen ticari kaygı ve rantiyecilik açacak çiçek koymadı. O yüzden İzmir’in dağları başta olmak üzere, yurdumuz genelinde artık dağlarımızda çiçekler açmıyor. Açamıyor.Bu gün 29 Ekim….Çok önemli. Eğer Cumhuriyeti seviyorsak, Eğer Bayrağımızı seviyorsak, Eğer Vatanımızı, milletimizi, insanlarımız seviyorsak, Ve eğer gerçekten Atatürk’ü seviyorsak… Bunlar lafla olmamalı. Belirli zamanlarda marşlar okuyarak olmamalı. İcraatla olmalı. Yaşam tarzı ile olmalı. Doğaya, yaşama sahip çıkarak olmalı. Birbirimize husumet beslemeden, sevgi, saygı ortamının yeşermesi için; nasıl ki sevgi ve saygı tohumlarının küçük yaşta içimize serpilmesi gerekiyorsa ve bunun başı da, minicikken aile, sonrasında Eğitim öğretim ise, Geleceğin var olması da, doğaya, toprağa, ağaca, bitki örtüsüne sahip çıkma ile olacaktır. Yoksa, her 29 Ekim’de gelin hep birlikte;“İzmir’ in Dağlarında Çiçekler Açar” diyerek marşı tekrarlayalım. Bu aymazlıkla, bu vahşice yok ettiğimiz doğal ortamda çiçek açar mı? Söyleyin açar mı?Kalın sağlıcakla.

Paylaş
Etiketler: bayramcumhuriyetdevletkültürtoplum
Önceki Yazı

Cumhuriyet Bayramımız Kutlu Olsun!

Sonraki Yazı

Sis Dağı

ZKategorisiz

ZKategorisiz

İlişkili Yazılar

Göz Gördü Gönül Katlanmadı
Hasan TANRIVERDİ

Farklı Ülkeler

30 Mayıs 2025
5k
Şeytana Güç Adem’e Kahırdan Verildi…
Zy YazarPortal ANONİM

Şeytana Güç Adem’e Kahırdan Verildi…

25 Ekim 2024
5k
Kadın ve Çocuk Cinayetleri Neden Durdurulamıyor?
Zy YazarPortal ANONİM

Kadın ve Çocuk Cinayetleri Neden Durdurulamıyor?

25 Eylül 2024
5k
Çocukların Dostu Kitaplardır
Edebiyat

Çocukların Dostu Kitaplardır

07 Eylül 2024
5k
Sonraki Yazı

Sis Dağı

Yorumlar 1

  1. eda says:
    17 yıl önce

    güzel birşey

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Bebeğim

Bebeğim

06 Aralık 2025
Güvenlik Görevlisi

Güvenlik Görevlisi

06 Aralık 2025
Aklımda Bir Ses Var

Aklımda Bir Ses Var

06 Aralık 2025
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap